Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.

Teklif, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'da da değişiklik yapmaktadır. Buna göre, "yükümlü" tanımını düzenleyen 5549 Sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrası d bendine eklenmek istenen "savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki taşınmaz alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar" ibaresi eklenerek Avukatlık mesleğinin genetiği ile uyuşmayan ‘sır saklama yükümlülüğünü’ ve müvekkil-avukat ilişkilerindeki mahremiyeti ortadan kaldıran ve Avukatları ‘muhbir’ olmaya zorlayan bir düzenleme yapılmak istenmektedir. 

AVUKATI 'MUHBİR' GÖREN ANLAYIŞ

Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, düzenlemeyi “avukatı muhbir” gören bir anlayış olarak niteledi. 

Teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu vurgulayarak, teklifin yasalarla güvence altına alınmaları gereken temel hak ve özgürlüklerin daha da geriye götüreceğini belirtti. Bu teklifle olumsuz tabloya yenisinin eklenmekte olduğuna işaret etti. 

Teklifin Anayasa’ya açıkça aykırılığı dikkate alınarak, TBMM tarafından Adalet Komisyonuna iade edilmesi gerektiğini vurguladı.

Yurttaşların hak ve adalete erişimindeki en önemli aşamanın savunma olduğunu belirten Baro Başkanı Av. Veli Küçük, “1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Sır saklama" başlıklı 36. maddesinde, "Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır." İkinci fıkraya göre, avukatlar öğrendikleri hakkında ancak müvekkillerinin izin vermesi durumunda tanıklık edebilir. Fakat bu halde dahi avukatlar tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir. 

Getirilen düzenleme ile Kanunla belirlenen avukatın sır saklama yükümlülüğüne dönük doğru ve yerinde uygulamaya müdahale edilmektedir. 

Müvekkillerimizin sırları da bizim için mahremdir. Yürütülen görevin doğası, bunu gerektirmektedir. Avukatlar ihbarcı-muhbir olmaya zorlanamazlar. Bu teklif tam manasıyla savunmayı baskı altına almak ve kısıtlamaktır. 

Avukatların itibarsızlaştırılmasına yönelik bu düzenleme asla kabul edilemez. 

Diğer taraftan, mesleki sorunların çığ gibi büyüdüğü bu günlerde enerjimizi bu türden uygulamalarda harcamamalıyız. Mecliste bulunan hukukçu milletvekillerinin ve TBB’nin de bu duruma sessiz kalmaları ise tek kelimeyle vurdumduymazlıktır.

Bu taslak; hukukçuları yaşadıkları coğrafyanın ve dönemin tanığı ve insan hakları savunucusu görerek onlara evrensel hak ve özgürlükler yönünden sorumluluklar yükleyen uluslararası düzenlemelere, Havana Kurallarına ve Turin İlkelerine de açıkça aykırıdır. 

Yapılmak istenen bu düzenleme ile Avukatların sır saklama yükümlülüğü yok edilmekte ve insanların avukatlara olan güveni ortadan kaldırılmaktadır.

Avukatlar muhbir değildir; olmayacaktır. Kamuoyuna saygıyla sunarım.” ifadelerine yer verdi.