Halil Hanbal 20 Mayıs 2002’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde uzman olarak göreve başladı. EDOK Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Okulu’nda eğitim gördü. Kursu başarıyla bitirdiği yıl İstanbul Merkez Komutanlığı 2. Özel Koruma Taburu’na atandı. General ve amirallerin korumalığını yaptı. Görevde bulunduğu 9 yıl içinde 26 kez takdirname ile ödüllendirildi. Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre; 2011’de, şimdinin firari FETÖ sanığı olan dönemin İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Saçan’ın yürüttüğü İstanbul Askeri Casusluk soruşturmasına adı karıştı. Kadıköy’de ihbar üzerine yapılan bir aramada ele geçirilen dijital verilerde Halil Hanbal’ın da adı yer alıyordu. Sözde dökümanlarda bazı subay ve astsubayları casusluk ve fuhuşla suçlayan iddialar vardı. Halil Hanbal casusluk yapan hayat kadınlarını İstanbul’dan Ankara’ya götürmek, general ve amirallere servis etmekle suçlanıyordu.

EN KÜÇÜK RÜTBELİ SANIK

Gözaltına alınan Halil Hanbal, tüm suçlamaları reddetti. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede 56 sanıktan en küçük rütbeli olandı. İddianamenin kabul edilmesinden 10 gün sonra 11 Nisan 2011’de TSK’dan disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç edildi.

Dokuz ay boş gezdi. O tarihlerde kızı Fatma Aylin 5 yaşında, eşi Müzeyyen ise henüz doğmamış kızları Ecrin Su’ya hamileydi. Pazarlarda tezgâh kuran bir arkadaşının yanında çalışmaya başladı. Bu para, geçinmelerine yetmeyince Tuzla’daki tersanelerde günlük yevmiyeyle çalıştı. Katıldığı tüm duruşmalarda kendisine kumpas kurulduğunu ifade ederek, “Benim doğmamış çocuğumun hakkı ile oynadılar. Bunu yaşatanlara hakkımı helal etmiyorum” dedi.

Bu sözlerin ardından tam 7 yıl geçti. İstanbul Askeri Casusluk davasının FETÖ kumpası olduğu tespit edildi. Dava çöktü ve tüm sanıklar beraat etti. Soruşturmayı yapan savcı Fikret Seçen yurtdışına kaçtı. Ancak Halil Hanbal’ın çilesi bitmemişti. Ev kirasını bile ödeyemeyecek duruma geldiği için çareyi kiraların daha ucuz olduğu İzmir’in Aliağa ilçesine taşınmakta buldu.

MESLEĞE DÖNÜŞÜ REDDEDİLDİ

Halil Hanbal, avukatları aracılığıyla  Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde göreve iadesi için dava açtı. FETÖ mağduru olarak göreve dönmeyi, üniformasına kavuşmayı bekliyordu. Ancak mahkeme 28 Mart 2018’de verdiği kararla bu talebi reddetti. Gerekçe, uzman çavuşların sözleşmelerinin iptalinden sonra göreve geri dönmeleri kanunen mümkün değildi. Mesleğine geri dönüş umudu sonlandı. Mahkemeden çıkan bu karar Halil Hanbal’ın diğer umutlarını da boşa düşürdü. Güvenlik görevlisi olarak bile iş bulamıyordu. Çünkü resmi olarak TSK’dan atılmış olarak görünüyordu. Bu da tüm iş kapılarının yüzüne kapanmasına neden oldu. 

TAZMİNAT DA YOK

Maddi ve manevi tazminat davası açtı. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi Halil Hanbal’ın davasını kısmen kabul etti ve 35 bin TL tazminata hükmetti. Hazine’nin itirazı üzerine istinaf mahkemesi kararı bozdu. Gerekçe tazminat davasının süresi içinde açılmamış olmasıydı.

Halil Hanbal iki kızını okutmak için Aliağa’daki  inşaatlarda günlük yevmiyeli işçi olarak çalışıyor, fırsat bulursa da pazarlara çıkıyor. Eşi de bir markette kasiyer olarak çalışıyor. Kapı komşusu ise bir uzman çavuş. Hanbal, “Meslektaşımı gördüğümde içim cız ediyor. Kendi üniformam ve geleceğim aklıma geliyor.  Kumpaslar çöktükten sonra umutlanmıştım. Uğradığım haksızlıkların telafi edileceğini düşünüyordum. Ancak olmadı. Geleceğimizi çaldılar. FETÖ kumpası bitti ama bizim çilemiz bitmedi” diyor.