CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, baro yönetim kurulu, avukatlar ve stajyer avukatların katılımıyla gerçekleşen törende Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın Atatürk Anıtı'na çelenk sunmasının ardından, saygı duruşunda bulunarak İstiklal Marşı okundu. Burada basın açıklaması yapan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğz, "Öncelikle bugüne kadar Mersin Barosunda görev almış başkanlarımıza ve kurul üyelerimize, ülkemizde hukuk, meslek adına emek veren, katkı sunan tüm hukuk ve yargı camiası üyelerine vermiş oldukları katkı ve emeklerinden dolayı şükranlarımızı sunuyor, hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. 2020- 2021 yeni adli yıla savunma mesleğine hadsiz ve hudutsuz saldırıların zirve yaptığı, mesleğin ortadan kaldırılmaya, baroların parçalanmaya çalışıldığı, hak ihlallerinin ciddi boyuta ulaştığı, kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, doğanın rant uğruna vahşice katledilmesinin yasalarla meşru hale getirilmeye çalışıldığı, adaletsizliğin neden olduğu birçok yaşamsal sorunla beraber giriyoruz.

“SAVUNMA VE BAROLAR SUÇLU GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR”

Kamu idarecileri ve çalışanlarının avukatın yetki ve görevlerini keyfi uygulamalarla engellemeye, kısıtlamaya çalıştığı, avukatları yok saymaya çalıştığı kötü bir dönemi yaşıyoruz. Özellikle aynı sıralarda okuduğumuz, birlikte hukuk fakültesi sıralarında oturduğumuz yargı camiası yetkililerinin avukatları yok sayma ve görevlerini engellemeye çalışması, canımızı en çok yakan husus haline gelmiştir. Savunmanın özgür kanatlarını kırmak, bağımsız yapısını bağımlı hale getirmek, cübbemize düğme dikmek ve toplumu uyandıran, siyasi iradeye korku veren gür sesimizi kısmak için çoklu baro sistemi yasalaştırılmıştır. Savunma bölünmeye, susturulmaya çalışılmaktadır. Savunma ve barolar suçlu gibi gösterilmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.

Mersin Baro Başkanı Yeşilboğaz konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Suçluyuz, çünkü kadını yaşatmak için İstanbul Sözleşmesi’nin yaşaması için çırpınıyoruz. Suçluyuz, çünkü çocuk istismarının önünü açan yasaların çıkarılmak istenmesine en yüksek sesimizle karşı çıkıyoruz. Bunların yapılmasına izin verenin aklı firarda, vicdanı çukurda diyoruz. Suçluyuz, çünkü ülkemizde demokrasimize, hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargının bağımsızlığına, bağımsız savunmanın temsilcisi avukatlara, insan haklarına ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kazanımlarına yönelik yapılan kapsamlı ve sistematik saldıranların yakasına yapışıyoruz. Suçluyuz, çünkü meslektaşlarımızın adliyelerde, cezaevlerinde, karakollarda keyfi uygulamalara ve sürekli bir sınırlama içine sokularak hak arama özgürlüğünün engellenmesinde barolar olarak kenetlenip hesap soruyoruz. Suçluyuz, çünkü bu ülkede adalet susuzluğuna karşı Anadolu’nun her bir köşesinde adalet nöbeti tutarak, adalet ateşi yaktık. Suçluyuz, çünkü Ankara’da savunmanın mücadelesi faşizmin barikatını yıktı. Baro başkanlarının adalet yürüyüşüne çelme takıldı ama düşmedik, hukuk barikatımıza geçit vermedik. Suçluyuz, çünkü insan yaşamını ve doğayı yok eden nükleer santrallerine, balık çiftliklerine, maden ocaklarına, HES’lere, termik santrallere, maden ocaklarına karşı çıktık. Suçluyuz, çünkü herkes için adalet arıyoruz. Suçluyuz, çünkü siyasi irade ne zaman hukuk çizgisinden çıkarsa, barolar ve avukatlar olarak onları hukuk çizgisine sokmaya çalışıyoruz. Devletin ters dönen çarkına meydan okuyoruz.

