Sayın Cumhurbaşkanım,

Sayın Yargıtay Başkanımız,

Kıymetli Hazirun,

Hepinizi 2020-2021 Adli Yılının açılışında saygıyla selamlıyorum. Dilerim Milletçe sağlık, refah ve huzur içerisinde geçireceğimiz, adil bir adli yıl olur.

İki gün önce 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 98. Yıldönümünü idrak ettik. Başta İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Devletimizin kurucusu, Türk devrimlerinin mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, devletimizi kuran ve yaşatmak için göğüslerini siper eden kadın erkek bütün kahramanları ve ebediyete irtihal etmiş bulunan tüm hukukçuları rahmetle anıyorum.

Coğrafya kaderdir derler.
Doğrudur.
Zor bir coğrafyada yaşıyoruz.
Bir yanda büyük fırsatlar diğer yanda büyük tehdit ve tehlikeler. Kutsal vatanımız üzerinde yüzlerce yıldır senaryolar yazılmakta ve oynanmakta. Emperyalist kuklacılar ve onların oyuncuları her vesileyle Milletimizin içine nifak tohumları ekmeye, fay hatları oluşturmaya ve bizi birbirimize düşürmeye çalışmakta.

Hiçbir zorluk karşısında Milletçe ve Devletçe yılmadık, yılmayız. Daima dik dururuz. Çalışırız.
Bu zor geçen yılda dahi, önemli başarılara imza attık. Çok çalışmanın ve kararlı duruşumuzun sonucu olan müjdelerle sevindik. Şunu bilelim ki, dünyanın sayılı arama ve sondaj filolarından birine sahip olmanın gururuyla Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de sürdürdüğümüz doğalgaz ve petrol arama faaliyetlerimiz başarıya ulaştıkça, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin dozajı da giderek artacaktır.

Buradan, yargı erkinin kurucu unsurlarından biri olan savunmanın temsilcisi sıfatıyla ve kararlılıkla şunu ifade etmek istiyorum:    
Başaramayacaksınız!
Biz başaracağız!
Çünkü Türk Milleti, Cumhuriyeti baş tacı yapmış, demokrasiyi iliklerine kadar benimsemiştir.

Emperyal kuklacıların darbe girişimi Türk Milleti’nin sarsılmaz iradesine çarparak nasıl paramparça oldu ise, demokratik seçimlerimize müdahale girişimleri de paramparça olacaktır.
Yüz yıl önce Yunanistan eliyle Milletimize acımasızca dayatılmak istenilen Sevr Antlaşması, bu defa Mavi Vatan’da yine Yunanistan eliyle hayata geçirilmek istenmektedir. Türk Milleti, bir milli şahlanışla Sevr’i yırtıp, tarihin çöplüğüne atmıştır.

Bu destansı şahlanış, sömürgecilerin ezdiği tüm milletlere emsal olmuş, nicelerinin de bağımsızlık ateşini yakmıştır. Bugün hala Sevr’in hayalini kuranlara vereceğimiz cevap bellidir.
Türkiye Barolar Birliği olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın doğrudan teşvik ve desteğiyle gerçekleştirdiğimiz Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konulu uluslararası seri toplantılarda haklılığımız tüm dünyaya en etkili şekilde anlatılmıştır.

Bunlardan özellikle Kapalı Maraş’ın KKTC egemenliğinde yerleşime açılmasının tüm ayrıntılarıyla konuşulduğu ve Kapalı Maraş’ta gerçekleştirdiğimiz uluslararası toplantı bugün hala yabancı basında referans olarak gösterilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü ve Türk Milleti’nin köklerini şanlı tarihimizden alan kararlılığı, kuklacıların ve onların oyuncularının tatlı hayallerini kabusa çevirmeye yeterlidir. Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. Türkiye Cumhuriyeti hem haklıdır hem güçlüdür hem hakkını korumakta kararlıdır.

Yeter ki; Milli birliğimizi koruyalım.
Milli davamızda bir ve beraber olalım.
Milli meseleleri günlük işlerden ayırmasını bilelim.
Milli birlik ve beraberliğimizi korumanın vazgeçilmez şartı, Milletimizi hukuk paydasında kucaklaştırmaktır. Seksen üç milyon vatandaşımızın her birinin kendini milletin asli ve kurucu unsuru olarak kabul etmesi ancak böyle mümkün olabilir.

