Haberdar'dan Arzu Yıldızın haberine göre; Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada, müfettişler Yunus N., Hasan B., Kenan Ö., Mustafa S., Cehdi C.’den 100 bin TL’lik manevi tazminat talep edildi.

Dilekçede, Hakim ve savcıların yaptıkları yargısal işlemler nedeniyle açılacak tazminat davaları konusunda görevli mahkeme HMK 47 ve CMK 142.maddelerinde düzenlendiği belirtildi. Hukuk hakimlerinin görevleri nedeniyle açılacak tazminat davaları ilgili hukuk dairesinde, ceza hakimleri ve savcılarının işlemleri nedeniyle açılacak tazminat davalarının ise ağır ceza mahkemelerinde görülmesi gerektiği hatırlatıldı.

Dilekçede şu başlıklar ön plana çıktı:

“Müfettişlerin yaptıkları işlemler yargısal faaliyet sayılmadığından, müfettiş eylemleri nedeniyle açılacak tazminat davalarında herhangi bir özel düzenleme bulunmamaktadır. 2802 sayılı HSYK 93-a maddesinin kaldırılması ile birlikte müfettişlerin yaptıkları eylemler nedeniyle kendileri aleyhinde haksız fiil hükümleri çerçevesinde tazminat davası açılması mümkündür. Bu nedenle kişisel kusura dayalı eldeki dava asliye hukuk mahkemesine açılmıştır.”

Hakim Ergül’ün avukatı dava gerekçesi de şöyle anlattı:

“Müvekkilim Serdar Ergül İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesi hakimi olarak görev yaparken İzmir Adalet Komisyonunun 30.01.2015 tarihli görevlendirme yazısı ile 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 01.01.2015 tarihindeki nöbet ve tüm diğer işlemlerine bakmakla görevlendirilmiştir. Görevlendirme üzerine 01.01.2015 tarihinde İzmir 1.SCH görevine başlamış ve İzmir C.Başsavcılığının soruşturma evraklarına ilişkin çok sayıda tutuklama talebi ve arama kararı verilmesi ile diğer soruşturma işlemleri hakkında karar vermiştir. Müvekkilim görevine devam ederken 01.01.2015 günü öğle saatlerinde tutuklu şüpheliler Taner A. ve Mehmet T.’un müdafileri dilekçe ile müracaat ederek tahliye talebinde bulunmuşlardır. Müvekillim yapmış olduğu değerlendirme sonucu tutuklu Şüpheliler Taner A. ve Mehmet T.’un müdafilerinin tahliye taleplerinin CMK 104.maddesi gereğince karar vermek üzere soruşturma dosyasının gönderilmesi için İzmir C.Başsavcılığına yazı yazarak dosyaları istemiştir. Aynı gün dosyalar tutanakla müvekkilime gönderilmiştir.

Müvekillim 01.01.2015 tarihinde dosyaları inceleyip usul ve esası gözeterek gerekçelerini 02.01.2015 tarih ve 2015-519 sayılı kararı ile Taner A. ve Mehmet T.’un tahliyesine karar vermiştir.

Müvekillimin kararına Savcı Okan Bato tarafından itiraz edilmiş, itiraz 2.Sulh Ceza Hakimliğince reddedilmiştir. Böylece karar kesinleşmiştir.

Müvekkilimin bu kararından dolayı soruşturma yapmak üzere HSYK müfettişi Ramazan Ç. görevlendirilmiş, Ç.’in görevlendirilmesi daha sonra kaldırılarak 07.01.2016 tarihinde başmüfettiş Yunus N. ve diğer müfettişler müvekilimin eylemini araştırmak üzere görevlendirilmiştir.

Başmüfettiş Ramazan Ç. müvekkilim hakkında soruşturmayı gerektirecek herhangi bir suç görmediğinden HSYK’nın istediği yönde rapor düzenlemediği için HSYK tarafından cezalandırılarak adliyen terfi ettirilmemiştir. Bu hususa açığa alma kararına muhalefet eden HSYK üyelerinin muhalefet şerhinde de yer verildiği gibi “Başmüfettiş Ramazan Ç. Aralık 2015 terfisinin görüşülmesi sırasında terfi kurulu başkanı tarafından düzenlenen sicil fişinde başka sebepler yanında İzmir’de yaptığı soruşturmaların doğru yapılmadığından bahisle , bu fiş esas alınarak 2.daire çoğunluğu tarafından A defterinde terfi ettirildiği” anlaşılmıştır. Müvekkilim hakkında 07.01.2016 tarihinde görevlendirilen müfettişler görevlendirilmelerinin 25. Günü müvekkilim hakkındaki soruşturmayı tamamlayarak  müvekkilimin savunmasını almadan 02.02.2016  tarihinde görevden uzaklaştırılması yönünde rapor hazırlamışlardır.

