"DESTEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Cezaevi çıkışında açıklama yapan Sedef Kabaş, "Bizi takip eden, destek veren herkese teşekkür ediyorum. Ben bu desteği çok önemsiyorum. Çünkü gün dayanışma günü arkadaşlar. Dolayısıyla bu süreçte beni yalnız bırakmayan; amasız, fakatsız destek olan, arkamda duran, bana sahip çıkan ve onca baskıya, sindirmeye rağmen müthiş bir dayanışma sergileyen ve 'Biz buradayız.' diyen herkese hem şahsım hem ülkem adına çok teşekkür ediyorum. Benzer bir desteği bana bu kapının arkasında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde yatan, artık kız kardeşlerim dediğim kadınlar da hissettirdi. Bu yüzden şu mesajı vermek istiyorum: 'Haklıysanız korkmayacaksınız, haksızlık varsa da susmayacaksınız." dedi. 

"HAKARET KASTIM OLMADAN BİR ATASÖZÜ KULLANDIM"

Kabaş, "Zaten tahmin ediyorum çoğunuz takip ettiniz. Ama şöyle bir dönüp baktığınız zaman ben sadece hiçbir şekilde hakaret kastı olmadan bir atasözü kullandım. Bütün bu hengamenin bütün bu sürecin nedeni bu. Herkesin bunun üzerine düşünmesini istiyorum. Ne yapacağız biz bundan sonra? Bize bir genelge yayınlasınlar, bilelim hangi atasözünü kullanacağız, hangilerini kullanmayacağız. Ona göre konuşalım. Devletin, iktidarın, hükûmetin bütün imkânlarını kullanarak bir kadın gazetecinin üstüne çullandı. Yaptığım sadece anonim bir atasözü... Ve Çerkes atasözü. Şahsıma ait değil diyerek sadece attığım bir atasözü tweetimden dolayı hapis yatmamı talep etti şikayetçi olanlar. Sonrasında göz altına alındım. Şimdi bunu zul addederim kendime. Kim kaçacakmış? Bunu yazın lütfen. Yarın öbür gün biri kaçacaksa o Sedef Kabaş olmayacak. Haklıysak korkmayacağız, haksızlık varsa da susmayacağız. O yüzden ben Allah'ın izniyle bundan sonra da bir gazetecilik sorumluluğu çerçevesinde elimden geldiğince gerçekleri anlatmaya, yazmaya, toplumla buluşturmaya devam edeceğim." ifadesi kullandı. 

"BU ELDİVENLERİ CEZAEVİNDE KIZ KARDEŞLERİM ÖRÜP BANA VERDİ"

Kabaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Oğluma sürpriz yapacağım. Bu süreçten çok haberdar olmasını istemedim. En büyük temennim onunla kucak kucağa, koyun koyuna uyumak. Çok özledim çünkü. Bunu da kamuoyunun bilmesini istiyorum. Bu eldivenler çok önemli. Bakın, avlu dedikleri bahçede ilk yürüyüşümde -kar, kış, kıyamet bir günde getirildim- ellerim çok üşümüştü. Bu eldivenleri birkaç saat içinde cezaevindeki kız kardeşlerim örüp verdi bana ellerim üşümesin diye. Dayanışma yaşatır. Teşekkür ediyorum." diye konuştu.

DURUŞMA

İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanık Sedef Kabaş tutuklu bulunduğu cezaevinden getirildi. Şikayetçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve CHP Milletvekili Utku Çakırözer de takip etti. Duruşmaya sınırlı sayıda izleyici alınırken, çok sayıda gazeteci ve destek için gelenler de adliye koridorunda bekledi.

KATILMA TALEPLERİ KABUL EDİLDİ

Şikayetçi Cumhurbaşkanı ve mağdur Süleyman Soylu'nun avukatları şikayetlerini tekrar ettiklerini ve davaya katılma talebinde bulunduklarını belirttiler. Mahkeme, katılma taleplerini kabul etti.

KABAŞ: HAKARET ETMEDİM, ETMEM

Sedef Kabaş savunmasında, "Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm ve takdir edersiniz ki bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir. Malum atasözünü kendimce yumuşatarak örnek verdim. Hakaret kastım olsa sözün orijinalini kullanırdım" dedi.