Muhterem Dinleyenler,

Hukuk soyuttur.   
Hukuk devleti elle tutulmaz, gözle görülmez.
Oksijen gibidir.
Yokluğu, yok eder.
Varlığı, yaşatır ve hatta şahlandırır.
İşte bunun için, adil yargılanma hakkını ve bu hakkın temelinde yer alan bağımsız ve etkili savunmayı göz bebeğimiz gibi korumak zorundayız.

Yargı alanında sorunumuz çoktur. Hepsinin bir anda çözülmesi mümkün değildir. Hareketsiz kalmak, kabullenmek ve vazgeçmek ise doğamızda yoktur. Hedef ne kadar büyük, yollar ne kadar zorlu olursa olsun, ilk adım atılmazsa hiçbir yere varılamaz.
Yerinde duran kaybeder.
Her çözüme bir sorun üreten olduğu yerde kalır.
Sorunlara çözüm üreten yol alır.   

Türk Milleti’nin hedefi, çağdaş uygarlık düzeyinin de üzerine çıkmaktır. Hukuk devleti alanında da en ileride olmak zorunluluğumuz vardır. Çünkü gelişme ve refah ancak hukuk devletinde mümkündür.
Hukuk devleti idealinden vazgeçen toplumlar, eninde sonunda geri kalırlar ve bağımsızlıklarından da olurlar. Farabi’nin dediği gibi, “sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir.”
Geçtiğimiz yıl, hukuk devletinin ve özelde savunma hakkının geliştirilmesi ve korunması yolunda önemli adımlar atılmıştır. Bunların pek çoğu Cumhurbaşkanlığı Makamı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Adalet Bakanlığı, ilgili diğer bakanlıklar ve Türkiye Barolar Birliği arasında kurulan yapıcı ve çözüm odaklı iletişim sayesinde gerçekleşmiştir.

Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamındaki ilk yargı reformu paketinde, düşünce özgürlüğüyle ilgili her suç tipinin ceza süresine bakılmaksızın bir kez de temyiz denetimine açılmasını sağladık. Böylece hepimizin en üst güvencesi olan Yargıtayımızın onlarca yılda geliştirdiği yerleşik içtihatları, bu suç tiplerinde yine doğrudan etkili hale geldi.

Daha sonra yapılan bir düzenleme ile de avukatların tüm görev suçları açısından Yargıtay denetiminin yolu açıldı. Böylece yargının kurucu unsuru olan avukatların güvencesi arttırıldı.

Pandemi döneminde Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile çok yakın çalışarak, onlarca sorunu hızla çözdük. Bu dönemde gece gündüz devletimizin her kademesindeki yetkiliye ulaşarak sorunların eldeki imkanlar zorlanarak çözülmesini sağladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

İlk yargı reformu paketi çerçevesinde elde edilen önemli kazanımlardan biri de toplam dava sayısının yaklaşık yarısına tekabül eden belli avukatlık hizmeti kalemlerinde KDV’nin %18’den %8’e indirilmesi oldu.

Önerimiz ve beklentimiz, geri kalan hizmet kalemlerinde de KDV indiriminin gerçekleştirilmesidir.

Mesleğe yeni adım atmış genç meslektaşlarımız ekonomik yönden zorlanıyorlar. Sorunları biliyoruz. Takipçisiyiz. Son Kanun’la mesleğin ilk beş yılında genç meslektaşlarımızdan baro keseneğinin yarı oranında alınması düzenlendi. Bunun genç meslektaşlarımızı biraz olsun rahatlatmasını umuyoruz.

Yüce Meclisimizin çıkardığı kanunla, sigortalının alacağının sigorta şirketi nezdinde takibinin, sigortalının avukatı tarafından yapılması zorunlu hale getirildi.
Yargı reformuna ilişkin ilk kanun paketiyle gelen en önemli yeniliklerden biri, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı oldu. Dünyanın en iyi kanunlarına da sahip olsak, iyi uygulamalar yapacak kalitede yetişmiş hukukçumuz yoksa adaleti tecelli ettiremeyiz.

