ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kızının Ataşehir'de rezidans sahibi olduğu iddialarına ilişkin, "Hayret ediyorum gerçekten. Bir sefer gittim evine eşimle beraber, bu kadar mütevazı, sıradan bir ev nasıl olur da böyle milyon dolarlık... Versinler 1 milyon dolar, hemen verelim. Hiç tereddüdüm bile yok. Hatta 1 milyon dolardan da vazgeçtim, 500 bin dolar versinler, hatta 100 bin dolar versinler vallahi hemen veririz." dedi.

Kılıçdaroğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın oğlunun hayatını kaybetmesine" ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, evlat acısının, acıların en büyüğü olduğunu, bu acının ne anlama geldiğini bildiğini söyledi.

Sıralı ölüme herkesin tahammül edebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, sıralı olmayan ölümün her zaman acı getirdiğini ifade etti.

Mesut Yılmaz'ın saygın kişiliğiyle Türk siyasetine damga vurmuş önemli bir isim olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, onun böyle bir acıyı yaşamasının herkeste büyük bir üzüntü yarattığını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, Yılmaz'ın oğlunun kamuoyunun çok fazla bilmediği bir rahatsızlığının olduğuna dikkati çekerek, "Aileye Allah'tan sabır diliyoruz. Aileyi her zaman saygıyla anmak, acılarını paylaşmak hepimizin ortak görevi. Biz de onların acılarını paylaşıyoruz. Allah kimseye evlat acısı vermesin." diye konuştu.

"Mesut Yılmaz'ın oğlunun cenazesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bakışınız fotoğraflara yansıdı. Bir şeyler söylemek ister misiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Sıradan... Sayın Erdoğan geldi ve yerine geçti. Benim açımdan çok fazla bir şey ifade etmiyor. Tabii bir şey ifade etmiyor derken, Sayın Erdoğan'ın cenaze törenine gelmesi ve Yılmaz ailesinin acısını paylaşması önemli bir şey. Onu da ifade etmek isterim." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Erken seçim için şartların olgunlaştığını düşünüyor musunuz?" sorusuna, erken seçimin, kamuoyunun beklediği, oturup düşündüğü bir süreç olmayacağını, buna bir kişinin karar vereceğini aktardı.

Daha önce görevden alınan belediye başkanlarının yerine "yeniden seçim yapalım" önerisinde bulunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sarayda oturan bir kişi dedi ki 'Hiç gerek yok seçime, ben zaten adayı belirledim. Bu gidecek orada oturacak.' Dolayısıyla demokrasi sürekli kan kaybeden bir kurum haline geldi Türkiye'de." dedi.

- "Ekonomi kötüye giderse..."

"Türkiye'de erken seçim emareleri görüyor musunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Ekonominin daha da kötüye gideceğini düşündükleri an, bir erken seçime giderler. Ekonomi pek de parlak değil, ekonomi kötüye gidiyor. Nasıl kötüye gidiyor? Cari açık, işsizlik, bütçe açığı, enflasyon artıyor. Fatura kime çıkıyor? Garibana, çiftçiye, emekliye, işçiye, memura, esnafa çıkıyor. Kazanan kim? Bir avuç insan. Hatta onları ben 'tefeci' diye tanımlıyorum." diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, 15 yılda bir grup çevreye 620 milyar lira, yurt dışına ise 146 milyar dolar faiz ödendiğini, bu geliri çiftçinin, emeklinin, memurun, sanayicinin almadığını belirtti.

Ekonominin daha da kritik noktaya gideceği algısının "saray çevresinde" oluşması durumunda, daha kötü bir tabloyla karşılaşılmaması için erken seçim tercihinin yapılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, seçime hazır olduklarını vurguladı.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Seçim barajının düşürülmesi' çağrısının" sorulduğu Kılıçdaroğlu, barajın tamamen kalmasını veya makul bir düzeye çekilmesini savunduklarını bildirdi.

