“Bir gün telefonum çaldı arayan Cihaner’di, ’İstanbul’dayım sizinle görüşmem gerekli’ dedi. Ofise geldi, uzun uzun anlattı, dehşetle dinledim. Davayı Ergenekon’a bağlayacaklarını düşündüm, vicdanım el vermedi...”

* Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatısınız. Ama Ergenekon davasında bildiğim kadarıyla hiç müvekkiliniz yok. Girmediniz. Bunu almayı niye tercih ettiniz?

Ergenekon soruşturması başladığında, bu soruşturmalar için avukatlık görevi üstlenmeyi, böyle bir soruşturmada istediğim performansı gösteremeyeceğimi düşünerek istemedim. İsteyenler vardı, arayanlar, onlara “Özür dilerim ben bu performansı gösteremem” dedim. Bu tip zorlu davaları çok iyi bilirim çünkü, bunlarla çok uğraştım ama o zamanlar 40’lı yaşlardaydım tabii. Ama bir gün telefon çaldı, “Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı” arıyor dediler. “Ben İstanbul’a geldim, sizinle bir görüşmek istiyorum” dedi. “Buyrun” dedim. Buraya, ofise geldi. Uzun uzun anlattı, dehşet içinde dinledim anlattıklarını, “Anlaşılan bir şey olacak, bunun sonu oraya gidiyor, kararlılık içindeler çünkü” dedi. Biliyorsunuz Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla bizzat kendisini aramış. Dinlendiği de anlaşılıyor. Niye Cumhuriyet Savcısı dinlenir, Ergenekon’la ilgili, ona bağlamak istiyorlar, onu da anladım. Yaptıklarına bakıyorum, yargının bağımsızlığıyla ilgili kaygılarımın somut bir örneği ile karşı karşıyayım İlhan Cihaner’in hikayesinde. Bunu Ergenekon’a bağlayabileceklerini düşündüm. O yüzden gene mesafe koymak istedim ama vicdanım el vermedi. Gece uyuyamam. Kaçmış gibi olurum. Başsavcı yaptığı soruşturmalar nedeniyle hedefte. Zaten bunu kendisi de söylüyor “Erzincan’a kim atansa ve işini yapmak istiyorsa başına bu gelirdi, çünkü ben işimi yaptım.” Gerçi şimde de uyuyamıyorum ama bu stresten.

Gözaltında çocuk yok ki...

* Mesele tam neymiş? Davalar açılmadan önce bunun olabileceğini hissedip size gelmesine sebep? Cemil Çicek arayıp ne demiş?

Ercincan’a tayin edildikten sonra, vilayette güvenlik ve asayiş toplantısında vali demiş ki “Okul öncesi çocukların yasa dışı eğitime yönlendirildiği ve yasa dışı para toplandığı yönünde bilgi alıyorum araştırılsın.” Bu bilgi ve deliller ışığında soruşturma başlatmış Cihaner. Yerel seçim arifesi döneminde Cemil Çiçek arıyor kendisini, “Seçim öncesi bu bize çok zarar verir sayın başsavcım” diyor. O da “Yasal gereği yapılacak merak etmeyin” falan diyor. Bu yetmiyor, Cezaişleri Genel Müdür Vekili Çetin Şen telefon ediyor, “Sen napıyorsun, başını belaya sokarsın” diyor. Çiçek uzun süre sessiz kaldı ama sonra kabul etti aradığını. Şen de söylemişti, çünkü onun aradığı da sabit. “Çocuklara uygulanması gereken genelgeyi hatırlatmak için aradık” diyorlar. Yahu gözaltında çocuk yok ki. Soruşturma çocuklar için yapılıyor. Çocuklara yapılmıyor ki.



* İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatlerini soruşturuyor o sırada Cihaner değil mi? Peki ne buluyor ki, Cemil Çiçek bile arıyor...

Sırf Kuran kursu, uzun soluklu bir eğitimmiş. 2007 Kasımında başlatılıyor soruşturma. Bu soruşturmayı İrtica Planı’na bağlamak çok abes. Burada basının yazamadığı şeyler var. Cemaatler için yasal dinlemeler yapılırken bu soruşturmayla ilgili, inanılmaz konuşmalar takılıyor. Tamamı kirli iş. Kimse yazmıyor. Ne siyasal partiler ki bu onların işidir kim kime telefon ediyor ne istiyor. İmar mevzuatına aykırı işler var, ranta dönük, ihaleye fesat karıştırmaya dönük hareketler var.