Müvekkilim açığa alındıktan sonra hakkındaki işleme esas olan tüm bilgi ve belgelerin kendisine verilmesi için HSYK Genel Sekreterliğine başvuruda bulunulmuş ise de; art niyetli olarak söz konusu evraklar müvekkilime verilmemiştir.

Davalılar müvekkilim hakkında ağır ithamlar kullanarak yaptıkları iş ve davranışlarıyla meslekten ihraç cezası gerektirir ağırlıkta mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte eylemde bulundukları, göreve devam etmelerinin yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği denilerek, görevden uzaklaştırmaya ve adli kontrol kararı alınmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. Söz konusu davalılar  bu kararı imzalayarak olur vermiş olup haksız işleme imza atmışlardır.

Müvekkilimin görevden uzaklaştırılmasına ilişkin tebliğ edilen HSYK 2.Dairesine ilişkin 11.02.2016 karar 2016-1 tedbir sayılı kararına göre müvekkilimin “tutuklu şüphelilerin tahliyesini gerçekleştirmek amacıyla mesleki kıdem ve tecrübesinden beklenilmeyecek şekilde kanunun sarih hükümlerini bilerek ihlal etmek suretiyle mesleğin onur ve şerefini bozan ve soruşturmanın selametine, yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilmekle, 2802 sayılı HSYK Kanunun 77-1ve 81-1 maddeleri gereğince tedbiren 3 ay süreyle görevden uzaklaştırılmasına” gerekçesi ile üyeler Mustafa Kemal Özçelik ve Mahmut Şen’in karşı oyu ile oy çokluğu ile karar verildiği görülmüştür.

Müfettiş tarafından görevden uzaklaştırmaya konu edilen ön rapor,  HSYK’ya sunulmadan önce müvekkil hakkındaki suçlamalarla ilgili müvekkilime herhangi bir bilgilendirme yapılmamış ve savunması alınmamıştır. Bu eksiklik HSYK tarafından da giderilmeden görevden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Bu husus Danıştay içtihatlarına, HSYK Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 39.maddesine ve AİHM’nin 6.maddesine açıkça aykırıdır. Meslek ve özel hayatı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmuş olan görevden uzaklaştırma kararına hükmedilmeden önce savunma hakkının kısıtlanması, müvekkilimin lehine olan hiçbir delilin toplanmaması suretiyle adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

Başmüfettiş ve diğer müfettişler müvekkilim hakkındaki görevden uzaklaştırma talepli raporu üzerine müvekkilimin görevden uzaklaştırıldığı 11.02.2016 tarihinden bir gün sonra Karşıyaka Başsavcılığından müvekkilime yurt dışına çıkış yasağı konulması için taleplerde bulunulmuştur. Müvekkilim hakkında gerek soruşturma dosyasında ve gerekse müfettişlerin hazırladıkları raporların hiçbir yerinde müvekkilim hakkında “kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydedilmesi”, “verileri yok etmeme”suçları yer almamasına ve raporda müvekkilim ile ilgili böyle bir kabul olmamasına rağmen müvekkilimin hakkında gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek bu suçlardan da yurt dışı çıkış yasağı konulmasına karar verilmesini sağlamışlardır. Bu eylemi ile hem görevi kötüye kullanmış hem de resmi evrakta sahtecilik suçunu işlenmiştir. Müvekkilim ile ilgisi olmayan diğer iki suç çıkarıldığında sadece müfettiş raporuna göre iddia olunan görevi kötüye kullanmak suçu kalmaktadır ki bu suçtan yurt dışı çıkış yasağının konulmasının talep edilmesi açıkça hukuka aykırıdır. Müvekkilim hakkında verdiği yargısal karardan dolayı suç işlediği algısı oluşturularak, toplumda peşinen suçlu ilan edilerek itibarsızlaştırılmıştır.”

Söz konusu hususlar detaylı bir şekilde dilekçede anlatıldıktan sonra Hakim Serdar Ergül’ün yönelik sosyal medyadan ölüm tehditlerine maruz kaldığı belirtildi. Müfettişlerin gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek, Hakim Ergül’ün verdiği karardan ötürü meslekten uzaklaştırılmasını sağladıklarının altı çizildi.

Haberdar