Duruşma salonlarını dolduran ve devamlı olarak işgal edenler ise; ne davacılar ne davalılar ne de avukatlar. Mahkemelerde, dava konusu olan ve aramada yakalanan, tespitte elde edilen, delil olarak sunulan bir çok envai çeşit malzeme bulunuyor. Bu malzemelerin de yer yokluğundan duruşma salonlarını ARDİYEYE çevirdiği bildirilmiştir.

Malzemeler arasında, kitaplar, CD ler, plastik-metal parçalar, patente ve tasarıma konu çeşitli malzemeler, haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülen sahte veya gerçek markalı her tür ürün numuneleri ve delil olarak sunulan bir çok nesne bulunmaktadır.

Söz konusu durumun, trajikomik sahnelere de yol açtığı belirtilmektedir. Avukatların oturacağı masa altlarının dahi malzemelerle dolduğu bildirilmektedir. www.hukukihaber.net ’in görüştüğü bazı avukatlar : “Yakında, deliller arasında hakimler de avukatlar da kaybolacak”, “duruşma yapılırken bir taraftan da etraftaki malzemelere göz gezdirmekte fayda var, piyasada bulamayıp duruşma salonunda bulabileceğiniz malzeme çıkabilir”, “Geçen günlerde duruşmada, masanın altında dava konusu malzemeler dolu olduğundan, oturmak için sandalyeyi masanın altına çekemedim, arka sırada oturan meslektaşlar sıkışmak zorunda kaldılar. Duruşma salonları zerzevatçı dükkanını aratmıyor, ilgililerin acilen bu duruma bir çözüm bulmaları gerekmektedir” dediler.

Avukat Vedat ORUÇ ise, “Bu tür görüntüler çağdaş Türkiye’ye yakışmamaktadır. Saygın bir ortamda, yargılama yapılması için, Yargı mensuplarının, fiziki ortamlarının bu tür görüntülerden arındırılması zaruridir. İstanbul’da yeni açılacak bölge adliyelerinde, özellikle Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri’ne özel bir depo veya  mahkeme kalemlerinin yanında ayrı birer oda tahsisi gerekmektedir” dedi.