Kendi adına bir işlem yapmak üzere İstanbul adliyesine giden 63 yaşındaki görme engelli avukat Mümin Özeken'in suç duyurusu dilekçesine, savcı tarafından şahit huzurunda imza atması istendi.

Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan bu ayrımcılığa karşı avukatlar, İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi öncülüğünde adliyede basın açıklaması yaptı.

ENGELLİ AYRIMCILIĞI

Açıklamada; "63 yaşında, görme engelli bir avukatın, engelliliği dolayısıyla ayrımcılığa uğraması, avukatlık mesleğine başlarken ettiği yeminden ayrı ve aşağıda düşünülerek, hak arama özgürlüğünden yoksun bırakılması engelli ayrımcılığıdır, sağlamcılıktır, Hâkimler Savcılar Kurulu Kanunu bağlamında yaptırıma tabidir ve suç oluşturur."

"Avukatlık mesleğinin, engelli kişilerce bağımsız biçimde yapılamayacağına ilişkin söylemler, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve anayasamız bağlamında ayrımcılık yasağına aykırıdır."

KABUL ETMİYORUZ

"Yasalara açıkça aykırı olan, engelli kişinin istemi ve rızası hilafına şahit bulundurma istemini kabul etmiyoruz. Ancak kendimizden emin bir şekilde belirtiyoruz ki bugün, görme engelli bir avukatın aşağılandığına, ayrımcılığa uğradığına şahidiz. Hukuksuzluğa şahidiz. Görme engelli avukatları gerçek bir avukat gibi değerlendirmeme teşebbüsüne şahidiz." denildi.

HSK'YA ŞİKAYET

İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi'nden yapılan açıklamada avukat Mümin Özeken'e aşağılayıcı muamelede bulunan Cumhuriyet savcısını HSK'ya şikayet ettikleri ve olayın takipçisi olacakları bildirildi.

ANKARA BAROSU'NDAN DESTEK AÇIKLAMASI

Ankara Barosu'nca İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde suç duyurusu dilekçesine, savcı tarafından şahit huzurunda imza atması istenen görme engelli avukat Mümin Özeken için destek açıklaması yapıldı.

Adliye önünde toplanan Ankara Barosu’ndan bir grup avukata, Görme Engelliler Derneği Genel Başkanı avukat Şerif Ali Mutlu ile üyeler de destek verdi.

Grup adına açıklama yapan Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Mihriban Şentürk, “Engelli bireylerin anayasadan, yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarının karşılanması; devletin, sosyal hukuk devleti olmasının, yurttaşlarının eşitliğini gözetmesi yükümlülüğünün, nihayetinde insan haklarına saygının bir gereğidir. Son olay göstermiştir ki engelli meslektaşlarımız ve yurttaşlarımızın adliye özelinde karşılaştıkları en büyük sorun; hakim, savcı, kalem personeli fark etmeksizin engelli bireylerin ve hakları açısından genel itibarıyla hak temelli bilinç oluşturacak eğitim eksikliğidir” dedi.

Ankara Barosu Engelli Hakları Merkezi Başkanı avukat Merve Bayram da “Engelli Hakları Merkezi olarak yurttaşlarımız ve meslektaşlarımızın ayrımcı tutuma maruz kalmamasını sağlayacak, adalete erişimi herkes için eşit hale getirmek için çalışacağız. Meslektaşımıza yapılan hukuki dayanaktan yoksun ayrımcı davranışı kınıyoruz” diye konuştu.

İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi'nden yapılan açıklama şöyle;

BASIN AÇIKLAMASI

07.04.2022

GÖRME ENGELLİ AVUKATLAR YOK SAYILAMAZ

5 Nisan 2022 Salı, Dünya Avukatlar Günü’nde, görme engelli meslektaşımız Avukat Mümin ÖZEKEN bir suç duyurusunda bulunmak üzere İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gitmiş ve suç duyurusu bağlamında dosyadan sorumlu Cumhuriyet savcısının “İki tanık bulamadın mı?” “Körsün, okuyamazken neden hazirun oluşturmamakta ısrar ediyorsun?” gibi aşağılayıcı ve damgalayıcı söylemlerine maruz kalmıştır. Meslektaşımız, asistanının yanında olduğunu ve tanımadığı bir başka kişinin varlığına gerek duymadan işlemi tamamlayabileceğini belirtse de Cumhuriyet savcısı, müşteki ifadesi almayı reddetmiş ve diyaloğun sonunda meslektaşımızı odasından çıkarmıştır.

