1. ÖNLEYİCİ CEZA HUKUKU

Önleyici ceza adalet sisteminin temel ilkesi toplumda yaşayan insanlara ceza hukuku bilinci kazandırarak bireylerin suç işlemelerini önlemeyi veya suç işleme oranını asgari düzeye indirmeyi amaçlamaktadır. Bireylere kanunilik ilkesi kapsamında hangi eylemlerin suç olduğu, hangi suçları işlediklerinde ne kadar ceza alacakları öğretilerek, farkındalık yaratmak suretiyle bireylerin suç işlemekten kendilerini alıkoymaları veya çekinmeleri sağlanmaya çalışılacaktır. Önleyici ceza hukuku ile ceza hukukunun ve ceza muhakemesi hukukunun temel kavramları bireylere öğretilerek ceza hukuku bilinci oluşturulması böylece insan haklarına ve temel özgürlüklere saygının içselleştirilerek geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Modern ceza hukuku sadece cezalandırmaya dayanmaz. Suç işlemeden önce önleyici tedbirlere başvurulması da modern ceza hukukunun araçları arasındadır[1]. Önleyici çalışmalarda çok önemli bir girişim, toplulukların ekonomik olanaklarını güçlendirmek, topluluğun bu husustaki girişimlerini teşvik için yerel hizmetler ve kolaylıklar sağlamak, oralarda oturanların toplulukla olan bağlarını güçlendirmek, gençlere kamu düzeninin önemini öğretmek ve topluluk ile kolluk ilişkilerini geliştirmektir[2]. Günümüzde ceza muhakemesinin amaçları bakımından ve makul şüphe söz konusu ise yargı kararı ile şüphelinin izlenmesi, dinlenmesi olanaklıdır; ancak bu gözetleme suç işlenmesinin önlenmesine yönelik değil, işlendiğinden şüphelenilen bir suça ait delillere ve şüphelilere ulaşma faaliyetidir[3]. Sonuç itibariyle bu durum, şüphelilerin delillerle birlikte yakalanarak cezalandırılıp yeni suç işlemelerinin önlenmesi açısından önemli bir işleve sahiptir.

Toplumsal barışı hedefleyen demokrasilerde birlikte yaşayabilme becerisi kendiliğinden ortaya çıkmaz. Demokratik bir hukuk devletinde birlikte yaşayabilmek için, insanların doğuştan sahip oldukları temel hak ve özgürlükler bireylere öğretilmeli ve hayat boyu beslenerek geliştirilmelidir. Demokratik bir hukuk devletinde bireylerin temel hak ve özgürlükleri öğrenmeleri ve içselleştirebilmeleri için küçük yaşlardan itibaren eğitilmeleri gerekmektedir. Bireylere, günlük yaşamda karşılaşabilecekleri ceza hukukunu ilgilendiren sorunların çözümüne katkı sağlayacak davranış biçimleri kazandıracak nitelikte, geleneksel usullerden farklı bir eğitim verilerek toplumsal barışın bozulmamasının temin edilmesi gerekmektedir.

Bireylerin kendilerine yönelik işlenen suçlara karşı çıkabilmeleri için haklarını ve özgürlüklerini bilmeleri gerekir. Kendi haklarını ve özgürlüklerini bilen birey başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı duymayı öğrenir. Ceza hukuku bilincine sahip olan bireyler, aile içerisinde, okulda ve yaşamın diğer alanlarında insan hakları ve hukuk güvenliği anlayışlarını geliştirerek, özgür, gelişmiş ve daha az suç işleyen bir toplum yaratabilirler. Ceza hukuku bilincine sahip olan insanların sayısının fazla olduğu ülkelerde daha az suç işlenmektedir. Çünkü demokrasi, hoşgörü, uzlaşma ve farklılıklara karşı saygı kültürü gelişmiştir. Ülkemizde de ceza hukuku bilincine sahip olan Cumhuriyet savcıları ve hâkimler diğer meslek mensuplarına göre daha az suç işlemektedirler.