Kabaş, "Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar. Sözlerimde Erdoğan'ın ismini bile kullanmadım ama üzerine alındı. Bunların hepsi eleştiri, hakaret olarak kabul edilemez. Aksi halkın haber alma hakkını gasbetmek anlamına gelir. Bunları Anayasamız ve AİHM diyor. Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana. Bunca saldırının öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum. Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin sürekli hedef gösterilmesi gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını engellemek değil midir? Bir gazetecinin karşısına çıkmadan suçlu ilan edilmesi, siyasi erki elinde tutanlar tarafından yapılması hukuka bir hakaret değil midir? Bir şiir yüzünden hapis yatmış birinin atasözü nedeniyle bir gazetecinin hapis yatmasını istemesi hayatın bir cilvesi değil mi? İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI

Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Sedef Kabaş'ın, zincirleme olarak "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçundan 1 yıl 5 aydan 8 yıl 2 aya kadar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik sözleri nedeniyle ise "Kamu görevlisine hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar olmak üzere toplam 2 yıl 7 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapsini istedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na yönelik sözlerinin kaba ve nezaket dışı olmakla birlikte kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelik ve ağırlıkta bulunmadığı, bu nedenle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından beraati talep edildi. Savcı, Kabaş'ın tutukluluk halinin devamını istedi.

"EN ÜST SEVİYEDEN CEZALANDIRILSIN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları Ferah Yıldız, "Sanık her ne kadar başka bir davası olmadığını söylemişse de Cumhurbaşkanı'na hakaretinden dolayı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde cezalandırılmıştır. Sanığın en üst seviyeden cezalandırılmasını ve hakkında indirim uygulanmamasını talep ediyoruz" dedi. Süleyman Soylu'nun avukatı Uğur Kızılca ise "Sanık müvekkilime hakaret etmiştir, cezalandırılmasını talep ederiz. İfade özgürlüğü sınırsız değildir" diye konuştu.

AVUKATLARI TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ

Mütalaaya karşı söz verilen Sedef Kabaş, "Yargılanmaktan korkmuyorum yeter ki adalet tesis olsun. Bu suçu işleyen herkes eşit şekilde cezalandırılsın, suçtan zarar görenler eşit şekilde korunsun" dedi. Kabaş'ın avukatlarından Bahar Ünlüer, "Müvekkilin bakmakla yükümlü olduğu 12 yaşında bir oğlu var, 49 gündür tutuklu olması nedeniyle annesinin bakım ve şefkatinden uzak" diyerek tahliyesini talep etti. Avukat Uğur Poyraz ise "Bu sıradan bir dava değildir. Bu bir Dreyfus davasıdır. Kimse benim gözlerimin içine bakarak bunların hukuk devletinin uygulamaları olduğunu söyleyemez. Elinizi vicdanınıza koyun. AİHM kararları ortada dururken mahkum edemezsiniz" dedi. Bu sırada Cumhurbaşkanı avukatı Ferah Yıldız, "Siyaset yapmayın. Burası siyaset meydanı değil" dedi. Sanık Sedef Kabaş son sözünde, "Karar verirken o videoya bakarak karar vermenizi istiyorum" dedi.

"CUMHURBAŞKANINA HAKARET" SUÇUNDAN 2 YIL 4 AY HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI

Yarım saat ara veren mahkeme, daha sonra kararını açıkladı. Mahkeme, Sedef Kabaş'ı "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan suçun işleniş şekli, işlendiği yer ve zaman, kastın yoğunluğu dikkate alınarak 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı.

TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Kabaş hakkında herhangi bir indirim uygulamayan mahkeme, ceza miktarı ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi.

BAKANLARA HAKARETTEN BERAATİNE KARAR VERİLDİ

Mahkeme, sanık hakkında bakanlar Adil Karaismailoğlu ve Süleyman Soylu'ya yönelik "Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçundan dava açılmışsa da unsurları oluşmadığından ayrı ayrı beraatine karar verdi.

İDDİANAME

İddianamede, gazeteci Sedef Kabaş "şüpheli", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "müşteki", İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu "mağdur" sıfatıyla yer alıyordu. İddianamede, Sedef Kabaş hakkında zincirleme şekilde "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 1 yıl 5 aydan 8 yıl 2 aya kadar hapis talep edilirken, 14 Ocak tarihli programda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na yönelik sözleri nedeniyle de "Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçundan toplam 2 yıl 4 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyordu. Sedef Kabaş, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce 22 Ocak'ta tutuklanmıştı.