İçişleri Bakanlığı'na konuya ilişkin bir dilekçe gönderen Ahenk Hukuk Derneği, demokrasiye ve yasalara aykırı hükümler içeren protokolün zaman kaybedilmeden iptalini talep etti. Ahenk Hukuk Derneği, dilekçesinde, Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 1997 yılında imzalanan protokoldeki hataları maddeler halinde sıraladı. Protokolün demokrasiye ve yasalara aykırı hükümler içerdiğinin altı çizilen dilekçede, yanlışlıklar şöyle belirtildi:

5442 sayılı yasanın 11/D maddesinin metni, ilde çıkabilecek olayların kuvvet kullanarak önlenmesi durumunda mülki ve askeri şahısların yetki ve görevlerini tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlememiştir. Madde metninde sonradan yapılan değişikliklerle ve Anayasa Mahkemesi'nce yapılan kısmi iptallerle daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirilmiştir. Maddenin kendi belirsizliği yetmezmiş gibi bu problemli maddeye dayanarak bir de gizli düzenleyici işlem çıkarılması uygun değildir.

Vali ve kaymakamların görev alanlarını daraltacak, takdir yetkilerini ortadan kaldıracak bir durum meydana getirmesi sebebiyle mevcut idare mevzuatına aykırıdır. Mülki idare amirliğinin asayiş hizmetlerine ilişkin yetki ve sorumluluk düzeninin bütünlüğü bozulmuştur. Askeri otoriteyi mülki amirin yönlendiricisi konumuna getirmektedir.

EMASYA protokolünün 5. ve 6. maddeleri aniden ortaya çıkan ve hakkında acil karar alınması gereken sorunların çözümünde sürat ve etkinliği azaltabilecek bir işleyiş sistemi oluşturmakla mülki idare amirlerinin takdir yetkisini ve hareket serbestisini kısıtlamaktadır.

Protokolün 9. maddesi EMASYA komutanlarının mülki amirlerin yardım talebi olmaksızın olaylara müdahale edebilmesine imkan vermektedir. Bu madde 5442 sayılı yasaya 'şekil, yetki, konu ve maksat' yönlerinden aykırıdır. Askeri birliklerden yardım istemede sivil makamların müstakil yetkileri yok edilmiştir. Mevzuatımıza göre askeri birliklerden yardım isteyecek makamlar sivildir.

Protokolün 10. maddesi yardım için ilden ile kuvvet kaydırılmasının valilerin istemi yerine EMASYA tali ve bölge komutanlıklarınca yapılacağını öngörmektedir. Bu durum, mevcut kuvvetlerin yeterlilik durumu ve yardım istenilmesine gerek bulunup bulunmadığı konusundaki karar merciinin kim olacağını müphem hale getirmektedir.

Protokolün 7. ve 16. maddeleri, yasanın istisnai ve olağanüstü durumlar için öngördüğü halleri açıkça 5442 sayılı kanuna aykırı olarak genişletmekte mutat ve olağan hale getirmektedir. Hatta sivil ve askeri birimlere ortak görev senaryo, prova, tatbikat sorumluluğu yüklemektedir.

Protokolün 14. ve 16 maddeleri vali tarafından görevlendirilip görevlendirilmediklerine bakılmadan yardıma gelen bütün kolluk güçlerinin yardıma gelen askeri birlik komutanının emrine girmesi hükmünü içermektedir. Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiri iken kanunun valiye verdiği yetkiyi protokol, askere devreder mahiyettedir.

Protokolün 22. ve 23. maddeleri Jandarma, Emniyet ve MİT'in de katılacağı 'müşterek istihbarat merkezleri' kurulmasını ve EMASYA komutanlıkları nezdinde müşterek tatbikat icra edilmesini öngörmektedir. Bu şekilde düzenli ve sürekli örgütlenmelere gidilmesi gizli bir sıkıyönetim intibaını düşündürebileceğinden yasalara aykırıdır.

Protokolün 13. ve 17. maddelerindeki hükümlere göre vali kamu kurumlarına ait araç, gereç ve personeli ayrıca, 15. maddesindeki hükme göre de zor ve silah kullandırmanın sınırlarını tayin yetkisini ve yine 22. maddedeki hükme göre de istihbarat yetkisini EMASYA komutanı emrine vermektedir ki; valinin sadece adı kalmaktadır. Sivil-asker ilişkilerindeki problemlerin en uç noktalarına ulaştığı EMASYA protokolünün devamına izin vermek hem yasalara aykırı hem de sakıncalı bir durumdur.