“SAVUNMAYI SİNDİRMEYE ÇALIŞANLARI ZOR GÜNLER BEKLİYOR”

Yeni adli yılda savunmayı zor günler bekliyor ancak savunmayı sindirmeye çalışanları daha zor günler bekliyor. Çünkü bizler bütün bu suçları işlemeye devam edeceğiz. Hukuksuzluğun yarattığı ve tüm ülkeyi saran ateş çemberini söndürmeye, adaleti tırnaklarımızla kazıyıp gün yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz.  Pandemi sürecinde ülkede birlik ve dayanışma sağlaması gerekirken aksini yapan siyasi iradeye karşı biz savunmanın temsilcileri ve barolar, birlik ve dayanışmamızı sürdürmek zorundayız. 

Gücünü ve meşruiyetini hak, hukuk ve adaletten almayan devletlerde insanlar hukuksuzca ölür ve insanlık dışı yaşama mahkûm edilir. Tıpkı adaletin işlevselliğini yitirmesi nedeniyle kadınlarımızın katledilmesi, çocuklarımızın istismara uğrayarak yaşam haklarının elinden alınması gibi. Giresun’da meydana gelen sel felaketinde devletin rant odaklı politikası uğruna insanların yaşamını yitirmesi gibi, sağlıklı çevrede yaşama hakkımızın elimizden alınması gibi, saymakla bitiremeyeceğimiz toplumun ve hukukçuların vicdanını kanatan hukuksuzluklar gibi. 

İnsan hak ve özgürlüklerini, toplumsal barış içerisinde yaşama hakkımızı yok eden bir düzen değil; çağdaş, barışçıl, özgür ve demokratik hukuk devleti düzeni istiyoruz. Adalet Bakanlığı, yargı sisteminin sorunlarına el atmalıdır. Yargıya güvenin yeniden sağlanması için, yargı siyaset üstü olmalı ve liyakat unsuru etkin kılınmalıdır. Hâkim ve savcıların mesleğe alınması, atanması ve terfisi, liyakata ve objektif kriterlere dayanmalıdır. Avukatlık sınavı olmayan tek ülke olduğumuz gerçeği unutulmamalıdır. Uygulamada, adil yargılanma hakkının teminatı olan avukatlara, kısıtlama ve engelleme getirilmeye çalışılmakta, ‘avukatsız yargılamanın’ önü açılmak istenmektedir. Ancak şu bilinmelidir ki, savunmanın dışlandığı bir yargılanma, adil yargılanma ilkesine aykırıdır ve hükümsüzdür.

“SAVUNMANIN TÜM SORUNLARI İVEDİLİKLE ÇÖZÜLMELİ”

Şunu da belirtmek isteriz ki; meslektaşlarımızın kollukta, cezaevlerinde, adliyelerde ve mesleklerini icra ettikleri her alanda, yaşamış oldukları mesleki sorunlar ile bu birimlerdeki keyfi ve yasaya aykırı tutumlara son verilmelidir. Hala savcılıklarda, mahkemelerde, karakollarda avukatın dosya incelemesi bile hukuksuzca engellenmeye çalışılmaktadır. Savunmanın varlığını içselleştirememiş kişiler, hukuku da içselleştirememiştir. Yetkililerden, hak arama özgürlüğünün teminatı olan avukatların, ekonomik ve mesleki sorunlarına bu yeni adli yılda mutlaka kesin çözümler getirilmesini bekliyoruz.  Stajdan emekliliğe kadar sorunlar yumağı haline gelen ve yargılamanın olmazsa olmaz unsuru savunmanın tüm sorunlarının ivedilikle masaya yatırılarak sorunların çözümü gerekmektedir.

Hukukun bittiği yerde tiranlık başlar sözünden hareketle; vatandaşlar için hukuk güvenliği sağlayan ve evrensel değerlerle uyumlu olan hukuk sistemini inşa etmek için biz avukatlar, bugün olduğu gibi yarınlarda da mücadelemizi sürdüreceğiz. Mesleki ve toplumsal sorunlara karşı verdiğimiz mücadelede, tüm meslektaşlarımız ve barolarımız omuz omuza vermelidir.  Yeni adli yılın ülkemize, milletimize, meslektaşlarımıza, yargı camiamıza, insanlığa; hukuk güvenliği, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı kararlarının verildiği, yargının artık öç alma, hesap görme aracı olarak kullanılmayacağı bir adli yıl olmasını diliyoruz. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için mücadele edip adalet dağıtmaya çabalayan tüm meslektaşlarımızı ve yargı mensuplarını, şahsım, yönetim kurulumuz ve Mersin Barosu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”