Dünyanın en büyük barosu konumundaki İstanbul Barosu’na üye avukatlar sandık başına gidiyor. Yaklaşık 50 bin üyesi bulunan baronun seçiminde 8 aday yarışacak.

İstanbul Barosu mevcut Başkanı ve Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Mehmet Durakoğlu, “Direnişin öyküsü olmalıdır bu genel kurul. Bu ülkedeki en güçlü sesin kısılamayacağının, umudunun tükenmeyeceğinin, insan hakları mücadelesinden vazgeçilemeyeceğinin haykırışı olmalıdır. Cumhuriyet değerlerinin yaşatılmasındaki inatçı inancın simgesi olmalı bu genel kurul. Bu genel kurul adaleti aramaktan vazgeçmeyen kararlı bir iradenin saygı duruşu olmalı. Çünkü biz avukatız” dedi.

Defalarca ertelenen İstanbul Barosu Genel Kurulu, 9-10 Ekim’de de yeterli çoğunluk sağlanamadığı için 16-17 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Şu ana kadar 8 adayın çıktığı genel kurulda; mevcut başkan, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Mehmet Durakoğlu yeniden bu göreve talip olurken, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı Hasan Kılıç, Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Ata Yazıcıoğlu, Avukat Hakları Grubu adayı Gökhan Ahi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu adayı Sezin Uçar, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Kaptan Yılmaz, Hukuk Hareketi Platformu adayı Burhan Öğütçü ve Bağımsız Avukatlar grubu adayı İshak Şâdi Çarsancaklı oldu.

SAVUNMA HAKKINI ENGELLEYEN ZİHNİYETE DERS VERİLMELİ

- Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Mehmet Durakoğlu: İstanbul Barosu’nun genel kurulu ülkemizde bir büyük yargı krizinin yaşanmakta olduğu bir dönemde toplanıyor. Kanuna rağmen, mahkeme kararlarına rağmen, İçişleri Bakanı’na, Türkiye Barolar Başkanı’na rağmen toplanıyor. O nedenle meslektaşlarımın genel kurula katılımları bugüne kadar olduğundan farklı bir anlam ifade etmelidir. Bu genel kurul ikinci baroyu kuran iradeye yanıt olmalıdır. Savunma hakkını kısıtlayan zihniyete ders vermelidir. Bu genel kurul mesleğimizin giderek ağırlaşan sorunlarını çözmek yerine onu itibarsızlaştırmaya çalışan zihniyete cevap olmalıdır. Avukatları ve onların örgütlü gücü olan baroları susturup sindirmeyi öylece üstünlerin hukukunu egemen kılmayı planlayanlara ders verebilmelidir. Direnişin öyküsü olmalıdır bu genel kurul. Önümüzdeki bir yılın Türkiye gündemiyle birlikte bizim bu genel kurulda vereceğimiz kararlar birbiriyle uzlaşır durumda olmalıdır. Önümüzdeki bir yıl içerisinde İstanbul Barosu yargı mücadelesini, hukuk mücadelesini demokrasi mücadelesiyle birlikte götürmelidir. Önümüzdeki bir yıl içerisinde özellikle de anayasa değişikliklerinin sıkça gündeme gelecek olması, bir seçim ihtimalinin bulunuyor olması bu ülkenin avukatları için de baroları için de yaşamsal bir gündem anlamına gelir. Bu gündeme sırtımızı dönemeyiz. Bu gündem içerisinde kaybolamayız. Dolayısıyla İstanbul Barosu’nun bu genel kurulunda ortaya çıkabilecek olan irade, geçmişin sorgulamasını yaparak Ankara’ya mesaj göndermekle birlikte yapıcı, demokratik ve mücadeleci bir anlayışla yeni dönemde de kendisini hissettirmesidir. Bu ülkedeki en güçlü sesin kısılamayacağının umudunun tükenmeyeceğinin, insan hakları mücadelesinden  vazgeçilemeyeceğinin haykırışı olmalıdır. Cumhuriyet değerlerinin yaşatılmasındaki inatçı inancın simgesi olmalı bu genel kurul. Bu genel kurul adaleti aramaktan vazgeçmeyen kararlı bir iradenin saygı duruşu olmalı. Çünkü biz avukatız.

