AİHM, darbe girişimi sonrası gözaltına alınıp tutuklanan Nazlı Ilıcak tarafından 19 Aralık 2016 tarihinde açılan hak ihlali davasıyla ilgili kararını bugün Strasbourg'da açıkladı. Mahkeme, Ilıcak'ın gözaltına alındığı tarihte "terör örgütü üyesi olduğuna veya hükümeti ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştığına dair makul şüpheye dayalı hiçbir somut kanıt bulunmadığı" sonucuna vardı. 

DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre; AİHM'nin gerekçeli kararında, "Ilıcak'ın bazı medya organlarındaki gazetecilik faaliyetleri ve sosyal medya üzerinden mesajlarıyla darbe girişimi faillerinin kimliklerini sorgulamasını bir terör örgütü ile ilişkilendirmeye dayalı olarak hükümetin ortaya koyduğu mantık kabul edilemez" görüşüne yer verildi. 

Ilıcak'ın yargılanmasına neden olan sosyal medya (tweet) paylaşaımlarının kamusal tartışma konusu olduğuna işaret edilen kararda, bu mesajların "teröre teşvik, şiddet ve meşru makamlara karşı ayaklanma çağrısı içermediği" kaydedildi. Bu mesajların "Ilıcak darbe girişiminden haberdardı" şeklinde okunamayacağını belirten AİHM, Ilıcak'ın darbe girişimi faillerinin kimler olabileceğini sorgulamasını "ifade özgürlüğü" kapsamında analiz etti. Kararda, söz konusu sorgulama ve ifadelerin muhalefet partileri tarafından dile getirildiğine de dikkat çekildi.

Bu tespitlerden yola çıkan AİHM, Ilıcak hakkında "gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde kamuyu yakından ilgilendiren konulara ilişkin hiçbir şiddet, terör veya ayaklanma çağrısı olmaksızın yazdıkları nedeniyle gözaltı ve geçici tutukluluk kararı verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci maddesinin 1'inci bendini ihlal ettiğine" hükmetti. 

Türk yargıçtan karşıt görüş

Kararın bu maddenin ihlaline ilişkin bölümü 1'e karşı 6 oyla alındı. Karşıt oy kullanan Türk yargıç Saadet Yüksel, Nazlı Ilıcak'ın sosyal medya paylaşımlarıyla "darbe girişimini gerçekleştirenlerin kimlikleri hakkında şüphe yaydığını" ve "darbe girişimine karşı çıkmanın ve demokratik biçimde seçilmiş hükümeti desteklemenin demokratik olmadığını" ileri sürdüğünü dile getiren bir muhalif görüş yayımladı.  

AİHM, Ilıcak hakkındaki geçici tutukluluk kararının gazetecilik faaliyetlerinden kaynaklanmasını aynı zamanda ifade özgürlüğüne müdahale çerçevesinde değerlendirerek AİHS'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesinin ihlaline de hükmetti. Kararın bu bölümü oy birliğiyle alındı.

Mahkeme, Ilıcak'ın AYM önünde başvurusunun makul bir sürede sonuca bağlanmadığına dair şikayetini ise darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL şartlarında AYM'nin iş yükünü dikkate alarak geri çevirdi. 

Çok sayıda müdahil taraf

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Birleşmiş Milletler Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel raportörü, İnsan Hakları İzleme örgütü (Human Rights Watch), Sınır Tanımayan Gazeteciler, Uluslararası Basın Enstitüsü, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve PEN International gibi çok sayıda uluslararası kurum ve sivil toplum kuruluşu AİHM önündeki davaya Ilıcak'ın yanından müdahil olmuştu. 

AİHM kararı gereği Ankara Ilıcak'a 16 bin euro manevi tazminat ödeyecek. Ilıcak 568 bin euro manevi tazminat, 54 bin euro maddi tazminat, 150 bin dolar da mahkeme masrafı talep etmişti. Karar, Türk hükümeti ve/veya Nazlı Ilıcak'ın itiraz etmemesi halinde 3 ay sonra kesinleşecek. Bu süre içinde tarafların AİHM'nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi önünde itiraz hakları bulunuyor. 

Nazlı Ilcak davasının geçmişi

Nazlı Ilıcak darbe girişiminin hemen ertesinde, 26 Temmuz 2016 tarihinde, "hükümeti devirmek, terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütü propagandası" şüphesi temelinde Bodrum'da gözaltına alınmıştı. İstanbul'da çıkarıldığı mahkeme tarafından 22 Eylül 2016 tarihinde hakkında tutukluluk kararı verilen Ilıcak'ın bu kararlara mahkemeler önünde yaptığı itirazlar reddedilmişti. Ilıcak, İstanbul Savcılığının 11 Nisan 2017 tarihli iddianamesinde, "FETÖ/PDY medya yapılanması"nın kolu olarak gösterilen Can Erzincan TV kanalında program yönetmek ve Twitter hesabından bu örgütlerin darbe girişimiyle ilgisi olmadığı mesajları yaymakla" suçlanmıştı.  

Bu iddianame temelinde 16 Şubat 2018 tarihinde müebbet hapis cezasına mahkum edilen Ilıcak hakkındaki karar 5 Temmuz 2019 tarihinde Yargıtay tarafından bozulmuş, dava İstanbul 26'ıncı Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Ilıcak bu mahkeme tarafından, "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek yardım" suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edildi. Ancak Yargıtay 14 Nisan 2019'da bu kararı da bozdu. Ilıcak'ın sürekli uzatılan geçici tutukluluğuna, tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak adli kontrol şartıyla 4 Kasım 2019 tarihinde son verildi. Hakkındaki yargı süreci ise hâlen devam ediyor. 

Ilıcak bu süreçte "emniyet ve ifade özgürlüklerinin ihlali" temelinde 14 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda da bulunmuş, ancak başvurusu  AYM tarafından geri çevrilmişti.