KAMU AVUKATLARININ ÖZLÜK / STATÜ SORUNLARI KISA VE UZUN VADELİ TALEP VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ RAPORU 

Bilindiği üzere, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun I, II, III ve IV Sayılı Cetvellerinde yer alan Genel Bütçeli Kamu İdareleri, Özel Bütçeli İdareler, Düzenleyici - Denetleyici Kurulları, Sosyal Güvenlik Kurumların ve Mahalli İdarelerin   hukuk hizmetleri;

-  657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36/V. maddesi uyarınca “Avukatlık Hizmetleri Sınıfı”nda çalışan avukatlar,  
- 399 Sayılı KHK uyarınca sözleşmeli avukatlar ve
- 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan kamu avukatları eliyle yürütülmektedir.     

Avukatlık Kanunu m. 1 uyarınca avukat yargının kurucu unsurlarından olup bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder. Avukatlık Kanunu m. EK-1 uyarınca da kamu avukatları görevlerinin ifasında tüm avukatların yetkileri ile haklarına sahip ve onların ödevleri ile yükümlüdür. Bu nedenle kamu avukatlarının yargının kurucu unsuru olduğu açık yasa hükmüyle de sabittir.

KAMU AVUKATLARIidarenin iş ve eylemlerinin hukuka uygun olması için çalışmakta, CUMHURİYET SAVCILARI GİBİ KAMU GÜCÜNÜ TEMSİL ETMEKTE ve kamu adına görevleri yerine getirmekte, kamunun taraf olduğu tüm davalarda devleti savunup devlet yararını korumak için çalışmaktadırlar.

KAMU AVUKATLARI,  aynı eğitime sahip  hakim –savcı –avukat meslek gruplarının ücretleri arasındaki dengenin yok edildiği 1982 yılından bu yana; özveri ile sürdürdükleri görevleri  karşılığı olan ücretlerinin,  yaptıkları işe uygun  adaletli bir ücret olmadığını,  Anayasanın 55. Maddesi ile Devlete yüklenen “çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alma” yükümlülüğü çerçevesinde  ücretlerinin,  KAMU AVUKATLIĞI mesleğine yaraşır hale getirilmesi gerektiğini, bunun bir Anayasal hak olduğunu,  çözüm muhataplarına ileterek yaklaşık 30 Yıldır  HAK ARAYIŞI MÜCADELESİ VERMEKTEDİRLER.

NE YAZIK Kİ BU HAKLI TALEP, BUGÜNE KADAR KARŞILIK BULMAMIŞ, KAMU AVUKATLIĞI, HAK ETMİŞ OLDUĞU STATÜYE KAVUŞTURULMAMIŞ, ÖZLÜK VE MALİ HAKLARINDA BİR İYİLEŞTİRME YAPILMAMIŞTIR.  

Sigorta şirketlerinin, “KAMU AVUKATLARININ RİSKİ ÇOK YÜKSEK” gerekçesiyle, MESLEKİ MESULİYET SİGORTASI yapmadığı KAMU AVUKATLARININ, halihazırda ön lisans mezunu bir teknik personel maaşından bile düşük bir maaş ve emeklilik hakkı karşılığında, DAHA FAZLA KAMUDA ÇALIŞMAYI SÜRDÜRMESİ BEKLENEMEZ.

Bu nedenledir ki; göreve yeni başlayan kamu avukatları hakim/savcı/müfettiş kadrolarına, emeklilikleri yaklaşanlar ise noterliğe başvurup İdarelerinden ayrılmaktadırlar. Bu suretle kısa zaman önce yaklaşık 1300 olan hazine avukatı sayısı, şu an için 800 ‘e düşmüştür. Aynı nedenle diğer kamu kurumlarında da kamu avukatı sayısı hızla azalmaktadır. Devlet Personel Başkanlığının (Mülga) 2019 yılı verilerine göre kamu avukatı sayısı 4200 iken, meslekten ayrılanlarla bu sayı hızla düşmektedir.  Bu gidişatın durdurulmaması halinde; kamu adına yürütülen hukuk hizmetinin zaafa uğrayacağı ve kamu zararına neden olunacağı   açıktır. 

