1-) GİRİŞ

Teknolojinin hızlı ve önlenemez bir şekilde gelişim göstermesi her sektörde olduğu gibi hukuk mevzuatının da hemen hemen her dalında bazı değişimleri gerektirmiştir. Özellikle Türk Ceza Kanunu’nda bazı düzenlemelerin yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Günümüzde çok sayıda insanın kullanmakta olduğu ve para alışverişinin kolaylıkla sağlanmasını amaç edinen mobil bankacılık uygulamaları sayesinde, tüm bankacılık işlemleri cihazlar aracılığıyla yapılabilmektedir. Ancak; sistemin insanlar için sağladığı kolaylıklar yanında bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Şöyle ki, mobil bankacılık kullanan kişilerin, paralarının hesaplarından çekilerek mağdur edildiği çok sayıda vakaya şahit olmaktayız.

Tam olarak bu noktada, eylemlerin hangi suçu oluşturduğu hususunda doktrinde görüş ayrılıkları olduğu gibi, Yargıtay Ceza Daireleri arasında dahi ciddi görüş farklılıkları oluşmuştur. İnceleme konumuz, mobil bankacılık üzerinden işlenen suçların tanımı, ayrımı ve öngörülen cezalardır.

2-) BİLİŞİM SİSTEMLERİ KULLANILARAK İŞLENEN SUÇLAR

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen suç tipleri Türk Ceza Kanunu’nda ayrı ayrı düzenlenmiş ve farklı yaptırımlar öngörülmüştür. Burada belirtmek gerekir ki; bilişim suçları sadece BİLİŞİM ALANINDA SUÇLAR başlıklı T.C.K. m.243 vd. maddelerinde yazılı suçlardan ibaret değildir. Hırsızlık veya dolandırıcılık gibi klasik suçların da işleniş şekline göre bilişim suçu kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir.  

Özetle, T.C.K’nın 112, 113, 125, 132, 133, 134, 135, 136, 138, 142/2-e, 158/1-f, 213-218, 226, 228 vs. maddelerinde yazılı suçların bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi olasıdır. Ancak, uygulamada eylemlerin hangi suçu oluşturduğu hususunda ciddi tereddütlerin yaşandığı görülmektedir. Örneğin, failin farklı kişilere faklı zamanlarda mobil bankacılık üzerinden gerçekleştirdiği benzer eylemlerinden dolayı farklı suçlardan yargılandığı çok sayıda yargılamaya rastlamaktayız. 

Değerlendirmelerde suç unsurlarının hepsinin üzerinde ayrı ayrı durularak bir neticeye varılması gereklidir. Özellikle bu hususta T.C.K.’nın 142/2-e ve 244/4 maddeleri arasında hangisinin uygulanacağı konusunda bir karışıklık vardır. Yazımızda özellikle bahsedeceğimiz suçlar;

- T.C.K. m.142/2/e uyarınca; Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle nitelikli hırsızlık (5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.)

- T.C.K. m.158/1/f uyarınca; Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık (4 yılda 10 yıla kadar hapis cezasına ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.)

- T.C.K. m.244/4 uyarınca; Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlanması suçlarıdır. (2 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.)

3-) EYLEMİN NİTELİĞİNE GÖRE SUÇ TİPLERİ VE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

a-) T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2009/193 E. 2009/268 K. 17.11.2009 Tarihli kararında, ‘’sanığın daha önceden haksız şekilde ele geçirdiği katılan firmanın internet bankacılık şifresini kullanmak suretiyle banka şubesindeki hesabından 10.750,00 YTL’yi kendi adına açtırdığı hesaba havale edip aynı gün banka şubesinden çekmek şeklindeki eyleminin BİLİŞİM SİSTEMİ KULLANILMAK SURETİYLE HIRSIZLIK suçunu oluşturduğu’’ sonucuna varmıştır.

Kararın gerekçesinde; T.C.K. 244/4 maddesine atıf yapılarak, bilişim sistemleri aracılığıyla haksız çıkar sağlanmış olması halinde, öncelikle Yasa’da düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirmeli, şayet gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değilse, o zaman T.C.K. 244/4 maddesinin uygulanabileceği belirtilmiştir.

Kısaca, eylem ‘’hırsızlık suçunun’’ tanımına uygunsa ’’Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlanması suçunun’’ oluştuğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Hırsızlık suçuna ilişkin bu izahımız, dolandırıcılık suçu için de geçerlidir. Nitekim dolandırıcılık ve hırsızlık suçları klasik suçlardan olup, bilişim suçları (TCK. m.244) tali norm niteliğindedir.

TÜRK CEZA KANUNU

Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme

Madde 244-

(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur

İlgili kararda değinmemiz gereken diğer bir tartışma konusu ise, hırsızlık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı hakkındadır. Şöyle ki, hırsızlık suçunun maddi konusu başkasına ait taşınır maldır. O halde sorulması gereken; parayı ifade eden veri taşınır mal mıdır?

