Ortak olduğunuz bir taşınmaz varsa herkesten ‘izale-i şuyu davası açabilirsin.’ cümlesini duyarsınız. Peki, nedir bu izale-i şuyu? Süreç nasıl işler?

Yeni adıyla ortaklığın giderilmesi davası aslında sadece taşınmaz mallarda konu olmamaktadır. Hem taşınır hem de taşınmaz mallarda ortaklığın giderilmesi davası söz konusu olabilmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda ortaklar arasındaki paydaşlığa son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlama amacıyla açılmaktadır.

Burada iki kavram karşımıza çıkmaktadır. Birincisi elbirliği mülkiyeti ve ikincisi paylı mülkiyet kavramlarıdır.

1- Elbirliği Mülkiyeti: TMK’ da ‘Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’ denilerek elbirliği mülkiyetin tanımı yapılmıştır. Elbirliği mülkiyetin en tipik örneği ise miras mallarıdır.

Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.

Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.

2- Paylı Mülkiyet: Birden çok kimsenin taşınır veya taşınmaz nitelikteki aynı eşya üzerinde maddi şekilde bölünmemiş paylara malik olmalarına imkân veren mülkiyet türü, paylı mülkiyettir.[1] Paylı mülkiyette mal üzerinde herkesin payı bellidir fakat malın hangi kısmının kime ait olduğu belli değildir.

Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.

Yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda miras davalarını inceleyelim. Miras, bir kimsenin yaşamını yitirmesi sonucu kalan malları, borçları ve haklarına denmektedir. Miras malları mirasçılara bir bütün halinde kalır ve kalan mallar üzerinde tüm mirasçılar elbirliği mülkiyetine sahiptir. Yani yukarıda bahsettiğimiz ilk mülkiyet tipi miras mallarında kanunen gerçekleşmektedir.

Bir mirasçı, terekeye dâhil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Kanunda açıkça belirtildiği üzere mirasçı elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini sulh hukuk mahkemesinden talep eder ve haklı bir itiraz olmadığı takdirde elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete geçmiş olur.

Paylı mülkiyette mirasçıların yukarıda belirtildiği gibi payları oranında mala ortaklıkları devam etmektedir. Elbirliği mülkiyetinden farklı olarak payları belirlenmiş olur. Belirlenen bu pay devredebilir, rehnedebilir ve bu paylar haczedilebilir.

Paylı mülkiyete tabi olan taşınmaz üzerinde mirasçılar her ne kadar paylarını bilseler de bu payların mal üzerindeki yerini bilemezler. Mal üzerinde işlemleri tüm mirasçıların birlikte yönetmesi gerekmektedir. Diğer mirasçılar pay devrinde önalım hakkına sahiptirler. Kısacası paylı mülkiyette de mirasçılar birbirlerine bağlıdır.

Bu durumundan kurtulmak için mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir. Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır. Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir. Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur. Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.

Görüldüğü üzere miras malları üzerinde elbirliği mülkiyeti kanunla kurulmaktadır. Paylı mülkiyete geçiş için tapuda paydaşların anlaşması veya dava açılması gerekmektedir. İkinci bir yol ise elbirliği mülkiyeti devam ederken mirasın paylaşılması davası açılmasıdır.

Ortaklığın giderilmesi davasında malın aynen taksimi için taraflardan yalnızca birinin talepte bulunması yeterlidir. Taraflardan biri ortak malın aynen taksim edilerek ortaklığın giderilmesine karar verilmesini isterse, hâkim öncelikle aynen taksim şartlarının bulunup bulunmadığını araştırmalıdır. Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Eğer taşınmaz malda kat mülkiyeti kurmak mümkünse, hâkim kat mülkiyeti kurulup kurulamayacağını çok iyi araştırmalıdır. Kat mülkiyetinin kurulması mümkün olan bir taşınmaz malda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilemez.

Taşınmazın aynen taksimi mümkün değilse ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilir. Taşınmaz malın satışı, mahkeme vasıtasıyla değil satış memurluğu veya icra dairesi marifetiyle yapılır. Satış açık arttırma yoluyla yapılmalıdır. Ancak tüm paydaşlar bir araya gelerek satışın ortaklar arasında yapılması hususunda oybirliğiyle anlaştıkları takdirde satış yalnızca ortaklar arasında yapılır.

En sık karşılaşılan sorulardan birisi de bu dava ne kadar sürer?

Bu tür davaların çoğunluğunu yukarıda bahsettiğimiz gibi miras malları oluşturmaktadır. Dolayısıyla miras mallarında taraf sayısı çok önem arz eder. Aynı şekilde dosyanın niteliği de önemli olmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davaları ortalama olarak 8 ay-12 ay arasında sonuçlanmaktadır. Lakin her davada olduğu gibi bu davada da değişkenlik gösteren durumlar olmaktadır. En basit örnek olarak yurtdışında yaşayan mirasçı varsa tebligatlardan dolayı süreç uzamaktadır. Söz konusu taşınmak hakkında değişik iddialarda bulunulması da davaları uzatan etmenlerdendir. Kısacası ortaklığın giderilmesi davası çok uzun da sürebilir çok kısa da sürebilir. Bu tamamen bahsedilen niteliklere bağlıdır.

--------------------------

[1] Fikret Eren, Mülkiyet Hukuku, Yetkin Basımevi, 3. baskı, 2014, Ankara