KAMU AVUKATLARININ   ÇALIŞMA KOŞULLARI /STATÜ SORUNLARINI ÖZETLEYECEK OLURSAK;

1) Yeknesak bir idari teşkilatlanma sağlanamamıştır.

2011 yılında yürürlüğe giren 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile idarelerin hukuk hizmetlerinin etkili, verimli ve usûl ekonomisine uygun şekilde yerine getirilmesi ve bu hizmetlerin yürütülmesinde uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmışsa da uygulama birliği  sağlanamadığı gibi “muhakemat hizmeti”  adı altında  davalar hazine avukatları tarafından takip edilmeye devam edilmekte, bu da mobinge varan iş yükü oluşturmakta,  eşit işe eşit ücret  kuralını bozmaktadır.

Kamu avukatları halen kurumdan kuruma, merkezden taşraya farklılıklar arz eden idari yapılanmalarla ve avukatlık mesleği ile bağdaşmayacak hiyerarşik statüler altında görev yapmak zorunda bırakılmaktadır.

2)Kamu avukatları aşırı iş yükü ve üst düzey sorumluluk altında çalışmaktadırlar.

Kamu avukatları, kamu kurum ve kuruluşlarında yeterli sayıda avukat istihdam edilmemesi nedeniyle aşırı iş yükü altında avukatlık mesleğinin getirdiği sorumluluk gereği mesai mefhumu olmaksızın görev yapmaktadırlar. Aşırı iş yükü ve yüksek riskli sorumluluk nedeniyle sigorta şirketleri tarafından kamu avukatlarına mesleki sorumluluk sigortası yapılmamaktadır. Bu ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakılan avukatın en küçük mesleki kusurunda İdarelerce avukatın maddi ve cezai sorumluluğuna gidilmektedir.

3) Avukatlık mesleği ile bağdaşmayan görevlendirmeler.
Gerek Avukatlık Kanunu gerekse de Devlet Memurları Kanunu’nda düzenlenmiş “Avukatlık Hizmetleri” kapsamına girmeyen ihale komisyonu, idari komisyonlarda yasaya aykırı şekilde görevlendirilmesi, kamu avukatlarına “avukat kadrosuna” göre aylık ödenmesine rağmen denetim görevi yüklenmesi eşitlik ilkesine aykırıdır.

4) Farklı statülerde istihdam.

659 sayılı KHK’nın 6. maddesi “İdareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisi; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara aittir.” şeklindedir.

Bu hüküm ile avukatlık ruhsatına sahip olmayan hukuk müşavirlerine de idareyi temsil yetkisi verilmiş ve avukatlara münhasır hak ve yetkiler hukuk müşavirlerine de tanınmıştır. Bu düzenlenmenin Avukatlık Kanunu’na aykırı olduğu tartışmadan varestedir. Bununla birlikte “hukuk müşaviri” unvanının 657 kapsamında Genel İdari Hizmetler sınıfında yer alan bir unvan olması nedeniyle hukuk müşavirleri, kamu avukatlarından belirli bir dereceden sonra daha yüksek aylık ücret almaktadırlar. 659 sayılı KHK ile avukatın hak ve yetkilerine sahip olan, kamu avukatları ile aynı işi yapan hukuk müşavirlerine tanınmış bu ayrıcalık, çalışma huzurunu bozmakla birlikte açıkça hukuka ve mevzuata aykırıdır. Bu nedenle “hukuk müşaviri” unvanının kaldırılarak avukatlık hizmetlerinin avukatlık ruhsatına sahip hukuk müşavirlerince ve kamu avukatlarınca 657 kapsamında Avukatlık Hizmetleri sınıfa tabi şekilde “Avukat” unvanı ile gerçekleştirilmesi yönünde bir düzenleme yapılması elzemdir.

5) Mali haklara ve özlük haklarına ilişkin sorunlar.