İSTANBUL BAROSU ÜLKENİN PUSULASIDIR

- Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı Hasan Kılıç: Güçlü bir baro oluşturmak amacıyla, bölge yapılanmaları oluşturulacak, Genç Ofıs, Gençlik Merkezi, Gençler için özel düzenlenmiş eğitimler, CMK Sorunları İçin Çözüm Kurulu, Bağlı Çalışan Avukatların Sorunları İçin Çözüm Kurulu, Adliye Sorunları Çözüm Kurulu Meslek Sorunları Çözüm Kurulu, Kamu Avukatlarının Sorunları Çözüm Kurulu, Emeklilik Hakları İyileştirme ve Geliştirme Çözüm Kurulu gibi çözüm kurulları kuracağız. Baroline, Baromer, Barıst, içtihat programı, avdes 7/24 destek merkezi, yeni iş alanları yaratılması, bağlı çalışan avukatlar ve stajyer avukatlar için alt limit maaş tarifesinin belirlenmesi gibi çok sayıda projemiz mevcut ve bunları gerçekleştirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. İstanbul Barosu bir pusuladır, İstanbul Barosu bu ülkenin pusulasıdır, o rolü almalı, toplumun bize ihtiyacı var. Ve her avukat bir güçtür ve barolar o gücün toplam yansımasıdır. Biz onu yansıtmak zorundayız. Geçmiş döneme baktığımızda eksiklikler ve aksaklıklar olduğunu biliyoruz. 

AVUKATLARIN HAKLARINI KORUMAYI BİLMELİYİZ

- Avukat Hakları Grubu adayı Gökhan Ahi: Yargının yürütmeye bağımlı hale getirildiği bu ortamda, özgür ve bağımsız avukatlar yargı sisteminin yaramaz çocukları olarak görülmekte. Bu sebeple, her geçen gün savunmaya ve savunma özgürlüğüne yapılan saldırılar biraz daha artıyor, avukatlar asıl fonksiyonundan uzaklaştırılıyor, avukatsız mahkemelerin altyapısı  hazırlanıyor, mesleğin alanı  daraltılıyor, mesleki  kast  sistemi oluşturuluyor, avukatlar görevlerinden ötürü tutuklanıyor, hedef gösteriliyor, duruşma salonlarından atılıyor, hatta öldürülüyor. Avukatlar kendilerini bugüne kadar örneği görülmemiş düzeyde psikolojik, ekonomik, fiziksel baskı altında hissediyor. 

Toplumun avukatlara olan saygısı ise giderek azalıyor. Dahası avukatın yargılamada fonksiyonu yok sayılmaya başlandı. Baroların ve avukatların asıl misyonları, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak olduğu kadar, mesleği geliştirmek ve avukatların ortak ihtiyaçlarını da karşılamak. Mevcut baroculuk anlayışı, sadece siyasi kutuplaşma anlayışıyla yürütüldüğü gibi, avukatların haklarını, yargıdaki konumunu ve toplumdaki itibarını yeterince önemsemiyor. Oysa, yurttaşların savunma hakkının en önemli unsuru olan, yargı önünde güçsüzü güçlüye eşitleyen biz avukatlar, hukuka ve hukukun üstünlüğüne yönelen her türlü saldırıya karşı koyabilme, dik durabilme, itiraz edebilme gücümüzü sadece örgütlü ve güçlü olmakla kazanabiliriz. Barolar bu hali ile avukata örgütlü gücü unutturdu. Öncelikle avukatların haklarını ve itibarını korumalıyız ki, karşısında kimsenin duramayacağı bir İstanbul Barosu’nu tekrar oluşturabilelim. 

ÖNCELİK EKONOMİK ÖZGÜRLÜK OLMALI

- Özgürlükçü Demokrat Avukatlar adayı Sezin Uçar: Bizim vaatlerimiz yok, bir mücadele programımız var. İstanbul Barosu’nun özgürlükçü, cins eşitlikçi ve demokratik bir perspektifle yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bugün özellikle emperyalist küreselleşme koşullarının meslekte bizlere yarattığı çok büyük bir dönüşüm var. Avukatlık mesleği serbest avukatlık olarak değil işçi avukatlık olarak büyük oranda icra ediliyor. Genç arkadaşlar ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Biz öncelikle bunu gündemimize alıyoruz. Bu kadar köklü ve kurumsal saygınlığı olan bir kurumun bir kadın başkan tarafından bugüne kadar yönetilmemiş olması çok büyük bir ayıp. Kadınlar artık yaşamın her alanında varlar. Yönetim mekanizmaları içerisinde de temsil ediyorlar ama hâlâ İstanbul Barosu’nu üst üste defalarca yönetenler aday oluyor. 

AVUKATLARIN İRADESİNİ ARKASINA ALMIŞ BİR BARO

- Bağımsız Avukatlar Grubu adayı İshak Şâdi Çarsancaklı: İstanbul Barosu mensubu 52 bin 49 avukatın katıldığı bir şekilde yönetilen, böylelikle 52 bin 49 avukatın iradesini arkasına almış bir baskı grubu niteliğindeki İstanbul Barosu’nu vaat ediyoruz. Bunun için nispi temsil sistemi ile oluşturulmuş ve yetkili bir baro meclisini öneriyoruz. Geliştirdiğimiz aplikasyon ile gerek meslektaşlarımızın baro yönetimine doğrudan katılabileceği, gerekse her bir adliyede duruşma kapısında bekletilmesini tüm meslektaşlarına duyurup destek alabileceği, böylelikle yargı işleyişini denetleyebileceği bir duruş ve bu duruşa sahip baro öneriyoruz. Bağımsız Avukatlar kimseyi öteki bilmez, karşı mahalleleri yoktur. İdeolojik ve siyasal duruşla araçsallaştırılan baro uygulamasına son vermeyi vaat ediyoruz. Genç avukatların meslek onurunu yaşayacakları bir baro.