Polis Akademisi Öğr. Ü. Doç. Dr. Önder Aytaç: EMASYA, Jandarma'yı siyasallaştırdı

EMASYA Protokolü ile asker olağanüstü durumlarda valiliğin iznini almadan şehre gelebiliyor. Asker, 2003 yılında İstanbul'daki patlamalarda kendine vazife çıkardı ve şehre geldi. EMASYA sadece bir sözleşme. İçişleri Bakanı bunu tek taraflı olarak yürürlükten kaldırabilir ve olması gereken de budur. Ne yasa hükmü var ne başka bir şey. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal, teröre yönelik olaylarda sonuca götürmez. Terörle mücadele sadece askere bırakılmayacak kadar önemli. Bizde ise terörle mücadele deyince sivil inisiyatif bunu askere yıkmakla rahatlamış olduğuna inanıyor, halbuki bu bir çelişki. Yapılması gereken olağanüstü hal ve sıkıyönetim değil. İnadına açılım, inadına demokratik hakların verilmesi, inadına devlet memurlarının yapmış olduğu özellikle güvenlik personelinin yapmış olduğu eylemlerden-işlemlerden dolayı bağımsız sivil mahkemelere hesap verilebilmesi. Her sene ikili toplantılarla EMASYA güncelleniyor. Türkiye'de kanun, polisin olmadığı yerlerde asayiş ve güvenliği asker, jandarma sağlar diyor. 1998'den bu tarafa Jandarma, fiili bir durumda sorgu yapmaya başladı. Bu Jandarma'yı siyasallaştırdı. EMASYA ile siyasi polis görevi almaya başladı. Ondan dolayı Jandarma'nın yaptığı; arşivlemek, örtülü ödenek kullanmak, istihbarat toplamak, sorgu yapmak da siyasi faaliyete girmiş oluyor. Fakat böyle bir yasa metni yok. Jandarma yasadan almadığı bir yetkiyi kullanmış oluyor. EMASYA usulsüz ve bir an önce geri çekilmeli.

Eski bakan Hasan Celal Güzel: Çoktan iptal edilmeliydi

EMASYA planı, bir olağanüstü dönemde, o dönemin, darbe döneminin şartlarından faydalanılarak sivil yönetimin yetkilerinin askere aktarılmasıyla oluşturulmuş ve demokrasiye, hukuk devletine aykırı, ayrıca kanuna aykırı bir sözleşmedir. Bunun şimdiye kadar çoktan iptal edilmesi gerekirdi. Çok yazıp-çizmemize rağmen devam etti. Ya askerin yetkilerini kısmak istemeyen iktidarların endişesi ya da ihmalkârlık sonucu bugüne kadar yürürlükte kaldı. Ama artık geçmişi değerlendirmek yerine bu protokolün bir gün bile yürürlükte kalması son derece mahzurludur. Derhal kaldırılması lazımdır. Eski uygulamaya dönülmelidir.

Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan: Yeni baştan ele alınmalı

EMASYA Protokolü yenilenmeli, görev tanımı ve tarifi yeni baştan yapılmalı. Kolluk güçleri doğal afet, büyük terör saldırıları, kamu düzenini bozacak kalkışmalar, kimyasal saldırılar, sınır aşan suçlar ve savaş tehdidi durumunda güçlerini birleştirebilir, ortak proje yapabilirler. EMASYA, bu çerçevede yeni baştan ele alınabilir. Hangi durumda emir-komuta kimde olacak bunlar yeniden yazılabilir.

Eski Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu: Demokrasiye gölge düşürüyor

Demokrasiye gölge düşürecek her türü planın yürürlükten kaldırılması gerekiyor. EMASYA Protokolü'nü de bu çerçevede değerlendiriyorum. Darbe düşüncesi artık Türkiye gündeminden çıkmalı. Hiç kimse halkın seçtiği, milletin yetki verdiklerini, kişisel iradesiyle (darbe yaparak) ortadan kaldırmaz. Seçimle gelen seçimle gider, bu en basit demokrasi kuralıdır. Hangi protokol veya kanun maddesi demokrasiyi kaldırmaya cevaz veriyorsa, o protokol ve kanun maddesi kaldırılmalıdır. TBMM'nin üzerinde de bir güç yoktur. Olmamalıdır.

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya:

28 Şubat'ın ürünü

EMASYA, 28 Şubat'ın ürünüdür ve tamamen kaldırılmalıdır. Yasalarda emniyetin zaafa düşmesi durumunda gerekli gördüğü yerde jandarmadan destek alabilir hükmü var. Dolayısıyla EMASYA gibi bir protokole gerek yok. Sivil demokrasilerde böyle şeyler düşünülemez. Demokrasi açısından ciddi bir engeldir. Böyle bir hakkın olması demokrasi açısından sorundur. Asker kullanır, kullanmaz, suistimal eder etmez tartışmasına gerek yoktur. EMASYA'nın varlığı dahi demokrasi açısından ayıptır.

BDP Grup Başkanı Nuri Yaman: Antidemokratik bir yapılanma

Bu protokol, 28 Şubat darbesinin ardından imzalandı. Hiçbir yasal dayanağı olmayan bir protokoldür. Genelkurmay'ın direktifi doğrultusunda 2005'te yenilenmiş ve yürürlüğü devam etmektedir. Bu protokol çok açık bir biçimde askerin sivil otorite üzerindeki etkinliğini artırmakta, yerellerdeki mülki amirlikleri, adeta EMASYA komutanlıklarının emri altına sokmaktadır. Antidemokratik bir yapılanmadır. Demokratik hukuk devletlerinde bu yapılanmaların yeri yoktur. Eğer hükümet samimiyse bu demokrasi dışı yapılanmaları derhal sona erdirmelidir. ZAMAN -ENİS ÖZNÜK - BURSA