Belirtmek isteriz ki, Türk Borçlar Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca, “Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir.”

Noterlik Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca, “Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.

Tapu Tüzüğü'nün 24. maddesi de "İstem sahibinin, işitme, konuşma veya görme engelli olması hâlinde, işlemler isteğe bağlı olarak iki tanık huzurunda yapılır. Engellinin tanık istememesi hâlinde, bu husus istem belgesinde veya resmî senette belirtilir. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, işaret dilinden anlayan yeminli bilirkişi bulundurulur." demektedir. Keza Bankacılık Hizmetlerinin Erişilebilirliğine Dair Yönetmelik'in 8. maddesinin 4. fıkrası da "Görme engelli müşteriler, bankacılık hizmetlerine ilişkin sözleşmelerle ilgili bilgi edinme ve inceleme haklarını kullanmaları akabinde sözleşmeye imza atabilirler. Bu kapsamda, kişinin talebi olmaksızın, engelli müşterilere yönelik farklı bir uygulamaya gidilmez." demektedir.

Tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve ulusal normlardan açıkça anlaşılmaktadır ki, engelli bir kişi, desteğe gereksinim duymadığını belirtiyor ise, o kişinin edilgenleştirilerek, adeta bir nesne yerine koyularak, tanımadığı kişilerin içinde bulunduğu bir hazirun ile işlem yapmaya zorlanması hukuka aykırıdır ve bir Cumhuriyet savcısının açık olan yasa sözünü bilmemesi gibi bir durum kabul edilemez.

Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ne göre, “Hâkimler ve savcılar, görevlerini yerine getirirken adaletin en hassas ve doğru şekilde dağıtıldığından emin olan, meslekî sorumluluk içinde davranan, bütün işlemleri ile karar ve davranışlarında insan ve toplum hayatına tesir edeceklerinin ve toplum nezdindeki saygınlıklarının korunmasının Türk yargısının itibarını da yükselteceğinin bilincinde olan ‘hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn’ insanlardır. Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde, hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürütürler. Bu bildirgede belirtilen etik ilkeleri içtenlikle benimser, gerek meslekî gerekse sosyal hayatlarında bu ilkeler doğrultusunda davranmaya onurları ve vicdanları üzerine söz verirler.

Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa İlkeleri, kısaca Budapeşte İlkeleri’nin “Genel olarak mesleki davranışlar” başlığı altında ise savcılar, “Tüm kişilerin kanun önünde eşit olma hakkına saygı duymalı; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, cinsel yönelim, ulusal veya sosyal köken, ulusal azınlığa mensup olma, mülkiyet, doğum, sağlık, engellilik ve diğer her türlü statü temelinde herhangi bir kişiye karşı ayrımcılık yapmaktan sakınmalıdırlar.

63 yaşında, görme engelli bir avukatın, engelliliği dolayısıyla ayrımcılığa uğraması, avukatlık mesleğine başlarken ettiği yeminden ayrı ve aşağıda düşünülerek, hak arama özgürlüğünden yoksun bırakılması engelli ayrımcılığıdır; sağlamcılıktır, Hakimler Savcılar Kurulu Kanunu bağlamında yaptırıma tabidir ve suç oluşturur.

Avukatlık mesleğinin, engelli kişilerce bağımsız biçimde yapılamayacağına ilişkin söylemler, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Anayasamız bağlamında ayrımcılık yasağına aykırıdır.

Yasalara açıkça aykırı olan, engelli kişinin istemi ve rızası hilafına şahit bulundurma istemini kabul etmiyoruz. Ancak kendimizden emin bir şekilde belirtiyoruz ki bugün, görme engelli bir avukatın aşağılandığına, ayrımcılığa uğradığına şahidiz. Hukuksuzluğa şahidiz. Görme engelli avukatları gerçek bir avukat gibi değerlendirmeme teşebbüsüne şahidiz.

Meslektaşımızı aşağılayıcı muamelede bulunan Cumhuriyet savcısını Hâkimler Savcılar Kurulu’na şikâyet ettiğimizi, olayın takipçisi olduğumuzu kamuoyuna saygı ve kararlılıkla bildiririz.

İstanbul Barosu

Engelli Hakları Merkezi