* Kim oldukları belli değil mi?

Danıştay’da bir işin çözümü için aracıyla sorun çözülürse aracının oğlunun THY’de işe alınacağına ilişkin görüşmeler. İktidara yakın medyanın desteklenmesine yönelik konuşmalar, Basın İlan Kurumu’yla ilgili görüşmeler. Takılanlar arasında gazete patronları var. Ve ilk Ergenekon vurgusunu, ortalıkta daha müvekkelime yönelik bir Ergenekon soruşturması yokken o gazetede çıktı. “Bu bir Ergenekondur” vurgusu yapıldı. Sonra aynı gazete patronu Bursa’da başka bir yolsuzlukta o yolsuzluğu soruşturan savcının da Ergenekon olduğunu yazdı. Bu bir kum hırsızlığıydı, rüşvetti aslında. Gazetenin patronu davanın sanığı.

* Hangi gazete patronu bu? Yeni Şafak mı?

Yeni Şafak... İlişkiler ortaya çıkmış yasal kovuşturmalar sırasında çok önemli kişilerin hangi ilişkiler içinde olduğu otaya çıkmış, durum cemaati çoktan geçmiş yani. Bu dosyaların Erzincan Savcılığı’ndan ilgili savcılıklara gönderilmesi gerekiyor ki davalar açılsın. Dosyaların Cihaner’in elinden alınması gerekiyor. İmzasız, kimliksiz ihbar mektupları başlıyor böylece. Cemaatler için bunlar “Silahlıdır” diyor mektuplarda. Silahlı olursa çünkü Erzurum’a gitmesi gerekiyor dosya. Cihaner, “Bunlar silahlı değil şiddetle ilgileri yok” diyor. Bakanlık bastırıyor, Erzurum’daki Osman Şanal bastırıyor, dosyayı gönderiyor mecburen. İsmailağa’yla ilgili olanı. O sanıklar Erzurum’da tahliye oluyor hemen. Başka bir tane, İliç’te altın madeni var. Kanada ABD şirketininmiş o maden ocağı. O çevredeki önemli herkesi Amerika’ya geziye götürmüş şirket. Bergama tipi bir olayı engellemek için. Bir ortak aramışlar ve Çalık’ı bulmuşlar. İliç Savcısı’nın bu işler içinde rüşvet aldığı ortaya çıkmış, dosyayı Cihaner’e vermişler. Tabii, daha arası açık değil kimseyle o sırada. Sonra İliç Savcısı bakanlığa verdiği savunmada Cihaner için “Bunlar Ergenekon” demiş. Osman Şanal bunu gizli tanık olarak görevlendirmiş. Bu davayı merak eden herkese şunu söylüyorum, Erzurum iddianemesini okuyun. Ülkenin ne hale geldiğini göreceksiniz. Tehlikeyi de anlarsınız.

* Cihaner’in Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’la da arası açık değil mi daha önceden?

Cihaner cemaatlere bulunmadığı halde silah yerleştirmeye çalışmakla suçluyorlar şimdi. Oysa Şanal’la tam bunun tersi için araları açılmıştı. Dosyayı Erzurum’a alabilmek için “silahlı” olduklarına dair ihbar mektupları var diyordu. Cihaner de “Hayır yok” diyordu. Adalet Bakanlığı’na yazılar yazmış, hepsinin örneği var. İsmailağa cemaatinin dosyasını zorla almışlar, Gülen cemaati için olan dosyayı göndermemiş. Şimdi bu dosyayı göndermedi diye “görevi kötüye kullandı” diye dava açıyorlar. Şanal kıdemi, Cihaner’den düşük, soruşturma yapamaz hukuken. Ee, HSYK ne yapsın bu durumda.

* Şu an iki ayrı suç ve dava var Cihaner hakkında...

Terör örgütü üyeliği ve görevini kötüye kullanma. Yargıtay’daki görevi kötüye kullanma. Bununla yetinmiyorlar, Ergenekon terör örgütü üyesi olmaktan dava açıyorlar. Bu yaptıklarını görevi icabı değil irticayla mücadele eylem planının Erzincan’daki uygulaması olarak yaptığını söylüyorlar.

