Müyesser Yıldız’ı hepimiz tanırız ama önce onun hakkında internette herkesin ulaşabileceği kaynaklardan edindiğim kısa bir bilgi vermek istiyorum.

1963 doğumlu olan Yıldız; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur.

Bulvar, Tercüman, Günaydın, Akşam gazetelerinde ve Nokta Dergisinde çalışan Müyesser Yıldız “odatv Ankara Haber Müdürü” olarak görev yapmaktadır.

Ancak benim izlediğim kadarı ile Müyesser Yıldız bir “Müdür” gibi değil bir “emekçi” gibi çalışmaktadır. Katıldığı toplantılarda, ön sıralarda değil, yan tarafda, dikkat çekmeyecek bir yerde, bir iskemlede oturur. Toplantı uzun sürse bile, sonuna kadar oturur ve büyük bir dikkat içinde notlarını alır. Yanına giden kişilere, tanısın tanımasın ayağa kalkarak saygı gösterir ve konuşur. Ertesi gün “odatv” sayfalarında, toplantı ile ilgili notlarını ve katılanların bile dikkatini çekmeyen ayrıntılara varan, kolay okunan yazılarını bulursunuz.

Yazdığı “100 Yılın Hesabı-Türk’ü Tasfiye Projesi, Yılan’ın Kış Uykusu, Vatan Yahut Silivri” simli üç kitabı vardır.

Atatürkçü, tarafsız ve cesur her gazeteci gibi başına çok şeyler gelmiştir.

Haziran 2012'de 16 ay tutuklu bulunmasına neden olan “odatv davasından” tahliye olmuştur.

8 Haziran 2020 tarihinde "Siyasal ve Askeri Casusluk" suçlarına karıştığı iddiası ile gözaltına alınmıştır. Sorgulanmasının ardından, soruşturmayı yöneten savcının “kuvvetli suç şüphesi bulunması, delilleri karartma ihtimali ve kaçma şüphesi” iddiasından dolayı tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmiştir.

Halen tutuklu bulunduğu “Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu G-4 Blok’da” salt duruşma gününü beklememekte,  “odatv sayfalarında” vatansever kalemi ile uyarıcı yazılarına devam etmektedir.

Katıldığı toplantıların birinde beraber çektirdiğimiz ekteki fotoğraf, benim için değerli anılarımdan birine tanıklık etmektedir.

Uzun bir süre önce kendisine, eline geçme olasılığını kuvvetlendirmek için gayet kısa bir şekilde kaleme aldığım ve önyüzünde “Anıtkabir” görseli olan bir kart göndermiş ve şunları yazmıştım:

Değerli Arkadaş, Değerli Dost, Değerli Atatürk’çü,

Her zaman aklımızdasınız. Sizi unutmayız ve elimizden gelen yardıma hazırız.”

Yaklaşık olarak 1 ay önce yazdığı ve beni çok mutlu eden yanıtını, birkaç gün önce aldım:

Çok değerli Üstadım,

Bana güç veren mesajınızı ve o gönlümün gözümün nuru muhteşem Anıtkabir resmini aldım. Sağolun, varolun.

Sürecin ne kadar hızlandığını görüyorsunuz değil mi?

Ülkemizi zor günler bekliyor ama mücadeleye devam.

Cevabım elinize ulaştığında Bayram geçmiş olacak ama gene de bayramınızı candan kutluyor, size ve eşinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Sincan’a yolunuz düşerse, ziyaret için beklerim.

Müyesser Yıldız.”

(Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Mektup Oluma Komisyonu - GÖRÜLDÜ.)

27.7.2020

Cezaevinde ve koğuşunda iken bile “odatv” sayfalarında (19.8.2020 günü) yazdığı yazısında:

Malum, Akıncı davası Sincan’da devam ediyor. Duruşma salonuna 1 kilometre mesafedeyim; ama hapsedildiğim için duruşmaları maalesef izleyemiyorum.

Neyse ki, parmaklıklar sınır tanımıyor, oradaki gelişmelerden iyi kötü haberdar oluyorum.” Dedikten sonra her yazısında olduğu gibi bu yazısını da şu şekilde bitiriyordu.:

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Mektubuma verdiği yanıtı kaleme alış şekli, inceliği, nezaketi, bir kart üzerindeki Anıtkabir görseli için beslediği duygu ve düşünceler, cezaevinde koğuşunda bile sürdürdüğü vatansever gazeteciliği için Müyesser Yıldız hakkında tek bir kelime söylenebilir.

O; soyadında yazıldığı üzere bir “YILDIZ’dır.”

Av.A.Erdem AKYÜZ
Hukuku Egemenliği Derneği
Kurucu Genel Başkanı,
Ankara Barosu İnsan Hakları
Merkezi Üyesi