Mirasbırakanın ölümünün ardından, terekesinde yer alan aktif ve pasiflerin mirasçılara intikali ile mirasçılar arasında niteliği elbirliği mülkiyeti olan bir ortaklık meydana gelir. Bu ortaklık TMK madde 640'da ''Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.'' şeklinde tanımlanmaktadır.

Mirasçılar, miras ortaklığını devam ettirmek istemeyerek dava yolu ile işbu ortaklığın giderilmesini talep edebilecekleri gibi; elden paylaşım yapılmamış ise aralarında 'miras taksim sözleşmesi' akdederek; söz konusu ortaklığa son verebilmektedir. Taksim sözleşmesi TMK madde 676'da ''Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.'' denilmek suretiyle yer verilmektedir. İlgili kanun hükmü uyarınca, miras taksim sözleşmesinin usulüne uygun hazırlanabilmesi için;

- TMK madde 678'de belirtilen ''Miras bırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli değildir.'' hükmü uyarınca; miras taksimi amacıyla yapılacak olan sözleşme; 'miras bırakanın katılımı veya izni' yok ise miras bırakanın vefat tarihinden sonraki bir tarihte yapılmış olmalıdır.

- Kanundan, hakimin hükmünden veya mirasçılar arasında mevcut bulunan bir sözleşmeden kaynaklanan ve miras ortaklığının devam etmesini emreden bir düzenleme bulunmamalıdır.

- Tereke, daha önce mirasçılar tarafından paylaşılmamış olmalıdır.

- TMK madde 677'de öngörülen yazılı şekil şartı yerine getirilmelidir. Bu anlamda terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Terekede taşınmazların bulunması halinde dahi yazılı şekil yeterli olacaktır. Zira taksim sözleşmesi ile terekedeki taşınmazların mülkiyeti devredilmemektedir. Ancak taksim sözleşmesi noter tarafından düzenleme veya onaylama şeklinde tanzim edilmiş ise bu durumda taksim sözleşmesinin tapuya ibrazı ile taşınmazın devri sağlanabilmektedir.

- Miras taksim sözleşmesine tüm mirasçılar onay vermeli; başka bir deyişle, yazılı şekilde hazırlanmış olan sözleşmede tüm mirasçıların imzası bulunmalıdır. Mirasçılardan birinin onayının ve dolayısıyla imzasının bulunmaması halinde söz konusu sözleşme geçersiz kabul edilmektedir.

- TMK madde 644'da belirtilen ''Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı

kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.'' hükmü uyarınca, mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmemiş olması gerekmektedir.

Miras bırakan tarafından herhangi bir paylaşım şekli öngörülmediği sürece mirasçılar, tereke yer alan aktiflerin paylaşımını sözleşme serbestliği içerisinde belirleyebilmektedir. Yazılı şekilde akdedilen miras taksim sözleşmesinin ardından, mirasçılar arasındaki miras ortaklığı son bulmakta ve TMK madde 679 uyarınca paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen mallar için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumlu bulunmaktadır.

Taksim sözleşmesinin ardından terekede bulunan mallar için ortaklığın giderilmesi davası açılamamakta ise de taksim sözleşmesi ile mülkiyetin devri borcu üstlenilmiş ve bu borç ifa edilmiyor ise TMK madde 716'da belirtilen ''Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir.'' hükmü ile birlikte taksim sözleşmesinin taraflar için bağlayıcı olduğu hususları gerekçe gösterilerek tescile zorlama davası açılabilmektedir.

TMK madde 680 uyarınca; Borçlar Kanununun geçersizliğe ilişkin genel hükümleri, paylaşma sözleşmeleri hakkında da uygulanmaktadır.