İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, 23 Haziran 2020 Salı günü saat 18.30’da Beyoğlu’nda baromuz merkez binası önünde kendisini bekleyen avukatlara yaşadıkları süreci anlattı.

Durakoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

Biz ülkeyi hukuk devleti yapmaya uğraşırken, ülkeyi kanun devleti olmaktan çıkarmak için uğraşırken, Ankara’ya gittik, meğer orası bir polis devleti imiş. Türkiye’nin dört bir yayından 19 Haziran Cuma günü saat 10.00’da 47 baro başkanı yola çıktı. Biz yürüyüşe başladığımızda etrafımızda 22 güvenlik görevlisi vardı. Kartaldan 22 güvenlik görevlisiyle yola çıktım. Hepsine teşekkür ediyorum.

Hava şartlarına rağmen yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Önceden planlandığı gibi Ankara’ya 20 kilometre kala Eskişehir yolun üzerinde belirlenen noktada diğer baro başkanlarıyla buluştuk. Ancak bizi karşılamaya gelen Ankara barosu avukatlarının bulunduğu yere 300 metre kala polis tarafından durdurulduk.

Anayasanın açık hükmüne rağmen, yasalara, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen bize toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununu anlatmaya çalıştılar. Ancak ‘biz neden yürüyemiyoruz’ sorusunun yanıtını bulamıyorlar.  Yürümeye engel neyse, o zaman bir şey yap. Böyle bir güvenlik anlayışı, böyle bir polis teşkilatı düşünebilir misiniz? Türkiye’nin hiç bir yerinde böyle bir güvenlik anlayışı yok. Orası bir polis devletinin merkezi olmuş neredeyse. Açık açık söyledim. Ben baro başkanıyım, kanunsuz bir işlem yapıyorsunuz. Böyle bir kanunsuz işlemle karşılaştıktan sonra ‘madem siz böyle uygun gördünüz biz geri dönüp gidelim’ dememizi beklemeyin. Üç ay mı, altı ay mı, bir yıl mı sürecek, biz buradan geri gidemeyiz. Kendilerine de söyledim. Ben bu şartlarda İstanbul’a dönemem, meslektaşlarımın yüzüne bakamam. Bence herkes savunmayı susturamayacağını bilecek. Avukatı esir alamayacağını bilecek. Avukatın biat etmeyeceğini bilecek.

Onlarla tekrar konuştuk. Onlara saat 14.00’e kadar süre verdik. Bu saate kadar hala bize olumsuz şeyler söylüyorsanız biz buraya Türkiye’deki bütün avukatları çağıracağız dedik. Bir takım engellemeler yaparak, bizi yorarak fikrimizden vazgeçmeye çalışmanız boşunadır.

Verdiğimiz süre dolmadan polis engeli kaldırıldı. Ankaralı meslektaşlarımızla buluştuk ve soluğu Anıtkabir’de Ata’nın manevi huzurunda aldık.

Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Yargının üçayağından ikisini ele geçirdiler. Üçüncü ayağı savunmayı da ele geçirmek ve susturmak istiyorlar. Yargıyı kendi stratejilerinin bir parçası olarak görüyorlar. Düşünün, bakın her şeyi yargı üzerinden geliştirmeye çalışıyorlar. Eğer bizi teslim alırlarsa yargı bitecek, hukuk bitecek. Biz bu ülkeyi hukuk devleti yapmak için varız. Biz bu ülkede yargı bağımsızlığı olması için varız. Yargı bağımsızlığı olmazsa avukatın avukatlık yapması mümkün değil. Her zaman söylediğimiz gibi; biz avukatız ve bir gün herkese lazım oluruz.