Sakarya Barosu Başkanı Avukat Abdurrahim Burak, Kırklareli Barosu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Genişletilmiş Ege, Marmara ve Akdeniz Bölge Baro Başkanları Toplantısı’na katıldı.

24 Baro Başkanın ve Bulgaristan’ın Bugras Barosu temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda avukatlık mesleğinin sorunları konuşularak, çözüm önerileri sunuldu. 

Avukatlığın iş hacmi düşüyor

Toplantıda hasar danışmanlık şirketleriyle mücadele kaybettiğimiz alanlardan sadece bir tanesi olduğunu ifade eden Başkan Burak, “Aslında farkında olmadan kaybettiğimiz birçok alan var. Uzlaştırmayı kaybettik, avukatlar dışında hemen hemen herkesin yapabildiği sadece 16 saatlik kurslarla uzlaştırma görevi alan ve Adliye’de uzlaştırma dosyasında yargısal bir faaliyete müdahil olan insanlar var. Bu tür durumlar avukatlığın iş hacmini düşürmektedir. Hasar danışmanlık gibi dava şartı arabuluculuk da avukatların iş hacmini yüzde 60 yüzde 70 oranında ortadan kaldırmaktadır” ifadelerini kullandı. 

Rakamlar inanılmaz

Hukuk Fakültelerinin sayısının inanılmaz bir artış göstermekte olduğunu da dile getiren Başkan Burak, “Nasıl hâkim ve savcı olmak için sınava tabii olunuyorsa avukat olmak içinde sınava tabii olunması gerekmektedir. İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, İstanbul Barosu’nda geçen ay 1100 ruhsat verildiğini ve İstanbul Barosu’na kayıtlı şu anda 5 bin stajyer avukat olduğunu ifade etti. Ankara Barosu Başkanı Av. R. Erinç Sağkan ise Ankara Barosu’na kayıtlı şu an 3 bin stajyer olduğunu ifade etti. Bu rakamlar inanılmaz rakamlar, Sakarya Barosu’na ise kayıtlı 750 civarında meslektaşım bulunuyor. Yani bu rakamlarla her ay yeni bir Baro açılabilirsiniz. Bu noktada artık tartışılamayacak derecede tıkanmış duruma geldik” dedi. 

Avukatlık mesleğinin sorunlarının konuşulduğu ve çözüm önerilerinin sunulduğu toplantının sonundaki sonuç bildirgesi: 

Avukatların adil yargılamanın ayrılmaz parçası olduğu,  Avukatlara getirilen her türlü sınırlamanın özünde yurttaşın hak arama özgürlüğüne ve savunma hakkına getirilmiş bir kısıtlama olduğunu, bu nedenle yargının eşit süjeleri arasında ayrımcı bir yaklaşıma tabi tutulmasının kabul edilemez olduğunu, ülkemizde yargının şeffaflaşması, hak arama özgürlüğünün sağlanması ve adil yargılanma hakkının tesisi için avukatlara getirilmiş olan tüm kısıtlamaların kaldırılmasının bir zorunluluk olduğu bilinci ile;

1-) Başta ‘’yargılandığımız ya da tutuklandığımız için değil, yalnızca adil yargılanma ve savunma hakkımızı kullanamadığımız için açlık grevindeyiz’’ diyen tutuklu avukatlar olmak üzere tüm yurttaşların adil yargılanma ve savunma haklarının en temel insan haklarından olduğunu, herkes için her zaman bu hakların kullandırılmasının yargının en asli görevi olduğunu hatırlatıyoruz.

2-) Ortak çalışma alanlarımız olan Adliyelerin sahiplerinin biz avukatlar olduğu gerçeği ile eşit süjeler olarak adliye yönetimi ile ilgili karar alma süreçlerinde ve adalet komisyonlarında baroların yer alması zorunludur.

3-) Sayılarının ihtiyacın çok üzerinde, eğitim kalitesinin ise olması gerekenin çok altında bulunduğu herkesçe kabul edilen hukuk fakülteleri konusunda acilen bir düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır. Başta profesör olmak üzere öğretim üyesi sayısı, akademik kadrolarının yeterliği yayınlanmış akademik eser ve bunlara yapılan atıflar gibi kriterlerin belirlenerek standartların altında olan hukuk fakültelerinin kapatılması, diğerlerinde ise öğrenci sayılarının istihdam ihtiyacı gözetilerek azaltılması ve hukuk fakültelerine girişte öngörülen yüzdelik dilimin, tıp fakülteleri için getirilen ölçüyle eşitlenmesi gerekmektedir. 

4-) Toplantımıza misafir olarak katılan Bulgaristan’ın Burgas Barosu temsilcilerinin belirttikleri üzere, Bulgaristan’da avukatlığa kabul öncesinde 3 aşamalı bir sınav yapıldığı da göz önüne alınıp artık ülkemizde de bir an önce avukatlık sınavının getirilmesinin acil ve zorunlu olduğunu hatırlatıyor, getirilmesi düşünülen devlet sınavına halihazırda hukuk fakültesinde okuyan bütün öğrencilerin dahil edilmesini talep ediyoruz. 

5-) Son dönemde avukatların şiddet eylemlerine maruz kaldığı, görev sırasında yahut bürolarında meslektaşlarımızın öldürüldüğü ya da yaralandığı eylemlerin hızla arttığı görülmektedir. Avukata yapılan saldırı bizzat yargı faaliyetine ve yurttaşın hak arama hürriyetine yapılan saldırıdır. Avukatın güvenliği adil yargılama ve savunma hakkının güvencesidir. Bugüne kadar yapılan ve bundan böyle yapılacak her türlü saldırıda biz imzası bulunan barolar olarak hiçbir ayrım gözetmeksizin ve nerede gerçekleşirse gerçekleşsin meslektaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğimizi bildiririz. Avukatlara yapılan saldırılarda eylemin doğrudan tutuklama nedeni sayılmasını, bu konuda hakim ve savcıların gereken hassasiyeti göstermesini bekliyoruz. 

6-) Başlangıçta yargılama hizmetinin alternatifi olmadığı söylenen ancak aşama aşama dava şartı haline getirilerek doğrudan devletin yargılama yetkisini devre dışı bırakan sözde alternatif çözüm yollarının adalete hizmet etmediği açıkça ortadadır. Kuruluş yasasında dahi adaleti değil menfaati öne çıkaran bir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. İş yükü ve yargılama sürelerinin uzunluğu hakim sayısının yetersizliği gibi sebepler asla adaletten vazgeçmenin gerekçesi olamaz. Bu çerçevede son günlerde gündeme getirilen aile hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk, Uluslararası Sözleşmeler başta olmak üzere mevzuatımıza aykırıdır.  Özellikle çözüm sürecinin gizli olması nedeniyle başta şiddet mağduru kadınların aleyhine sonuçlar doğurabilecek olup kabulü mümkün değildir. 

7-) Adalet Bakanımızın simsar olarak nitelendirdiği ve vatandaşları da başvurmamaları konusunda uyardığı, halkın acılarından beslenen ve hak kayıplarına yol açan, kamu görevlisi ortaklarıyla birlikte suç örgütü gibi yapılanan hasar danışmanlık şirketlerinin ve adliyelerimizin çevresinde mantar gibi türeyen arzuhalcilerin faaliyetlerine son verilmesi için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılarak vatandaşların hukuk güvenliği sağlanmalıdır.