Yargının kurucu unsuru olan kamu avukatları ile Türk Hukuk Sisteminin de dahil olduğu Kara Avrupa Hukuk Sistemindeki emsali olan Cumhuriyet savcıları arasındaki maaş ve özlük hakları arasındaki dengesizlik evrensel hukuk ve eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır.

Özlük haklarındaki bu dengesizliğinin yarattığı mağduriyetin kaldırılması ve Kamu Kurumu ve Kuruluşlarının hak ve çıkarlarını korumak için çalışan 659 sayılı KHK’da sayılan işleri yapan; uyuşmazlıklar hakkında görüş bildirmek ve hukuki tedbirler almak, davalarda her türlü işlemleri yerine getirmek gibi görevleri yapan her derecede ve kademede İdari ve Adli Yargıda ve Hakem Kurullarında çalıştığı kuramlarını temsil eden, zorunlu arabuluculuk komisyonlarında yasa gereği yer alan yüzlerce sayıda ve değeri çok yüksek meblağları bulan davalarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hak ve çıkarları için mücadele eden kamu avukatlarının mali haklar yönünden durumlarının aynı tahsili gören ve yukarıda belirtilen görevlerde çalışanların seviyesine getirilmek suretiyle mağduriyetlerinin giderilmesi ve özlük hakları yönünden eşitliğin sağlanması gerekmektedir.

-Makam ve temsil tazminatları

Bilindiği üzere yargı mercileri nezdinde temsil, ancak avukat marifetiyle sağlanabilmektedir. Avukatlık ücret karşılığında Hukuki temsil ve Hukuki yardım görevini içerir. Ancak 657 sayılı Kanunda da temsil ile ilgisiz birçok göreve (müfettiş, iç denetçi, kontrolör vb.) temsil tazminatı verildiği halde işi temsil olan kamu avukatlarına asli faaliyetlerinin karşılığının verilmemiş olmasının izahı bulunmamaktadır. Sonuç olarak, meslekî faaliyeti temsilden ibaret olan kamu avukatlarına makam, görev (adalet) ve temsil tazminatı verilmelidir.

-Kamu avukatları çalışmakta oldukları kurumlarda dahi niteliklerinin aksine en düşük ücreti alan meslek grubudur.

Kamu avukatlarının özlük hakları düzenlenir iken kamu avukatlarının içerisinde yer aldığı çalışma düzeni ve birlikte çalışmakta oldukları farklı meslek gruplarına tabi kamu görevlilerinin özlük hakları göz önünde bulundurulmalı; mesleğe yakışır seviyede bir aylık ücret almaları sağlanmalıdır. Mevcut haliyle kamu avukatlarının aylık ücretleri daire başkanı, şube müdürü, uzman, müfettiş, mühendis, mimar, icra müdürü gibi meslek gruplarından daha düşüktür. Bu durum avukatlık mesleğinin itibarına zarar vermekle birlikte kamu avukatlarının mağduriyetine ve çalışma barışına ciddi zararlar vermektedir.

6) Avukatlık vekâlet ücretinde yaşanan sorunlar.

Her   özlük hakkı talebine karşı, kamu erki tarafından öne sürülen vekalet ücreti; müvekkil İdare lehine hükmedilmiş olan   vekalet ücreti alacaklarının tahsili halinde, tahsil edilmemesi halinde her kurumun havuz hesabında birikmiş vekalet ücreti tahsilatı bulunması halinde, her yıl belirlenen limitle sınırlı olmak kaydıyla avukata ödenmektedir. Ancak, havuzda biriken vekalet ücretinin yeterli olmaması halinde, ödeme yapılmamaktadır. Bu nedenle, bazı kurumlarda vekalet ücreti alacağı doğmadığı gibi, aynı kurumda da farklı vekalet ücreti alınmasına yol açan adil olmayan bir paylaşım söz konusudur.