Sınav sayesinde inanıyorum ki, başarı seviyesi düşük kalan hukuk fakülteleri tercih edilmeyecek ve giderek kapanmak ya da başka fakültelerle birleşerek kadrolarını zenginleştirmek zorunda kalacaklardır.
Yine Yargı Reformu Strateji Belgesi çerçevesinde atılan çok önemli bir adım, hukuk fakültelerine giriş eşiğinin 190.000. sıradan 125.000. sıraya çekilmesidir. Bu düzenleme daha giriş aşamasında kaliteyi arttırmaya matuftur.

Nitekim 2020 YKS sonuçları bu tespitimizi doğrulamıştır. Dileriz önümüzdeki sene eşik, 125.000’den 100.000’e çekilir.

7249 sayılı Kanun’la baroların Türkiye Barolar Birliği’nde temsil sayıları yeniden düzenlendi. 7 Temmuz 1969 tarihinde Türkiye Barolar Birliği’ni kuran Meclis iradesi baroların eşitliğini esas almış, avukat sayısı fazla olan barolara çok sınırlı sayıda ilave delegelik vermişti. Yıllar içerisinde bu denge bozulmuştu. Üç-dört büyükşehir barosunun delegelerinin toplamı, diğer tüm baroların delegelerinin birkaç katı etmeye başlamıştı. Baroların birliği olması gereken Türkiye Barolar Birliği’nde baroların çoğunluğu etkisiz kalmıştı.

7249 sayılı Kanun’la yapılan düzenleme incelendiğinde, 1969 senesindeki kuruluş ayarlarının esas alındığı ve tahakküm ve vesayetin sona erdirildiği görülecektir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Ülkemizdeki ellibeşbin genç avukat, aktif çalışan avukatların yaklaşık yüzde ellisini oluşturuyor. Genç meslektaşlarımın en önemli geçim kaynağı CMK avukatlığı tabir ettiğimiz görevlendirmeler. Tarifeye ilişkin bir örnek vermek istiyorum. Asliye ceza mahkemesinde baronun görevlendirdiği CMK avukatının alacağı ücret KDV dahil 713 TL. Bunun üzerinden ayrıca gelir vergisi verecek. 713 TL ücretle, yıllarca davayı takip edecek, istinaf ve temyiz aşamalarında da ayrı bir ücret almayacak.

CMK ücret tarifesinin asgari ücret tarifesine yükseltilmesi genç meslektaşlarımızı rahatlatacaktır.

Kamuda çalışan meslektaşlarımızın ek gösterge beklentileri malumunuzdur.

Serbest çalışan avukatların emekli maaşları maalesef 2000 TL düzeylerinde. Önerimiz, noterlerin çıkardığı avukat vekaletnamelerinden alınan değerli kâğıt vergisinin Türkiye Barolar Birliği’nin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonuna aktarılması ve sadece emeklilik fonunda kullanılmasının kanuni düzenlemeye bağlanmasıdır.

Bir diğer düşüncemiz ise, belirli kıdemin üzerindeki tüm avukatların gerekli eğitimi almak şartıyla arabulucu olmasına imkân tanınmasıdır. Kanaatimizce hem genç avukatlara iş imkanları açılacak hem de arabulucunun hayat tecrübesi, barışçıl bir çözüme ulaşılmasını kolaylaştıracaktır.

Son olarak Türkiye Barolar Birliği’nin de kanuni kurucu ortaklarından olduğu İstanbul Tahkim Merkezi’nin Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ortak yönetimine devredilmesini, hükümetin doğrudan veya dolaylı temsilcilerinin genel kuruldan ayrılması hususunun değerlendirilmesini arz ediyorum. Böylece İstanbul Tahkim Merkezi dünyadaki başarılı emsalleri gibi bir yapılanmaya kavuşacaktır. Hepsinden önemlisi, Türkiye’nin bölgemizdeki gücüne “yumuşak güç” olarak büyük katkı sağlayacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, sözlerimi bitirirken, başta Siz olmak üzere, Yargıtay Başkanımıza, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımıza, Adalet Bakanımıza, Cumhurbaşkanlığı kabinesinin tüm üyelerine ve çalışmalarımızda bizlere destek veren herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Hak mücadelesine yüreğini ve emeğini koymuş avukat, hâkim, savcı meslektaşlarım ile adliye emekçilerine ve tüm vatandaşlarımıza yeni adli yılın hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılarımla.

Av. Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU
Türkiye Barolar Birliği Başkanı