Adalet Bakanlığı 13-14 Ocak 2022 tarihlerinde iki günlük “Hukuk Eğitimi Sempozyumu” düzenledi. Otuz akademisyen bu sempozyumda hukuk eğitimi konusunda bildiri sundular. Adalet Bakanlığı Twitter hesabından hocaların görüşlerini yayınladılar. Bu etkinliğin çağrışımı ile Ertuğrul Uzun’unHukuk Fakültesinde Hocalara Gerek Var mı? başlıklı yazısını tekrar okuyarak hukuk öğrenimi konusunda düşüncelere daldım[i].

Ertuğrul Uzun, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde aldığı hukuk öğrenimini (tahminen: 1992-1998) eleştirel bir dille anlattıktan sonra hukuk fakültesinde mevcut haliyle hocalara gerek olmadığı sonucuna varıyor. Ertuğrul Uzun’un yazısında anlattığı manzara benim hukuk fakültesine kayıtlı olduğum dönemde de aynıydı. Derslere fiilen devam mecburiyeti olmadığından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi bir tür yarı açık öğretim fakültesiydi. Vize ve finaller yaklaşınca fotokopiciden ders notları satın alınır, copy ders notları ezberlenerek sınavlara girilirdi. Ben dahil çoğu kasabalı olan 1200 öğrencinin içinde öğrenim hayatı boyunca ders kitabı dışında hiçbir kitap okumamış ve okumamaya kararlı olanlar vardı. Askere gitmemek için akademisyen olduğunu söyleyen hocamız bile vardı.

Yine de o zamanlar hukuk okumanın bir itibarı vardı. Çünkü ülkede fakülte sayısı (sanırım 5 adet) azdı. Hukuk mezununun itibarı hukuki kudretinden değil, sayısal nedretinden kaynaklanmaktaydı. Şu anda hukuk politikasına, eğitimine ve pratiğine hâkim olan ve yeni kuşağı beğenmeyip kıyasıya eleştiren bizim neslin büyük çoğunluğu bu şekilde hukuk öğrenimi görmüştür.

Bu şartlar altında hukuk öğrenimi alan ve gerçekten hukukçu olmak isteyen biri otodidakt[ii] olmak zorundadır. Otodidakt bir hukukçunun öğrenimi meslek hayatının sonuna kadar ve aralıksız devam eder. Otodidakt hukukçunun amacı diploma, sertifika, katılım belgesi değildir. Otodidakt hukukçunun nihai amacı, pozitif hukuk bir günde tümden değişse bile kısa süre içinde mevzuat değişikliğine uyum sağlayarak hukuki problemleri teşhis edip, çözebilecek metodolojik beceriyi kazanmaktır.

Otodidakt hukukçunun da bu öğrenim yolculuğunda kuşkusuz hocalara ve ustalara gereksinimi vardır. Otodidakt hukukçu, ilgi alanına göre hocalarını kendisi seçer ve takip eder. Otodidakt hukukçu seçtiği hocasına emek verir. Hocasının sadece ders kitaplarını değil; monografilerini, makalelerini, tebliğlerini hatta varsa biyografisini dikkatle okur. Hukukçu biyografileri, otobiyografileri, anı kitapları da otodidakt hukukçunun öğrenim müfredatında dâhildir.

Fakülte yıllarımda, komşu fakülte Siyasal Bilgiler Fakültesinden Mümtaz Soysal (Anayasa hukuku) , Bülent Daver (Siyasal Bilim), Erol Sander (İktisat) ve Cemal Mıhçıoğlu (Toplumbilim) hocam olmuştu. Bu dört hocanın derslerini takip etmiş eserlerini okumuştum. Fakülte sonrasında da Yaşar Karayalçın hocam olmuştu, tüm eserlerini -Forum Dergisinde yazdığı tüm makaleleri ve o zamana kadar yayınladığı hukuki mütalaaları- dâhil okumuştum. Kendisiyle tanıştığımızda Karayalçın Hoca, bir “Karayalçın uzmanı” olduğumu görünce çok şaşırmıştı.