Yine bu karar gerekçesinde bu hususa da değinilerek, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olduğundan bahisle, veri hakkında bir nitelendirme yapılmaksızın paranın taşınır mal niteliğine vurgu yapılmıştır. Bu şekliyle eylemin hırsızlık suçunun tanımına uyduğu aşikardır. 

b-) T.C. Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 2013/448 E. 2014/524 K. 25.11.2014 Tarihli kararında; sanığın müştekinin şifresini bir şekilde öğrenip, bilgisayar vasıtasıyla internet üzerinden bu şifreyi kullanarak ekonomik bir değer ifade eden KONTÖRLERİ ….. kendisine ait telefona aktarıp kullanması eylemini, T.C.K. m.244/4 uyarınca Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlanması suçu olarak değerlendirilmiştir. Gerekçesi ise; kontörün bir taşınır mal niteliğinde olmayıp, sahibine görüşme hakkı yapmayı sağlayan sadece bir veri niteliğinde olmasıdır.

Görüldüğü üzere, kararda hırsızlık suçunun unsurlarının oluşmaması nedeniyle T.C.K. m.244/4 uyarınca ceza verilmiştir. Eğer kontör bir taşınır mal niteliğinde olsaydı bu sefer Bilişim Suretiyle Hırsızlık suçu meydana gelecekti.

c-) Eylemlerin gerçekleşme şekline göre nitelikli DOLANDIRICILIK kapsamında değerlendirilmesi de mümkündür. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürmesi gereklidir. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık eylemi gerçekleştirirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkar elde edilmesi gerekir.

T.C. Yargıtay 15.  Ceza Dairesi 2014/9705 E. 2014/17102 K. 23.10.2014 tarihli kararında; ‘’…sanığın, katılan şirketin ... Bankası ... Şubesinde bulunan hesaplarına bilgisayar İp numarasıyla yetkisiz erişim sağlamak suretiyle döviz hesabından 10.000 Dolar ve diğer hesabından 17.745,57 TL karşılığı B tipi likit fon bozdurarak toplam 84.600,00 TL'yi hesabına aktardığı anlaşılmakla, eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 142/2-e maddesi kapsamında kalan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğuna’’ karar vermiştir.

d-) T.C. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/22017 E. 2015/855 K. 20.01.2015 Tarihli kararında, ‘’katılanın www.sahibinden.com isimli internet sitesinde gördüğü satılık otomobil ilanı üzerine bildirilen telefon numarasını aradığı, karşısına çıkan kişi ile bu araç hakkında görüştükten sonra aracı satın alabileceğini bildirmesi üzerine kendisine verilen hesaba talep üzerine 200 TL yatırdığı, sanığın da bu parayı çektiğinin tespit edildiği, sonrasımda sanığın katılan ile irtibatı kestiği ve bildirdiği adresin de sahte çıktığı iddia olunması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f maddesinde düzenlenen bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması’’ şeklinde karar vermiştir.

e-) Uygulamada özellikle, kişilere Banka Kampanyaları veya benzer şeklinde sahte içerikler gönderilmekte ve müştekiler bu mesajlarda bulunan internet adreslerine girmeye çalıştığında şifreleri karşı tarafın eline geçmektedir. Burada her ne kadar hile ve aldatma yoluyla gerçekleşen bir eylemden bahsedilse de; hile yoluyla bir kazanç sağlanmamaktadır. Haliyle bu durumda Dolandırıcılık suçundan bahsedilmeyecektir.

Para aktarma işlemi yine fail tarafından şifreler kullanılarak yapıldığı için, Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Hırsızlık suçu meydana gelecektir.

Ancak; aldatılan kişi kampanya vb. sahte reklamlara aldanarak kendi iradesiyle para aktarma işini gerçekleşmiş olsaydı, o halde bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan bahsedilebilirdi.

4-) SONUÇ

Yukarıda anlatılanların ışığında, her somut olayın ayrı ayrı irdelenmesi gerekliliği ve yine suç unsurlarının hepsinin açıklığa kavuşturulması şarttır. Çünkü bahsettiğimiz detayların gözden kaçması durumunda suç tanımının doğru yapılması da pek mümkün görünmemektedir.

Suç tipleri için öngörülen cezalar birbirinden farklı olduğu için değerlendirmelerin doğru yapılmaması adil olmayan kararlar verilmesine sebebiyet verebilir.

Uygulamada; birebir benzer eylemler için farklı suçların isnat edildiği ve hatta aynı kişinin benzer eylemlerinden dolayı farklı suçlardan ceza aldığı çok sayıda olaya rastlanılmaktadır. Her ne kadar doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülse de, yukarıda bahsetmiş olduğumuz Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı kıstas alınmalı ve bu hususta bir tekdüzelik oluşturulmalıdır.