Feyzioğlu, “Maddi ceza hukukunun değiştirilmesi benim gözümde çok önemli değildir. Çünkü özgürlükten nasibini almamış, özgürlükçü pencereden bakmayı bilmeyen ve muhakeme hukukunun temel ilkelerini özümsememiş bir hâkim, (çocukluğunuzdan hatırlarsınız Heidi ile Peter’in maceraları vardı) Heidi’nin dedesini bile terör örgütü üyeliğinden mahkûm edebilir. Önemli olan maddi ceza hukukunu nasıl uyguladığınızdır. Türk maddi ceza hukukunda sorun büyük değildir. Türk ceza muhakemesi hukukunun kanun kısmında da sorun büyük değildir. Ceza muhakemesi hukukunun uygulanmasında sorun büyüktür. Bunu da gidermenin yolu bir tarafta Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) oluşumunu siyasi iradeden bağımsız hale getirmektir. Bu bir anayasa değişikliği meselesidir. Ancak HSK’yı arzu ettiğimiz bağımsızlık seviyesine çekmek kürsüde oturan hâkimlerin keyfiliğini önlemeye yetmez. O zamanda eskiden gördüğümüz hâkimler hükümetini anımsatan ya da hatırlatan uygulamalar görürüz. Yani seçilmemiş hâkimlerin kendi siyasi ideolojilerini dayattığı uygulamalar da kabul edilemez. Hâkimlere tarafsızlık ve bağımsızlığı vermenin yanında o hâkimleri yargı mekanizması içinde denetleyecek ve özgürlükçü bir pencereden karar vermelerine imkân sağlayacak eğitimle buluşturacak adımlardır doğru adımlar. Anayasalardan mucize sonuçlar beklemek her zaman için kolaycılıktır. Anayasa HSK’yı güven veren şekilde düzenlemek zorundadır ama hâkimlerimizi özgürlükçü ve amaçsal yorumlar verecek şekilde eğitmek de kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu ikisini yanyana getirdiğimizde sorunumuz büyük ölçüde çözülecektir. Bizim işimiz hukuk devletidir hukukun üstünlüğünü sağlamaktır.” dedi.

Alman Avukatlar Birliği Başkanı Edith Kindermann ise, Türkiye Barolar Birliği ile iş birliği ve diyaloğu sürdürmek istediklerini söyledi. Kindermann, Almanya’da yeniden hukuk devletini kurarken, “Hukuk devleti günlük ekmek, içilecek su ve solunacak hava gibidir” sözünden hareket ettiklerini kaydetti. Almanya Federal Anayasa Mahkemesi, AİHM kararları ve AİHS hükümleri kapsamında adil yargılama ve avukatlığın rolüne ilişkin açıklamalarda bulunan Kindermann, “Avukatın özgürlük hakları vatandaşın hukuku katılımını sağlar. Avukatın icraatı hukuk devletinin gerçekleşmesine yarar. Avukat müvekkilini hak kaybından korumalıdır. Avukat, müvekkilini, çatışmalardan uzak tutarak ve ihtilaflardan uzaklaştırarak refakat eder. Mahkemelerin vereceği yanlış kararlardan korur ve anayasaya ve devlet ilkelerine aykırı etkilere karşı güvenceye alır” diye konuştu.

Toplantıya katılan Alman heyetinde; Alman Avukatlar Birliği Başkanı Edith Kindermann’ın yanı sıra, Yönetim Kurulu Üyesi Ulrich Karpenstein, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Stefan von Raumer, Brüksel Bürosu Yönetici Yardımcısı Nicolas Schaeffer ve Uluslararası İlişkiler ve İnsan Hakları Bölümü görevlisi Niklas Malte Müller yer aldı.

Yuvarlak masa toplantısına ayrıca toplantıyı düzenleyen TBB Başkan Başdanışmanı Av. Prof. Dr. Necdet Basa ile Prof. Dr. Feridun Yenisey, Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Dr. Engin Ünsal, Dr. Ayça Özok Ener, Av. Ali Yılmaz, Dr. Fahri Gökçen Taner, Av. Münci Özmen, TBB Başkan Yardımcısı Av. Ünsal Toker, TBB Genel Sekreteri Av. Sabiha Tekin, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Sabri Erdal Güngör ve Yönetim Kurulu Üyesi Av. Filiz Saraç da katıldı.