Tüm dünyayı etkisi altına alan covid-19 virüsüyle birlikte ülkemizde de pandemi kapsamında çeşitli önlemler alınmıştır. Bu önlemlerin başında sokağa çıkma kısıtlamaları ve maske takma uygulamaları gelmektedir. Bu önlemlere uymayan vatandaşlara polis veya jandarma tarafından kabahatler kanunu kapsamında idari para cezası kesilerek tebliğ edilmektedir. Konunun önemine binaen, öncelikle idari para cezasının hukuki literatürde ne anlama geldiğini belirtmekte fayda olacaktır.

Öncelikle idari para cezası Bakanlıklar, Belediyeler, Emniyet Müdürlükleri gibi devletin idari kurumları tarafından verilen para cezalarıdır. Emniyet Müdürlüğü tarafından verilen trafik cezaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işverene kesilen cezalar idari para cezalarına örnektir. Adli para cezalarından farklı olarak idari para cezasının ödenmemesi durumunda idari para cezası hapis cezasına çevrilemez. Zira idari para cezası suç karşılığında verilen bir ceza olmayıp kabahat niteliğindeki fiiller için belirlenmiş bir yaptırım türü olduğundan hapis cezasına çevrilemeyecek ve adli sicil kaydına da işlenemeyecektir. Adli sicil kaydı yalnızca, işlenen bir suçun karşılığı olarak verilen kesinleşmiş cezalar için tutulmaktadır.

Korona virüs kısıtlamaları kapsamında kesilen idari para cezaları hukuken geçersizdir ve bu para cezaları kanunilik ilkesi kapsamında geçerli olmadığından dolayı kişi, her koşulda en yakın Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurmak suretiyle bu cezayı iptal edebilecektir. Ayrıca halihazırda ödenmiş olan idari para cezalarının da iadesi talep edilebilecektir. Çünkü her şeyden önce hukuk devleti ilkesinin gereği olarak Anayasa’nın 13. maddesi gereğince temel hak ve özgürlüklere ilişkin tedbirlerin kanunla düzenlenebileceği belirtilmektedir. Ayrıca vatandaşlara yaptırım uygulamaya yetkili kurumların ve kurulların anayasa tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla salt olarak bir polisin idari para cezasını kesmek suretiyle şahsa tebliğ etmesi hukuken geçerli değildir.

Konuyla ilgili Yargıtay 19. Ceza Dairesi ise hepimizi yakından ilgilendiren emsal niteliğinde bir karara imza atmıştır. Maske takma kuralına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından vatandaşa kesilen para cezasının iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan Yargıtay, genel sağlığı tehdit eden tehlikeli durumun önlenmesi için Valiler başkanlığında toplanacak olan Hıfzıssıhha Meclisinin maske takma yükümlülüğü kararını alabileceğine vurgu yapmış ve kararların uygulanması görevinin valilere ait olduğunu belirtmiştir. Yüksek Mahkeme,  valilerin salgınla mücadele kapsamında kendilerine verilen görevi yerine getirirken, söz konusu kararlara uyulmadığı taktirde uymayan kişiler  hakkında kabahatler kanununa istinaden idari para cezası kesileceğini, il genelinde yaşayan vatandaşlara, usulüne uygun biçimde  ana arterler üzerinden afişlerle  duyurması gerektiğini ifade etmiş ve bu kararlara uymayanlara ancak Kabahatler Kanunu kapsamında işlem yapılabileceğini, cezanın uygulayıcılarının da kaymakamlıklar ve valilikler olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla Yüksek Mahkeme salgın için alınmış olan tedbirler kapsamında vatandaşa idari para cezası kesilebilmesi için iki koşul aramaktadır. Söz konusu ilk koşul, maske takma kuralının yetkili kurumlar tarafından alınması ve kararın usulüne uygun bir şekilde ilan edilmesi koşuludur. İkinci koşul ise kabahat fiiline karşı kesilen bu idari para cezasının valilikler ya da kaymakamlıklar tarafından verilmiş olmasıdır.

Bir diğer önemli karar ise Ankara’da sokağa çıkma kısıtlamasına uymadığı gerekçesiyle yine kolluk tarafından kesilmiş olan idari para cezasının, Ankara 3.Sulh Ceza Hakimliği tarafından iptali kararıdır. Mahkeme, kararında söz konusu tedbirlerin İl Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınabileceğini, bu kararlara uymayanlara ise ancak Kabahatler Kanunu kapsamında işlem yapılabileceğini, cezanın uygulayıcılarının da kaymakamlık ve valilikler olduğunu belirtmiştir. Mahkeme ayrıca, Yargıtay 19’uncu Ceza Dairesi’nin emsal nitelikteki maske kararına da gönderme yaparak, ceza kesme yetkisinin kaymakamlık ve valiliklerde olduğunu vurgulamıştır.

Sonuç olarak korona virüs tedbirleri kapsamında kolluk güçleri tarafından kişilere kesilen ve tebliğ edilen idari para cezalarının mahkemeler tarafından iptal edilmesinin temelinde iki önemli husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki, yukarıda da belirttiğimiz gibi söz konusu kısıtlama ve tedbir kararlarının aleni olması ve vatandaşlar tarafından öngörülebilir olması gerekliliğidir. Bu nedenle söz konusu tedbirler İl Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınmalı ve hem il sınırları içerisinde hem de aynı şekilde ilçelerde, usulüne uygun bir şekilde pano ve afişler vasıtasıyla ilan edilmelidir. Bir diğer önemli husus ise, bu meclislerin kararlarının uygulanması görevinin illerde valiliklere, ilçelerde ise kaymakamlıklara ait olduğudur. Bu nedenle gerek polisin gerekse jandarmanın bu durumda tek yetkisi, söz konusu tedbir kararının ihlalini tespit etmek ve akabinde bunu tutanağa geçirerek valiliklere veya kaymakamlıklara göndermekten ibarettir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, kolluk güçleri tarafından kesilen bu idari para cezaları hukuka aykırı olduğundan iptal edilebilir olsa da bu durum vatandaşlar üzerinde kısıtlamalara uymayabileceklerine dair bir kanı uyandırmamalıdır. Çünkü İl Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınan tedbir kararları akabinde usulüne uygun bir şekilde ilan edildiği ve uygulandığı takdirde, valilik veya kaymakamlık tarafından kabahatler kanunu kapsamında kararları ihlal eden kişilere karşı idari para cezası yaptırımı pek tabii uygulanabilecektir.

Av. Begüm Gürel (LL.M.)

Hukuk Fakültesi Öğrencisi Meltem Kılıç