MURİS MUVAZAASININ VERGİSEL SONUÇLARI
Muris muvazaası, muris ile mirasçısı arasında diğer mirasçıların miras hakkını elinden almak amacıyla, gerçekte bağışlama olan işlemin şatış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilmesidir. Hal böyle iken ortaya sadece diğer miraçıların değil devletin de mağdur edildiği bir durum çıkmaktadır. Zira, satış işlemi bağış işlemine göre düşük harç oranına sahiptir ve Veraset ve İntikal Vergisinin konusu değildir.
Bilindiği üzere, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102. maddesinde alacağın vadesini takip eden yıldan itibaren başlamak üzere beş yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı belirlenmiştir. Bu durumda, muvazaalı işlemin beş yıldan uzun bir süre içinde idarece tespit edilememesi halinde söz konusu alacak zamanaşımına uğrayacaktır. Öncelikle, satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilen devirde alınan harç binde 20 oranındayken bağışlama halinde bu harç oranı binde 68,31’dir. Kamu alacağında binde 48,31 oranında bir kayba ek olarak bağışlama işleminde söz konusu olan Veraset ve İntikal Vergisi satış ve ölünceye kadar bakma sözleşmesi sonucu taşınmazın devredilmesi durumunda söz konusu olmamaktadır. Bu oran da %5 ila %30 arasında değişmektedir. Fakat muris muvazaası iddiasıyla açılacak bir davanın kabulü halinde gerçekleşecek tescilde harç oranı binde 136,61 olarak uygulanacaktır. Yine de her zaman murislerin bir dava açması söz konusu olmamakta ve bu yönde bir zorunlulukları bulunmamaktadır.
Her ne kadar muvazaanın tespiti halinde harç oranı yükselse de enflasyon etkisi sebebiyle çoğunlukla aradaki zararı karşılamamaktadır. Elbette vergi idaresinin inceleme yoluyla bu tespitlere ulaşma yetkisi ve imkânı da bulunmaktadır. Bu durumda, tapunun iptal ve tescili söz konusu olmamakta ancak kamu alacağının tahsili yoluna gidilebilmektedir. Bu noktada zamanaşımı sorunu bulunmaktadır. Muvazaalı işlemin 5 yıl içinde vergi idaresince tespit edilmesi halinde bağışlama olarak değerlendirilen işlemin harç oranı binde 68,31 olacak iken 5 yılın geçmiş olması halinde borç zamanaşımına uğrayacaktır.
Harç meselesine ilişkin zamanaşımı yukarıda yazdığımız gibiyken, yazımızın başında belirttiğimiz Veraset ve İntikal Vergisinde durum farklıdır. Şöyle ki, bu vergi türünde zamanaşımı vergiyi doğuran olayla değil mükellefiyetin tesisi ile başlamaktadır. Bu halde idarenin beş yıldan sonra gerçekleştireceği bir tespit halinde muvazaa gerçekleştirdiği iddia olunan taraftan harç talep etme hakkı bulunmazken, vergisel olarak borç zamanaşımına uğramış olmayacağı için murise Veraset ve İntikal Vergisi borcu çıkartılabilecektir.