TBMM haklarında yolsuzluk iddiaları bulunan dört bakanla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının suç duyurusu niteliğindeki yazısını görüşmek üzere dün olağanüstü toplandı.

Genel seçim havasında sürdürülen yerel seçimlere on gün kala yapılan olağanüstü toplantıdan olağan bir karar çıktı ve CHP’nin genel görüşme talebi reddedildi.

Neden olağan bir karar ? Gerekçelerimi açıklamadan, konunun kamuoyuna yansıtılmasında bir kavram kargaşası olduğunu belirtmek istiyorum. ‘Bakanlar hakkında hazırlanan fezleke’ söylemi hukuken doğru bir tanımlama değildir. Başbakan ve bakanlar hakkında, Cumhuriyet savcılarının soruşturma yapma yetkisi yoktur. Olmadığı için “fezleke” hazırlama yetkileri de bulunmamaktadır. Yürüttükleri bir soruşturma sırasında Başbakan ve bakanlar hakkında soruşturulması gereken bir suç iddia veya isnadına muttali olurlarsa, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca hiçbir soruşturma işlemi yapmadan durumu Meclis Başkanlığına bildirmekle yükümlüdürler. Bu bildirme işlemine “fezleke” denilmesi doğru bir tanımlama değildir.

Meclis’e sunulan fezleke, savcıların bir suç ihbar veya şikayet üzerine milletvekilleri hakkında soruşturma yapabilmeleri için, yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebini içeren usulüne uygun tanzim edilmiş bir talep yazısıdır.

Fezlekede, isnat olunan suç, suç tarihi, ihbarcı veya şikayetçi, deliller özetlenir. Meclis Başkanlığı fezlekeyi gündeme getirdiği takdirde, içeriğiyle birlikte okunması ve milletvekillerinin bilgilendirilmesi yapılır. Sonucunda dokunulmazlığın kaldırılması oya sunulur. Milletvekilleriyle ilgili soruşturma komisyonu oluşturulması söz konusu değildir. Dokunulmazlıklarının kaldırılması halinde soruşturma işlemlerini yetkili Cumhuriyet savcısı yürütür.

Olağanüstü toplantı gündemi, dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle milletvekilleri hakkında düzenlenmiş be bekletilmekte olan fezlekelerle ilgili olsaydı, muhalefet partilerinin iddia ettikleri gibi fezlekelerin okunması ve içeriklerinden bütün milletvekillerinin bilgi sahibi olmalarının sağlanması gerekirdi. Edindikleri bilgiye göre, dokunulmazlığın kaldırılması konusunu takdir eder oylarının rengini de belirlerlerdi.

Başbakan ve  bakanların durumu ise daha farklı olarak Anayasanın 100. Maddesi ve İçtüzükte ayrıca düzenlenmiş olduğundan haklarında fezleke ve içeriğinin okunması söz konusu olmaz. Anayasal şartları varsa 55 milletvekilinin talebi üzerine ‘Meclis soruşturması’ açılıp açılmayacağına TBMM genel kurulunda karar verilir.

Anayasa, TBMM İçtüzüğü ve yasal düzenlemeler bağlamında olağanüstü toplantıda, bakanlar hakkında meclis soruşturmasına konu olacak savcılık ihbar yazısı üzerine ‘genel görüşme’ yapılması mümkün değildir. Soruşturma kararı verildiğinde de, soruşturma komisyonu Cumhuriyet savcısının yasal yetkilerini kullanır. Ceza Muhakemesi Kanunu 157. Maddesinde düzenlenen “soruşturmanın gizliliği” ilkesini gözeterek soruşturmasını tamamlar. Sonunda Yüce Divan’a sevk yönünde kanaate sahip olursa düzenlediği rapor Meclis’te o zaman okunur ve oylanır.

Sözünü ettiğimiz Anayasal ve yasal kurallar çerçevesinde Meclis’in olağanüstü toplanmasına gerekçe gösterilen dört bakan hakkındaki savcılık yazısının Meclis tezkeresi şeklinde milletvekillerinin bilgisine sunulmakla iktifa edilmesi mevzuata uygundur. Bunun ötesinde aynı olaylarla bağlantılı olduğu ileri sürülerek haklarında genel hükümlere göre soruşturma yapılan diğer şüphelilerle ilgili bilgi ve belgelerin, soruşturma yapılmadan Meclis’te okunması Anayasa’ya aykırı olurdu.

Yapılması gereken öncelikle soruşturma açılması için yeterli sayıda milletvekilinin talepte bulunmasıydı. Nitekim gelişmeler bu yönde oldu. Ak Parti milletvekillerinin yasal prosedüre uygun olarak işlemlerin yürütülmesi için soruşturma önergesi verdiği, genel görüşme talebi reddedilen CHP’nin de ayrıca soruşturma önergesi vereceği açıklandı.

Genel görüşme talebinin reddi yönünde oy kullanan iktidar partisi hemen soruşturma önergesi vermekle, yolsuzlukların üzerinin örtülmesini istemediğini de göstermiş oldu. Bu nedenle olağanüstü toplantıdan olağan bir karar çıktığını söyleyebiliriz.