BARO GELECEĞİNİ İNŞA EDECEKTİR

- Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan adayı Ata Yazıcıoğlu: Ülkede yaşanan değişime paralel olarak hukuk, yargı ve avukatlık mesleği değişti ve dönüştü. Avukatlar yoksullaştı. Avukatlar işçileşti. Barolar ve savunma bölündü. Mesleğin sorunları devasa boyuta ulaştı. İstanbul Barosu’nun da bu değişime ve dönüşüme cevap verebilecek bir zeminde yeniden inşası kaçınılmazdır. Dolayısıyla İstanbul Barosu’na seçilecek olan yalnızca yeni bir başkan, yeni bir yönetim değildir. 

Baro geleceğini inşa edecektir. Biz Çağdaş Avukatlar tüm soruların cevabının ve tüm sorunların çözümünün elimizde olduğu iddiasında değiliz. Çılgın projelerimiz de yok. Ama tüm sorunları çözebilecek bir anahtara sahibiz: Daha çok demokrasi, daha çok katılım, şeffaflık, cesaret ve hakkın özneleri ile birlikte mücadele. Baronun kurumsallığını demokratik, katılımcı ve şeffaf bir zeminde yeniden güçlendirecek, avukatın saygınlığını ve savunmanın bağımsızlığını savunacak, halkın hak arama mücadelesinin sesi ve güvencesi olacağız. Demokrasi, hukuk devleti, savunmayı savunmak ve meslek sorunlarını çözmek için cesaretle bir adım daha öne çıkacağız.

GENÇ AVUKATLARIN DURUMU ÇOK KÖTÜ

- Hukuk Hareketi Platformu adayı Burhan Öğütçü: Türkiye’de hukuk devleti çöktü. Türkiye’de avukatlık mesleğinin sonuna gelindi. Her şeyden önce tüm gruplarda bu konuda görüş birliği olduğunu düşünüyorum. Bütün grupların bu görüş etrafında birleşmesi halinde biz avukatlar olarak Türkiye’de çok şey değişeceğine inanıyoruz. İstanbul Barosu gibi dünyanın en büyük barosunda böyle bir fikir etrafında bütünleşme halinde çok güzel şeyler olacaktır. Diğer taraftan genç avukatların durumu çok kötü. Onlar için bazı iyileştirmeler yapılması lazım. Projelerimiz var, hayata geçireceğiz. Avukatlık mesleği saygın bir meslektir ama bu saygınlık Türkiye’de kalmadı. Savunma mesleği çökertilmek isteniyor. Çünkü hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi konusundaki en büyük engel savunma mesleğidir. Amacımız hukuk devletinin ayağa kaldırılması, mesleğin saygınlığının kazandırılması konusunda el birliği ile bir çaba içine girmektir. 

ÇOKLU BARO SİSTEME BÜYÜK ZARAR VERİR

- İstanbul Milliyetçi avukatlar Grubu adayı Kaptan Yılmaz: Yürütmenin görevi, yargının bağımsız olarak çalışmasına hizmet etmektir. Bu bağlamda, mevcut siyasal iktidarın isteği ile ihdas edilen Çoklu Baro düzenlemesinin sisteme büyük zararlar verdiğini düşünmekteyiz. Çoklu Baro düzenlemesine karşı olduğumuzu değerli meslektaşlarımıza ve kamuoyuna açıklamıştık. Bu düzenlemenin meslek etiğine zarar vermesinin yanı sıra, hukukun siyasallaşması, meslektaşlarımızın arasında siyasal ayrışmanın derinleşmesi, yapay çatışmalara zemin hazırlaması vb. gibi olumsuz etkileri kaçınılmazdır. 

Katılımcı bir anlayışla, nispi temsil ile seçilen baro yönetim, denetim ve disiplin kurulları yanında etkin baro meclislerinin oluşturulmasını ise gerekli görmekteyiz. Biz, mevzuattan veya uygulamadan kaynaklı, sisteme ve mesleğe dönük mevcut sorunların giderilmesi veya en azından hafifletilmesinin etkin ve güçlü barolar ile mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Türk milletinin her bir ferdinin adil yargılanma hakkının, ifade ve inanç hürriyetinin teminat altına alındığı, evrensel insan haklarına sahip olduğu, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği bir devlet ve toplum yapısında yaşaması ve yaşatılması ülkümüzdür. (Zehra Özdilek / Cumhuriyet)