* Davaların biri Erzurum’da diğeri Ankara’da. Siz iki dosyayı birleştirmek istiyorsunuz Yargıtay’da. Neden?

Davalararası bağlantı olunca tek yerde görülmesi gerekiyor. İki tarafta da İsmailağa ve Gülen cemaati dosyaları görülüyor. Birleştirilmesi ve yüksek görevli mahkemede görülmesi gerekir. Ayrıca birinci sınıf yargıç ve savcılar görevlerinden dolayı ya da görevleri sırasında işledikleri öne sürülen suç ve eylemler için sadece Yargıtay’da yargılanır. Ama fiilen Yargıtay’ın önüne gelemiyoruz. Dosya Erzurum’da çünkü. Orası Özel Yetkili Mahkeme, yani eski DGM. Türkiye’deki sisteme göre siyasal iktidarın savcılarını ve yargıçlarını belirleyebildiği mahkemedir yani. Van’da oldu bu. Siyasal iktidar bunları kontrol edebildiği için özel yetkili mahkemelerin çok acil ve mutlaka kaldırılması gerekir.

* 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk, Cihaner’le aynı davada birinci sanık olarak gözüküyor ama ifade bile vermeye gitmedi. Bir hukukçu olarak bu sizi rahatsız etmiyor mu?

İddianamesini okudunuz mu? Suçlandığı şey bir paragraf. Ben de bilmiyorum tam ne olmuş ama bana öyle geliyor ki bir gerekçeyle tasfiye edilmek isteniyor Saldıray Berk. Siyasal iktidarın da askeri istim altına alma harekatında olduğunu görüyorum bu iddianameyi okuyunca. Belki çok parlak bir asker, çok başarılı. Bilmiyorum, ama belki Amerika’nın istediklerine mesafeli duran biri Saldıray Berk. Belki Genelkurmay Başkanı olacak biri, bu zaten Amerikan planı, olması çok tehlikeli olacak, istenmiyor. Tek olmaya kalkıyorsa başbakanlık yönetimi kurmaya kalkıyorsa bu bir sivil darbedir. Sivil darbe lafını sevmiyorum ama adım adım geliyor.

Büyükanıt neden alınmıyor?

* Askerler kendilerini bu kadar iyi savunamıyor, biliyor musunuz... İki kuruma da aynı mesafeyle bakmak olmalı bir hukukçunun algısı, öyle değil mi?

Askerlerin yapıp yapmadığından emin değilim. Ama zaten darbe yapmaları mümkün değil, çünkü Amerika darbe istemiyor. Buna TSK içinde kimse cesaret edemez. Amerika, Türk Ordusu’nu şekillendirmek istiyor. Afganistan, İran, Irak için kullanabileceği bir ordu istiyor. Karadeniz’e kolayca çıkabileceği bir ordu istiyor. Deniz kuvvetleri o yüzden çok ön planda zaten. Belini kırmak istiyorlar. Anlatılanlar çok uçuk çünkü. İhtiyatla söylüyorum bunları ama. Amerika’nın isteği doğrultusunda bir harekat gibi geliyor bana vicdanımda. Operasyonların arkasında Amerika var. Askerler kendi aralarında konuşmuş da olabilir, kefili değilim tabii. Hatta şunu söylüyorum Yaşar Büyükanıt’ı niye içeriye aldırmıyorlar ya da aldıramıyorlar. Ben “Yazdım” diyor muhtırayı. Arabayı da aldı. Trilyonluk araba verdiler. Darbe benim için korkulu rüyadır, olması imkansız ama olsa karşı durum benim de durumum çok zor ya... 2003’te MİT Müsteşarı söylemiş. 2002 Balyoz Planı’nı söylemiş. Niye bir şey yapmamış, Başbakan’a sormak lazım.

***


Turgut Kazan, Erzurum H Tipi Cezaevinde bulunan müvekkili İlhan Cihaner’in televizyondan ve gazetelerden gündemi çok sıkı bir şekilde takip ettiğini söyledi.

