Baro seçimlerinde oy kullanmayana para cezası verilmesi düzenlemesinden önce katılım son derece düşük olurdu. Para cezası düzenlemesinden önceki dönemlerde bütün zorlamalara rağmen seçimlere katılım % 40 ın altında gerçekleşirdi. Para cezası uygulmasından sonra bu oran %90 a çıktı.

Peki, neden avukatlar kendi özgür iradelerine kaldığında baro seçimlerine ilgisizler?

Bunun cevabı basit; barolar avukatlık mesleğinden ve toplumdan kopuk, bu yüzden barolar avukatları çok fazla ilgilendirmiyor. Bugün ki sistem içerisinde barolar devlet otoritesinin avukatlar üzerindeki  yansımasıdır. Barolar 1136 sayılı avukatlık kanunun uygulayıcısıdırlar. Avukatlara ruhsat verirler, disiplin cezası verirler, avukatları meslekten ihraç ederler. Bu işlevleri, yani avukatlık yasasının uygulanmasını yürütecek bir kurumun seçimle gelip gelmemesinin çok fazla bir önemi yoktur.

BAROLAR AVUKATLIĞIN ÖZGÜR BİR SİVİL KURUMU OLDUKLARINDA VE HAKİM GÜÇLERİN YERİNE HALKIN ÇOĞUNLUĞUNUN HAKLARINI SAVUNUR DURUMA GELDİKLERİNDE AVUKATLAR BAROYA İLGİ DUYACAKLARDIR.

Para cezası olmasa baro seçimlerde oy kullanmayacak olan avukatlar, barolar düzenin bir kurumu olmaktan çıktıkları, haksızlığa uğrayanların sesi oldukları zaman avukatlar seçimlere gönüllü olarak katılacakları gibi seçimlerde aktif röl alacaklardır.

Barolar devlet otoritesini temsil eden bir kurum olarak kaldıkları sürece seçimler önemsiz olarak kalacaktır.

Türban ekseninde tavır belirleyen barolar Türkiye toplumuna oynanan bir oyunun parçası haline geliyorlar. Türban ve türbanın arkasındaki güçler elbette çağdaşlar için önemlidir, ama türbanla toplumun birçok sorunu karartılmakta, toplumsal güçlerin haksızlıklara karşı tavır alması önlenmekte, sol güçler bu kör döğüşünde bölünüp parçalanmaktadır. Türban oyunu ile yoksul sınıfların potansiyeli deşarj edilmekte, toplumsal tepkiler türbana kanalize edilerek tekelleşme gözden kaçırılmakta, Türkiye'nin karlı alanları Türkiye'ye hiç bir katkı yapmayan, üretimi ve istihdamı artırmayan yabancı sermayeye satılmaktadır. Bugün bankacılık sektörü, dev zincir mağazalar vasıtası ile perakende sektörü yabancıların eline geçmiş durumdadır. Bütün bunlara rağmen Türkiye solu türbanla yatıp türbanla kalkmaktadır.. Türban manipilasyonu ile yoksul halk kitleleri hak arama potansiyellerini türbana özgürlük için harcamaktadırlar. AKP'nin iktidar olma nedeni bu yanılsamadır. Barolar ve sol, çağdaş, ilerici güçler adına barolara talip olan güçler bu oyunun bir parçası haline gelmişlerdir.

Umarız gelecek seçimlerde avukatlar bu oyunların üstesinden gelecek yeni örgütlenmeleri başarırlar ve kerhen değil istekle katılacakları baro seçimleri umut olmaktan çıkıp gerçek olur. (adaletbiz)

Av. Rahmi Ofluoğlu
İstanbul Barosu Avukatlarından