Avukatlık Kanunu madde 164 “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir.” şeklindedir. Ancak anılan kanun hükmüne aykırı bir şekilde 659 sayılı KHK’da kamu avukatlarının tahsil ettikleri ve hakları olan vekâlet ücretleri konusunda bir sınırlama getirilmiştir. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nce (AYM 2020/1 E. – 2020/63 K.) de Avukatlık Kanunu madde 164 ısrarla göz ardı edilerek personel arasında ücret dengesizliğinden bahisle yanlış değerlendirilmektedir. Personel arasında ücret dengesizliğini engelleyecek olan idareler olup varsayımlarla Avukatlık Kanunu madde 164’ün yok sayılması kabul edilemez. Ayrıca Avukatlık Kanunu uyarınca kamu avukatlarının tahsil ettikleri ve hakları olan vekâlet ücretinin üst sınırının her yıl güncellenen Avukatlık Asgari Ücret tarifesi ile belirlenmesi gerekmektedir.

7) Kamu avukatlarının disiplin sorumluluğu konusu.

Avukatlık Kanunu EK Madde 1’de kamu avukatlarının görevlerinin gereği olan işleri yaparken baro levhasına kayıtlı avukatların yetkileriyle haklarına sahip ve onların ödevleriyle yükümlü oldukları, kanunun avukatlar hakkında öngördüğü disiplin işlem ve cezaları, bu maddede sözü edilen avukatlar hakkında da avukatın sürekli görev yaptığı yer barosunca uygulanır, şeklindedir. Ancak idarelerce bu kanun hükmü yok sayılmakta ve göz ardı edilmektedir. Kamu avukatları, hukuk fakültesi mezunu olmayan, avukatlık mesleğinin nasıl yürütüleceği ve gerekleri hakkında eğitimi olmayan personelin soruşturmacı olarak görevlendirildikleri soruşturmalara ve avukatlık meslek onuruna yakışmayan muameleler maruz kalmaktadırlar. Bu nedenle kamu avukatlarının disiplin sorumluluğuna ilişkin Avukatlık Kanunu EK Madde 1’e ilişkin 659 sayılı KHK başta olmak üzere sair mevzuatta düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

8) Kamu Avukatı istihdamında, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Amir Hükümlerine ve Eşitlik kurallarına aykırı uygulamalar nedeniyle yaşanan sorunlar

Kamu avukatı olmak isteyen meslektaşlarımız, kamu avukatlığına giriş için KPSS’na girerek yüksek puanlar aldıkları halde, birçok kamu kurumunun mülakat ile sözleşmeli avukat istihdam etme yoluna gittiğini, mülakatla alımlarda siyasi eğilimlere göre alım yapıldığı, değişen üst amirlerin siyasi görüşüne göre iş sözleşmesinin   yenilenmediği yönünde Derneğimize ulaşmış birçok başvuru vardır. 

Yukarıda da belirtildiği üzere; Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelerinin hukuk hizmeti   657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36/V. maddesi   uyarınca “Avukatlık Hizmetleri” sınıfında memur kadrosunda   istihdam edilen   avukatlar eliyle yürütülmektedir.    Bu kapsamda istihdam edilecek kamu avukatları, Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik’te yer alan B Grubu Kadro kapsamında mesleğe kabul edilmektedirler.  (Oysa, alınan eğitim ve mesleki çalışma alanı itibariyle; Kamu Avukatlarının   657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 36/A-11. Maddesi kapsamında “Kariyer Meslek” olarak kabul edilmesi   ve özlük haklarının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.) 

Bunun dışında, anılan Kanunun 4. Maddesinde yer alan, "…B)Sözleşmeli Personel: Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerdeCumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.... dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatlarını…bu Kanuna tabi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.” hükmünde aranan koşulların varlığı halinde  sözleşmeli avukat istihdamı edilebileceği  hüküm altına alınmıştır.     

Dolayısıyla, kamu avukatının “Avukatlık Hizmetleri” sınıfında memur kadrosunda istihdamı asıl olup; dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, “Sözleşmeli Personel” olarak    istihdam edilmesi durumu istisnaidir. (Devlet Personel Genel Müdürlüğünün 05/11/2018 tarih ve 7187 sayılı yazısı da bu doğrultudadır.)

