Devremülk ya da Devre tatil sistemi; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 50. Maddesinde düzenlenmiş olup “Devre tatil sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkanı veren sözleşmelerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Ülkemiz insanın anlaşılmaz şekilde belli bir yerde -süreli dahi olsa- mülk edinme hevesini farkeden dolandırıcılar ise tabii ki boş durmamış; televizyonlara teklam vererek daha temeli atılmamış, bakanlıktan izin alınmamış devremülk projelerinin satışını yapmış; binlerce insanı mağdur etmekte geç kalmamışlardır.

Bu sistemde mağdur olanlar genelde “ön ödemeli” satış mağdurlarıdır. Ön ödemeli satış genelde inşaatı henüz başlamamış ya da kısmen başlamış (mesela temel atmak gibi) bir projenin iyice süslenerek televizyonlarında reklamlarını oynatıp satılması şeklinde gerçekleşmektedir. Kanuna ve 14/01/2015 tarihli Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’ne göre ön ödemeli satış yasaldır. Ancak bunun şartları ilgili yönetmelikte şu şekilde belirtilmiştir :
  1. Öncelikle devremülkü ön ödemeli olarak satacak kişiler alıcıya kanunun ön gördüğü şekilde Ön bilgilendirme yapmalı ve içeriği yönetmelikçe belirlenmiş sözleşme hazırlayarak imza etmelidirler.
  2. Devremülk satışları yukarıda belirttiğimiz yükümlülüklerin sağlanması koşuluyla KAT İRTİFAKI DEVRİNİ TÜKETİCİ LEHİNE TAPU SİCİLİNE TESCİL ETMESİYLE birlikte yapılacak yazılı bir sözleşmeyle ya da NOTERLİKDE DÜZENLEME ŞEKLİNDE YAPILAN TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ ile olabilmektedir.
  3. Ön ödemeli devremülk sözleşmelerine konu proje 36 ay içinde bitirilmelidir.
Oysa ülkemizde sistem şu şekilde işlemektedir :
  1. Kişiler televizyonda bir reklam görmekte ya da telefonla aranmaktadırlar.
  2. Alıma niyetlenen kişilere bir devremülk sözleşmesi imzalattırılır ve para bir şekilde tahsil edilir.
  3. Ve kişilerde ondan sonra inşaatın üç sene içinde bitmesini beklemeye başlar.
 
Gördüğünüz gibi işlem baştan usulsüzdur zira tapu siciline tescil veya noterlikçe taşınmaz satış vaadi yapılmadıkça eldeki sözleşme sadece bir sözleşme niteliğindedir ve geçersizdir.

Ancak bu sistem öyle güzel kullanılmaktadır ki Avusturya’da, Almanya’da oturan bir kişi televizyon reklamı görüp arayarak; bir sözleşme daha imzalamadan parasını yollamakta; sonra ne yapacağını şaşırmaktadır. Zira elinde banka dekontundan başka bir delil bulunmamaktadır. Devremülk satan bu kişilerde haliyle sözleşme yollamak istememektedirler. Kaldı ki sözleşme yapılsa dahi bu sözleşmeler geçersiz olup nasıl yapılacağı yönetmelikle belirlenmiştir.
 
Gelin bu sistemde dönen parayı ve neden dolandırıcıların iştahını kabarttığını kabaca hesaplayalım :
 
Ortalama bir devremülk yapısında 2.000 ile 5.000 arası devre vardır. ( 1 yıl 15 gün olarak 24 devreye tekabül eder.) Bu devrelerin hepsi genelde satılmamakla birlikte hepsinin satıldığını düşünelim. 5.000 devreyi sadece 5.000 TL’den sattığınızda 25.000.000 TL elde etmiş olursunuz ki bu yeterince iştah kabartacak bir meblağdır.
 
Burada aslında bir soruna daha değinmek gerekiyor.
 
Ülkemizde insanlar nedense bir avukata bir iş/işlem yapmadan önce değil; işi/işlemi yapıp mağdur olduktan sonra başvuruyor. 6-8-10.000 TL gibi bedelleri henüz bitmemiş; biteceği de şüpheli olan bir sisteme yatırırken hiç umurlarında değil gibi davranıp satıcılara inanırken; bir avukata belli bir ücret karşılığında sözlü ya da yazılı danışmaktan çekiniyorlar. Mağdur olduktan sonrada bir avukata başvurup parasını kurtarmaya çalışıyorlar. Bu süreçtede sürekli bir beklenti içinde olup hukuk sistemimizin yavaşlığı da düşünüldüğünde yıllarca sabırsızca bekliyor ve çoğu zaman alacaklarına kavuşamıyabiliyorlar.
 
Yazımızı şu şekilde sonlandırmak istiyoruz : İşini düzgün yapanlar elbette var olmak üzere ön ödemeli devremülk satışları bizim gördüğümüz kadarıyla yeni bir dolandırıcılık türü haline gelmiş durumdadır. Tabii ki bizim tüketicilere ön ödemeli devremülk almayın dememiz mümkün değilse de alırken çok ciddi bir araştırma yapmalarını; tüm işlemleri yukarıdaki saydığımız usullere göre yapan şirketlerle çalışmalarını; hiç yoksa şirketin daha önce yapıp bitirmiş olduğu bir projesi olup olmadığını eğer yapılmış ise niteliğini incelemelerini ve araştırmalarını tavsiye ediyoruz.