KAMU DAVASI AÇILSIN

Cumhurbaşkanlığı korumaları ve polislerin İstanbul Ortaköy’de darp ettiği Avukat Sertuğ Sürenoğlu’nun işkence davasında takipsizlik kararı verildi.

Türkiye Barolar Birliği, verilen takipsizlik kararına itiraz etti. TBB'nin itiraz dilekçesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılarak kamu davası açılmasına karar verilmesi talep edildi. 

İtiraz dilekçesi şöyle;

İSTANBUL NÖBETÇİ SULH SEZA HAKİMLİĞİNE

Sunulmak 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Gönderilmek üzere

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

İstanbul Başsavcılığı Dosya No: 2019/69192 Soruşturma No

İTİRAZ EDEN: Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı

VEKİLİ: Av. Çiğdem ERMAN- Aynı adreste       

ŞÜPHELİLER: Kimlikleri tespit edilecek polis memurları                       

SUÇ: İşkence, tehdit, hürriyeti tahdit, resmi belgede sahtecilik, iftira. 

SUÇ TARİHİ: 13.04.2019 

KONU: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/69192 Soruşturma sayılı

dosyasında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılarak şüpheliler hakkında kamu davası açılması talebidir. 

I-OLAY                     :

1. İtiraza konu olayda; Av. Sertuğ Sürenoğlu’nun, 13.04.2019 tarihinde İstanbul Çırağan Sarayı’nda yapılmakta olan bir düğün nedeniyle trafiğin polis tarafından bir süreliğine kesilmesinin sebebini soran polis memurlarınca kendisini önce bir polis aracına alıp Çırağan Sarayı’nda bir yere götürüp, iki saate yakın süre darp etme olayına ilişkin yapılan suç duyurusunda görsel, yazılı basından öğrenildiği üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. 

2. Aşağıda açıklayacağımız gerekçelerle kararın kaldırılarak şüpheliler hakkında kamu

davası açılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. 

II- HUKUKİ GEREKÇELER

1. Suç duyurusuna konu olay ile ilgili olarak Sayın Başsavcılığınız bir basın açıklaması

yaparak “kötü muamele” iddialarının soruşturulduğunu ifade etmiştir. Polis memurlarının kişiyi bir yere götürerek onu iki saat boyunca darp etmeleri kötü muamele değil, işkencedir. İşkence suçu, resen takip edilmesi gereken bir suçtur. 

2. Olayda; Av. Sertuğ Sürenoğlu’na ters kelepçe uygulanmış ve gözleri bağlanarak

bilhassa yüzüne yumruk atmak suretiyle eziyet ve işkence edilmiştir. Şüphelilerin bu fiili TCK’nın 95. maddesinde düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçuna vücut vermektedir. Zira, iki saatten fazla işkence ve eziyete maruz kalan meslektaşımızın gözü patlatılmış, kafa travması geçirmesine neden olunmuş yüzünde sabit iz kalmasına sebebiyet verilmiştir.  

3. Av. Sertuğ Sürenoğlu görevli polis memurlarınca koruma aracına alınmış, kendisine

ters kelepçe uygulanmış ve iradesi dışında bir yere götürülerek iki saat özgürlüğünden yoksun bırakılmıştır. Bu durum söz konusu kolluk görevlilerinin görev ve yetkilerini kötüye kullanılmak suretiyle hürriyeti tahdit suçunu işlediğinin açık göstergesidir.

Türk Ceza Kanununun 109/1 maddesinde “Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.  

Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi

yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”, 3. fıkranın b ve d bentlerinde bu suçun; birden fazla kişi ile birlikte, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı düzenlenmiştir.

4. Polis memurları Av. Sertuğ Sürenoğlu’nu Cumhurbaşkanı’na sövdüğüne ve

yakalama işlemine direnmesi sebebiyle kendisine karşı güç kullanıldığını iddia ederek tutanak düzenlemişlerdir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki; Av. Sertuğ Sürenoğlu’nun yüzündeki morluklar bunun orantılı ve hukuka uygun bir güç kullanımının değil, kendisinin birden fazla kişi tarafından acımasızca dövüldüğünün göstergesidir. Yolun neden kapalı olduğunu her sıradan vatandaş gibi merak etmeye hakkı olan Av. Sertuğ Sürenoğlu’na, hayali bir şekilde Cumhurbaşkanına hakaret suçu isnat edilerek, olan bitenden şikayetçi olmaması istenmeye çalışılmıştır. Bununla da yetinmeyen şüpheliler, Av. Sertuğ Sürenoğlu’nu tehdit ederek Cumhurbaşkanına hakaret ettiğini ikrar ettiği bir tutanağı kendisine tehdit yoluyla imzalatmışlardır. Tüm bu sayılanlar; TCK’nın 204. maddesi uyarınca resmi belgede sahtecilik, TCK’nın 106. maddesi uyarınca tehdit ve TCK’nın 267.

maddesi uyarınca iftira suçuna vücut vermektedir.

5. Olay sırasında orada bulunan ancak dayak olayına müdahale etmeyen polis

memurları, hem TCK’nın 257. maddesi uyarınca görevi ihmal hem de TCK’nın 279. maddesinde yer alan kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçunun failidirler. Bu nedenle olayı görmesine rağmen kayıtsız kalan kolluk görevlilerinin de tespit edilerek cezalandırılması gerekmektedir. 

6. Olayın başlangıcı pek çok güvenlik kamerası ve tanığın olduğu bir caddede

gerçekleşmiştir. Müvekkil kurum tarafından sosyal medyada yayınlanan görüntülerin kaydını içeren flash bellek 26.04.2019 tarihli dilekçemiz ile savcılık dosyasına sunulmuş olup, 30.04.2019 tarihinde savcılık ön büroya teslim edildiği bilgisi edinilmiştir. 

7. Güvenlik kamera görüntüleri, sosyal medyaya yansıyan, basına intikal eden yerli ve

yabancı basında yayınlanmış görüntü kayıtları ile somut deliller mevcut olması karşısında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır. 

8. Savcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılarak, Avukat Sertuğ Sürenoğlu’nu darp eden, iki saat boyunca özgürlüğünden yoksun bırakarak darp eden, işkence ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan, tehditle belge imzalatan, iftira atan polis memurları, şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ediyoruz.  

NETİCE VE TALEP:   Yukarıda açıklanan ve resen tespit edilecek nedenlerle; 

İTİRAZIMIZIN KABULÜNE karar verilerek, 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/69192 soruşturma sayılı dosyasında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının KALDIRILARAK KAMU DAVASI AÇILMASINA karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 

İtiraz Eden                                                            

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı 

Vekili

Av. Çiğdem ERMAN