Önleyici ceza hukuku bilinci eğitimi, hukuk güvenliğine dayalı, gelişmiş ve özgür bir insan hakları anlayışı oluşturmaya yönelik bir süreçtir. Bu süreçte öncelikle önleyici ceza hukukunun hak ve hukuk temelli olduğu ve ceza hukuku bilinci oluşturmak suretiyle cezanın caydırıcı ve önleyici işlevlerinin suç işlenmeden önce bireylerde oluşturulması gerektiği inancına dayanır.

2. HUKUK KAVRAMI

Her şeyden önce bir düzen anlamına gelen hukukun temel amacı, gerek bireysel gerek toplumsal çıkar çatışmalarını gidererek toplumsal düzen ve barışı sağlamaktır. Bu nedenle ana hedefleri barışı, düzeni, güvenliği ve eşitliği sağlamak olan hukuk, toplum içinde yaşamanın bir güvencesidir[4]. Diğer bir ifadeyle, hukuk, insan davranışlarını düzenleyen kurallar bütünüdür. Hukukun amacı, toplumda barış ve güvenliği sağlamak, bireysel çıkarları güvence altına almak, uyuşmazlıkları çözmekte başvurulacak akılcı ve güvenilir muhakeme kuralları koymaktır. Hukuk kurallarının diğer toplumsal davranış kurallarından farkı, yaptırımı(devletin zor kullanma gücünün) bulunması ve uyuşmazlıkların nasıl çözüleceğini göstermesidir[5].

Hukuk, insanların bir arada yaşamasını sağlayan kurallar grubunun en önemlisidir; tüm sosyal kurallar gibi, ortak aklın ve ortak tecrübelerin ürünüdür. Toplumsal yaşam insanlar için bir zorunluluktur; insan doğası gereği yaşamını tek başına değil, diğer insanlarla birlikte toplum içinde sürdürür. Birlikte yaşamak ancak belirli kurallara bağlanarak mümkün hale getirilebilir. İnsanlık, toplu yaşamın başlangıcından bu yana, deneyip yanılarak, düşünüp uygulayarak, ortak aklı ile kurallar oluşturmuş, bunların akılcı olmayanlarını değiştirmiş, akılcı olanlarını uygulamış, bu suretle toplumsal yaşamı en akılcı ve en verimli hale getirmeye çabalamıştır. Bu kurallardan en önemlisi hukuk kurallarıdır; hukuk kuralları, toplumsal yaşam için olmazsa olmaz olanlardır.

Hukuk kuralları anlam olarak her zaman “olması lazım gelen şeyi” ifade ederler. Hukuk kuralları ya belirli bir şeyin yapılmasını emreder ya belirli bir şeyin yapılmasını yasaklar ya da belirli bir şeyin yapılmasına izin veya yetki verir[6]. Hukukun genel olarak amacı; eşitlik temelinde toplumda yaşayan bireylerin temel hak ve özgürlükleri koruyarak toplumsal ve bireysel gelişmeyi sağlamak için yaptırımlar yoluyla düzen oluşturmaktır.

DR CENGİZ APAYDIN

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET SAVCISI

CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV

HUKUK VE ADALET BİLİNCİ TV

cezahukukubilinci.org

---------------------

[1] Aydın, Devrim, “Ceza Hukukunun Geleceği ve Yeni Yaptırım Biçimleri”, CHD, Y:5, S:12, Ankara 2010, s. 91.

[2] Dönmezer, Sulhi, “ TCK Tasarısı Hakkında”, Ord. Prof.Dr. Sulhi Dönmezer Armağanı, TCHD ve Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Ankara 2008, s. 192.

[3] Aydın, s. 96.

[4] Gözübüyük A, Şeref: Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitapevi, 24. Baskı, Ankara, 2005, s. 1-3.

[5] Keyman, Selahattin, Hukukta Bir Tanım Denemesi, Prof. Dr. Akif Erginay’a 65 Yaş Armağanı, Ankara 1981, s. 7.

[6] Gözler, Kemal, Hukuka Giriş, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa 2006, s. 21.