Ancak, kamu Kurumları son yıllarda   çeşitli saiklerle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde aranan koşulları oluşmadığı halde, sözleşmeli kamu avukatı   istihdam ederek   avukatlık hizmeti temini yoluna gitmektedir. Bu durumda, kamuda devamlılık esası   sağlanamadığı gibi, sözleşmenin yenilenip yenilenmemesi tamamen üst amirin inisiyatifinde olduğundan, bu kadroda çalışan avukatın iş güvencesi olmadığı gibi kimi durumlarda meslek onuruyla bağdaşmayan uygulamalara maruz kalınabilmektedir.  Bunun somut örneği; Ankara 2 Nolu Baro Kuruluş aşamasında, meslektaşlarımızın baroya üye olması ya da mevcut barolarından ayrılarak 2 Nolu Baroya katılmaları konusunda baskı görmeleri olmuştur. Bu baskı nedeniyle Ankara 2 Nolu Baroya   780 kamu avukatı üye olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda  özetle  dile  getirilen  kronik  hale  gelmiş  olan mesleki  ve özlük hakları sorunlarımızın çözümü, kamumun hukuk hizmetinin devamlılığının sağlanması için  kısa  ve uzun vadede alınması gereken önlemler ve taleplerimiz;

I- KISA VADELİ ÇÖZÜM İÇİN

1) Kamu avukatlığı Kariyer Meslek Sınıfı olarak kabul edilmelidir.

2)  Anayasanın 55. maddesi gereği ve “Eşit İşe Eşit Ücret İlkesi” gereği;

-- 4800 Ek Gösterge,
-- 2000 makam   tazminatı ve emsale uygun temsil tazminatı
-- %200 özel hizmet tazminatı verilmek suretiyle avukatlık mesleğinin onuruna yaraşır bir ücrete kavuşturulmalıdır.
-- Hukuk Fakültesi Mezunu olup da hakim/savcılık mesleğine 8. Dereceden başlatılan   meslek grubu gibi göreve 8. Dereceden başlatılmalıdır.
-- Tüm kamu avukatlarına bağlı bulunduğu İdarece Mesleki Sorumluluk Sigortası yapılması, poliçe ödemelerinin tahsil edilen vekalet ücretlerine ilişkin kalemden ödenmesi (Doktorlar için Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Genelge   adı altında bir genelge ile düzenlenmiştir.
--Mali haklarda yapılan iyileştirmelerin maaşa doğrudan yansıması temin edilerek emekli kamu avukatlarının mağduriyetleri önlenmelidir. (Yukarıdaki taleplerimiz tarafınıza sunmuş olduğumuz Kanun Teklif Metninin yasalaşması halinde sağlanacaktır.)

3)Vekalet Ücreti limiti tümüyle kaldırılmalı veya bir üst limit belirlenmesi halinde, limitin her yıl güncellenen Avukatlık Asgari Ücret tarifesi ile belirlenmesi, vekalet ücretinin, bütçe geliri olarak   kaydedilmesinden vazgeçilmelidir.

4) Hukuk birimlerinin bağlı bulunduğu hiyerarşik amir hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ve Avukatlık Kanunu’na uygun olacak şekilde kanunla açıkça düzenlenmelidir. Hukuk birimlerinde görev yapan idari amirlerin ve bu birimleri denetleyen denetim personelinin hukuk fakültesi mezunlarından atanması gerekmektedir.

5) Kamuda çalışan avukatlara, Avukatlık Kanunu ile belirlenmiş olan görev tanımlarının dışında olan, ihale komisyonu, kurul üyeliği vs. gibi idari işlemler ve denetim hizmetlerinin gördürülmemesi, yaptırılan hizmetlerin ise mali karşılığının verilmesi   gerekmektedir.