***


CİHANER ÜÇ AYDIR TUTUKLU

İlhan Cihaner geçen Şubat’ta gözaltına alınarak Ergenekon üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. HSYK bu işlemi yapan Osman Şanal ile birlikte 4 Erzurum Özel Yetkili Savcısı’nı görevden aldı. Ancak Şanal görevden alınma kararı kendisine tebliğ edilmeden birkaç saat önce dosyayı yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderdi. İstanbul Özel Yetkili Başsavcıvekilliği ise görevli savcılığın Erzurum olduğu gerekçesiyle dosyayı iade etti. HSYK’nın görevden alınan savcıların yerine atadığı Başsavcı vekili Taner Aksakal sürpriz bir şekilde Cihaner ve 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in de aralarında olduğu 14 sanık hakkında Erzurum’da dava açtı. Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi de HSYK’nın görüşünün aksine Cihaner’in Erzurum’da yargılanması gerektiğine karar verdi. Cihaner ve diğer sanıkların yargılanacağı davanın ilk duruşması Mayıs ayında Erzurum’da başlayacak.

***


Yargıdan iyi sonuç almak değil, ele geçirmek istiyorlar

* Yeni yargı reformu için ne düşünüyorsunuz bir hukukçu olarak?

Türk yargısını asla savunmuyorum son derece kötü işlediğini biliyorum. ’Bu görevi mafya üstlenmiş’ dedim yıllarca. En az orduevleri kadar adliye sarayı istiyoruz dedim. Ama bunların arayışı yargıdan daha iyi sonuçlar alma değil, ele geçirmek istiyorlar. RTÜK gibi bir HSYK ve YÖK gibi bir Anayasa Mahkemesi. Rektörleri nasıl atıyorsa Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’ni de böyle kuracak, bundan korkmamak mümkün mü?

* Sizin Şemdinli Savcısı için iddia ettiğiniz bir şey vardı; “Amerika’da Utah’da” diyorsunuz. Ama Ankara’da yaşıyormuş hep, kendisi söyledi.

Hâlâ ısrar ediyorum. Ferhat Sarıkaya asla Ankara’da değildi, Amerika’daydı getirdiler. Meslekten men ağır bir karardı ama iddianamesi felaketti. Soruşturmalar yanlıştı. Sarıkaya’ya dava açtım ben, onun yanlış iddianamesi yüzünden bir kişi kendisini astı hapishanede. Ankara’da olsa niye gelmesin davasına. Ankara’da görülüyor dava, tebligat yapılamıyor ama bulunamıyor...

***


Cihaner TV ve gazetelerden her şeyi takip ediyor

* İlhan Cihaner, ilk duruşmaya gelmedi. Çünkü cezavevi aracıyla karadan Erzurum’dan Ankara’ya gelmesi gerekiyordu, bunu istemedi sanırım. Henüz görüşmedim ama öyledir sanırım. Ama ikinci duruşmaya gelecek. Erzurum’daki duruşma için söylüyorum daha ifade verip vermemeye karar vermedik. Özel mahkeme görevsizdir, bunu reddediyorlarsa o mahkeme önünde ifade vermek gereksizdir. Bu şahsi fikrim. Bir yargıç böyle, kuruldışı tutuklanamaz. Erzurum H Tipi Cezaevi’nde şu an. Televizyon aldı, girer girmez, gazetelere abone oldu. Her şeyi takip ediyor. Biz ordayken üç yargıç arkadaşı ziyarete geldi, görüşmesine izin vermedi cezaevi savcısı. Kocaman bir ayıptır. Savcıların görüşme izni vardır ayrıca bu bir sorun değildir. Örneğin Oktay Ekşi, Mustafa Balbay’la görüşmek istedi, beraber gittik, ben avukatım ama ben de Oktay gibi girmek istedim, savcı izin verdi görüştük. Doğal bir izin vermedir bu. Cihaner’e bunu bile yapmıyorlar.

***


Cihaner, 30 yaşında savcıyken faili meçhulleri görmüş

* Cihaner, Reyhanlı’da savcıyken daha Çiller’e kadar uzanan pamuk destekleme fonunun yolsuzluğunu tespit etmiş. Çok sayıda kişiye soruşturma açmış. Sonra Şırnak İdil’de savcılık yapmış. 30 yaşındaymış o zaman. Faili meçhulleri görmüş. Bu cinayetlerin nasıl işlendiklerini görmüş. Kolluk güçlerindeki en güçlü kişilerin nasıl uzun namlulu silahlarla dolaşabildiğini, cinayetleri nasıl örtbas edildiğini görmüş. Mezar açtırmış. İtirafcının dinlenebilmesi için canla başla çalışmış. Ama dinletememiş. JİTEM’den bahsediyoruz.

Sanem Altan / VATAN