Danıştay 10. Dairesi’nce 17.05.2016 gün ve 2016/553 E. no’lu oybirliği ile alınan kararda;
 
“Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesinde değişikliğe gidilerek, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde, tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişilerin fiilen sigorta hakemliği yapamayacağı belirtilmiştir ve bu maddeler ile bağlantılı olarak 14/A maddesi ihdas edilerek, kanuni temsilcilik dışında sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip edenler arasından fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin; bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren dört ay içinde, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendi kapsamında Komisyona sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiği ifade edilmiştir.
 
Yönetmelikte yapılan ve yukarıda izah edilen değişikliklerde, açıkça "avukat" ifadesine yer verilmemekle birlikte, "kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler" ifadesine yer verildiği ve yine Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinde de, fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin, sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiği belirtilmiştir.
 
Yukarıda yer verilen 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35. maddesinde; kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatların yapabileceği işler arasında sayılmıştır. Buna göre Yönetmelik değişikliğinde yer alan "kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler" ifadesi mevcut hukuk düzeni içerisinde avukatları işaret etmektedir. Kaldı ki davalı idareler tarafından verilen savunma dilekçelerinde de, avukatlık ve sigorta hakemliği faaliyetlerinin aynı anda yapılmasının tarafsızlık ilkesine aykırı düştüğünden bahsedilerek yapılan değişikliğin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.

5684 sayılı Kanunun 30. maddesinde, davalı idareye verilen yetki sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemekle sınırlıdır. Kaldı ki 5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 19. fıkrasında kimlerin sigorta hakemliği yapamayacağı sayma yoluyla gösterilmiştir. Ancak Yönetmelikte yapılan değişiklik ile sigorta davalarını kanuni temsilcilik dışında vekil sıfatıyla takip edebilme konusunda yetkisi bulunan avukatların, sigorta hakemliği yapma hakkının kanun hükmünü aşar bir şekilde sınırlandırıldığı, sigorta hakemliği yapmak isteyen avukatlardan, sigorta davalarını temsil etmeyeceğine yönelik taahhütname verilmesini içeren bir düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
 
Buna göre, 5684 sayılı Kanunda sigorta hakemliği yapamayacak kişiler açıkça gösterilmesine rağmen, Kanunun Hazine Müsteşarlığına verdiği düzenleme yetkisi aşılarak, kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil yetkisine sahip avukatların sigorta hakemliği yapmasını kısıtlayan, sigorta hakemliği ile sigorta davaları arasında tercih yapılmasını şart koşan Yönetmelik değişikliğinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” denilmiştir.
 
19.01.2016 gün ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile ana yönetmeliğe eklenen 14/3. maddesi: “Dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engeller bulunan hakemler, bu amaçla tutulan ayrı bir listede yer alır. Buna göre; a) Mücbir nedenler ve umulmayan haller nedeniyle fiili hakemlik yapması dört aydan daha uzun bir süre mümkün olmayan kişiler, b) Kanunun 30 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası uyarınca sigorta hakemliği yapması yasaklanmış kişiler, c) Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler, fiilen sigorta hakemliği yapamaz ve bu listede izlenir. Sigorta hakemlerinde, belirtilen listede bulunma haline sebep olan durumların sona ermesi halinde, Listede ilgili değişikliğin yapılabilmesini teminen keyfiyet, ilgili hakem tarafından derhal Komisyona bildirilir.” denilmiştir.
 
Yönetmeliğe eklenen “Tarafsızlık taahhütnamesi” başlıklı 14/A maddesi: “MADDE 14/A - (1) 14 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendinin uygulanması ile ilgili olarak aşağıdaki esaslar dikkate alınır. a) Mevcut hakemlerle ilgili olarak, kanuni temsilcilik dışında sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip edenler arasından fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin; bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren dört ay içinde, 14 üncü maddenin 3 üncü fıkrasının (c) bendi kapsamında Komisyona sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerekmektedir. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce, vekil sıfatıyla sigorta davası takip etmekte olan hakemlerin sonuçlanmamış davaları bu taahhütname kapsamında değerlendirilmez. b) Bu madde yürürlüğe girdikten sonra hakem olan ve sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip eden hakemlerin, hakemliğe başladıkları tarih itibarıyla (a) bendinde belirtilen taahhütnameyi vermesi gerekmektedir. c) Taahhütname vermeyen hakemler, bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi kapsamında değerlendirilir. (2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen taahhütnameye aykırı davranılması durumu, Kanunun 30 uncu maddesinin onbirinci fıkrasının (a) bendi uyarınca tarafsızlık ilkesine aykırı davranılması şeklinde değerlendirilir. (3) Müsteşarlık bu maddenin uygulanmasına ilişkin gerekli tedbirleri alır.”


hukukihaber.net