Fakülte sonrası hukuk öğrenimimde Kemal Gözler hocamın müstesna bir yeri üzerimde büyük emeği vardır. Bu güne kadar hiç yüz yüze gelmememize rağmen kendisiyle son yirmi yılda telefon ve maillerle kurulan ilginç bir hoca-öğrenci ilişkisi gelişti. Kemal Gözer’i araştırma görevlisi olduğu 1990 yılında yayınladığı Sigara İçme Özgürlüğü ve Sınırları Özgürlüklerin Sınırlandırılması Problemleri Açısından Sigara Yasağıbaşlıklı makalesini Ankara Barosu Dergisinde okuduktan sonra takibe aldım ve bugüne kadar yazdığı hemen her eseri büyük bir merak ve zevkle okudum. Şu anda da yeni yayınlanan “Bilimsel Yazma ve Yayınlama Bir Stil Kılavuzu” adlı eserini talim etmeye başladım[iii]. Mübalağa etmeksizin söyleyebilirim ki, lise mezunu okuryazar bir hukuk meraklısı sadece Kemal Gözler’in külliyatını Hukuka Giriş kitabının son baskısından başlayarak okumak suretiyle hukuk diplomasına sahip olmasa bile ortalamanın üzerinde bir hukuk nosyonuna sahip olabilir. Gözler Külliyatını okuduktan sonra Anayasa ve İdare hukuku alanıyla ilgiliyse kendini uzman sayabilir. Anayasa ve İdare Hukuku alanlarında çalışmıyor olsa bile, Gözler Külliyatıyla kazandığı hukuk nosyonu sayesinde farklı alanlara intibakı o alanların vasat uzmanlarına göre daha hızlı olacaktır. Daha da önemlisi aldığı bu nosyon, otodidakt hukukçuyu uzman körlüğünden koruyacaktır.

Twitter sayesinde tanıdığım, eserlerini çok geç okuma fırsatı bulduğum Murat Önderman’ı adlî habitusu kavramamda bir epifani yaşattığı için ve hukuka disiplinler arası bir bakış açısı kazandırması nedeniyle hocalarım arasında mutlaka saymam gerekir. Keza Yasemin Işıktaç, Gökhan Antalya, Ertuğrul Uzun, Tolga Şirin, Yahya Berkol Gülgeç dikkatle izlediğim hocalarım arasında. Bu listeyi uzatmam mümkün. Son zamanlarda eserlerini takip ettiğim hocalarım benden yaşça gençler. Otodidakt hukukçunun bir özelliği de, kendisi yaşlanırken hocalarının sürekli gençleşmesidir.

Otodidakt hukukçu, zaman içinde başka dalların bilgisine de ihtiyaç duyacaktır. Örneğin ağırlıklı olarak Ticaret hukukuyla veya vergi hukukuyla ilgilenen bir hukukçu muhasebe ve mali tablolarla ilgili bilgi eksikliğini hissedecek, örgün eğitime ihtiyaç duymaksızın bu eksiğini gidermenin yollarını bulacaktır. Benim muhasebeye ilgim, Yaşar Karayalçın’ın Muhasebe Hukuku kitabını okumakla başlamış, AÖF İktisat Bölümünün muhasebe kitaplarını müfredatıma ekleyerek devam etmişti. Çağdaş Drama Derneğindeki yaratıcı drama çalışmalarım hukuk mesleğinde adına “duruşma” dediğimiz forum tiyatro türüne farklı bir bakış açısı kazanmama neden oldu. Kuşkusuz drama hocam Ömer Adıgüzel, hukuk formasyonuma hukuk hocalarım kadar katkısı olmuştur. Otodidakt hukukçu ilgisine göre zaman içinde yan dallarda da belli bir uzmanlık kazanacaktır.

Otodidakt hukukçunun öğrenimi ömür boyu sürer, müfredatı esnek ve günceldir. Otodidakt hukukçunun motivasyonu diploma, para, unvan, iktidar değil, sadece merak ve entelektüel zevktir.

Bu çağın hukukçusu otodidakt olmak zorundadır. Otodidakt hukukçu, dünden bugüne uygulanan saçma metodolojisiyle örgün hukuk eğitimini aşılması gereken zorunlu bir kötülük olarak görür. Gerçi örgün hukuk eğitiminin müfredatı nasıl düzenlenirse düzenlensin, örgün eğitim hukuka giriş mesabesinde kalacaktır. Hızlı teknolojik, sosyal ve ekonomik değişim nedeniyle alınan örgün öğrenim kısa sürede güncelliğini ve geçerliliğini yitirmektedir. Eğer hukukçu otodidakt değilse 1987 yılında alınmış bir hukuk diplomasının bugün için o diploma sahibine mesleği hukuken icra etme imkânı vermesinden başka bir değeri yoktur.

Sonuç olarak kanaatimce örgün hukuk eğitiminin en temel amacı, bir öğrencide entelektüel merak uyandırmak ve otodidakt olmanın metodolojisini öğretmek olmalıdır. Hukuk öğretiminin felsefesi, otodidaktizm üzerine kurulmalıdır.

------------------------

[i] Ertuğrul Uzun, Hukuk Fakültesinde Hocalara Gerek Var mı?” https://www.ertugruluzun.com/detay/hukuk-egitimi/hukuk-fakultesinde-hocalara-gerek-var-mi 31.01.2022

[ii] Otodidakt: kendi kendini yetiştiren kimse.

[iii] Kemal Gözler, Bilimsel Yazma ve Yayınlama Bir Stil Kılavuzu, Ekin Yayınları, Bursa 2022.