6) Arabuluculuk Kanunu ile İdarelere getirilen mükellefiyetlerin, ücretsiz olarak ve istekleri dışında kamu avukatına gördürülmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

7) Son zamanlarda, farklı kurumlarda çalışan kamu avukatlarını kanunda, çalışanın muvafakati arandığı halde, ilgiliye sorulmadan re’sen mülki amirin kararıyla çalıştığı kurumdan farklı bir kuruma “Geçici Görev” ile görevlendirilmektedir. Avukatın yaptığı işin niteliği gereği ve kanunda açıkça muvafakat koşulu arandığından, bu kanunsuz uygulamadan vazgeçilmeli, keyfi uygulamanın önüne  geçilmesi için 375 Sayılı KHK’nin Ek Madde 25/1 uyarınca muaf tutulan hakim ve savcılar gibi kamu avukatının da muaf tutulması gerekmektedir. 

8) “Eşit işe Eşit Ücret” dengesinin kurulabilmesi için her İdare yönünden dosya sayısına göre norm kadro belirlenmesi, bu suretle   bir idarede, 40-30 dosyaya bir avukat   bakarken, diğer idarede 700 -800 dosyaya bir avukat tarafından bakılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.

9) Kamuda yürütülen hukuk hizmetlerinin, Hukuk Biriminde çalışan kadrolu avukatlar eliyle yürütülmesi, halihazırda 399 Sayılı KHK ve   4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesine dayalı olarak çalıştırılan avukatların   kadroya geçirilmesi gerekmektedir.

I- UZUN VADELİ ÇÖZÜM İÇİN:

1) Kamuda çalışan avukatların Özlük/ Statü/ Disiplin/Atama vb. hak ve borçlarını düzenlemek üzere, tüm kamu kurumlarını kapsar şekilde Hâkimler ve Savcılar Kurulu benzeri dolayısıyla mali ve idari anlamda özerk bir “Kamu Avukatları Kurulu”nun kurulması,

2) Kamu avukatları özlük/ statü/ disiplin/atama vb. hak ve borçlarının, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamından çıkartılarak   münhasır “Kamu Avukatları Kanunu” ile düzenlenmesi,

3) Genel Bütçeli İdarelerin Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlükleri vb. teşkilat yapılarının sonlandırılarak, kamu davalarının 659 Sayıl KHK’den önce olduğu gibi tek elden “Kamu Avukatları Kuruluna” bağlı merkez ve taşra teşkilatı eliyle   ve avukatların yalnızca ve doğrudan merkez teşkilat örgütlenmesinin bünyesinde çalışmasının sağlanması,

4) İdarelerde yer alan, hukuk müşaviri, hukuk uzmanı vs. farklı unvanların sonlandırılarak, kamunun hukuk hizmetinin   yalnızca “Avukat” unvanı ile istihdam edilecek personel eliyle yürütülmesi,

5) Özlük haklarının Cumhuriyet Savcısı özlük hakkı ile eşitlenmesi (ek gösterge, makam tazminatı, özel hizmet tazminatı, temsil tazminatı vb.)

6) Gerek dava ve icra takibi gerekse de arabuluculuk ve diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri için; süreçte idarelerin kamu avukatlarınca temsili, temsilcilerin huzur hakkı, yetki ve sorumlulukları ile sahip oldukları güvencelerin çıkarılacak olan meslek kanununda ayrıca ve kapsamlı olarak düzenlenmesi,

7) Kamu avukatının talebi olmaksızın kurum ve il değişikliğine tabi tutulamayacağına ilişkin yasal güvencenin hayata geçirilmesi,

8) Kamu avukatlarına avukatlık mesleği dışında herhangi bir görev verilemeyeceğine ilişkin yasal güvencenin hayata geçirilmesi,

9) 1136 sayılı Kanun’un ek-1. maddesi yürürlükten kaldırılarak kamu avukatlarının baroya kayıtlı olmalarının zorunlu olması ve aidatların kurumca ödenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. 16/08/2022

Müş. Haz. Av. Makbule KARAOĞLAN
TBB Kamu Avukatları Komisyonu Dönem Sözcüsü