- "Bahçeli'nin açıklaması doğru"

Bahçeli'nin bu yöndeki açıklamasının demokrasi ve milli iradenin Parlamentoya yansıması açısından doğru olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbe hukukunu korumaktan yana olan hükümetin, bunu tercih etmeyeceğini savundu.

"Saray çevresi, yüzde 10 seçim barajının kendileri lehine çalışan bir düzenleme olduğunu gayet iyi biliyorlar." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, iktidarın, Bahçeli'nin söylemini bir tarafa koyarak, "Yüzde 10 seçim barajını koruyacağız." dediğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, "Bahçeli'nin seçim ittifakı oluşturma fikrine nasıl yaklaşıyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Önümüzdeki süreç bir ittifak süreci olacak. Nasıl bir ittifak süreci? İki tercih olacak. Tek adam rejimi ve demokratik parlamenter sistem. Demokrasiden yana olanlar bir ittifak oluşturacaktır, otoriter rejimden yana olanlar da bir ittifak oluşturacaklar. Biz, demokrasiden yanayız ama saray çevresi demokrasiden yana değil, otoriter rejimden yana."

"Eğer Türkiye'yi 21. yüzyılın yıldızı yapmak istiyorsak, demokrasiden yana herkesin tavır koyması lazım." diyen Kılıçdaroğlu, otoriter rejim isteyenlerin, demokrasiyi fazla bulanların, Ortadoğu'ya özenenlerin bu çerçevede karar vereceğini bildirdi.

- "Hiçbir ülkücü otoriter rejimden yana olmaz"

"İttifak konusunda kiminle yana yana durursunuz? Partiler üzerinden gidersek, AK Parti-MHP bir taraf gibi gözüküyor." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben, hiçbir ülkücünün, milliyetçinin otoriter rejimden yana olduğuna inanmıyorum. Her ülkücü, milliyetçi, vatansever demokrasiyi savunur, demokrasiden yana tavır alır. Demokrasi benim bildiğim kadarıyla ülkücülerin ve milliyetçilerin olmazsa olmazıdır." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, darbelerin olduğu dönemlerde en büyük acıyı devrimci ve ülkücülerin çektiğini hatırlatarak, şimdi hem devrimci hem de ülkücülerin "birlikte yaşamaya ve demokrasiyi savunmaya ihtiyacımız var" noktasına geldiğini kaydetti.

"İYİ Parti ya da HDP ile bir ittifak oluşturma fikrine nasıl bakarsınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Bugün için herhangi bir ittifak söz konusu değil. Demokrasiden yana kim tavır alıyorsa biz onlara 'evet' deriz. 'Siz demokrasiden yana tavır alıyorsunuz, biz size karşıyız.' demek, 'Biz otoriter rejimden yanayız.' demektir. Biz de demokrasiyi savunuyoruz. Kim demokrasiyi savunuyorsa, başımızın üstünde yeri var elbette. Oturulacak, tartışılacak, konuşulacak, her partinin ayrı programı var, ekonomiye, sosyal hayata, eğitime ayrı bakış açısı olabilir. Ama hepimizin bir ortak paydasının olması lazım. Nedir? Demokrasi. Demokrasi için de İYİ Parti de MHP de DSP de bir araya gelebilirler."

- "73 metrekarelik dairesi var"

"Ataşehir Belediyesine yönelik soruşturma kapsamında Belediye Başkanı Battal İlgezdi görevden uzaklaştırıldı. Siz, 'bunun siyasi hamle olduğu' görüşündesiniz. Neden?" sorusunu üzerine Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanının saydığı unsurların tamamından belediye başkanları hakkında soruşturma açıldığını ve takipsizlik kararı verildiğine değindi.

"Şimdi siz, Man Adası'nı tartışmadan uzak tutmak ve İçişleri Bakanı olarak da koltuğunuzu sağlamlaştırmak için böyle bir olaya başvuruyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, CHP'li belediye başkanları baskılanarak, iş yapamaz hale getirilmeye çalışıldığını savundu.

"Ataşehir'deki bir rezidansta kızınızın ve özel kaleminizin kardeşinin birer daire sahibi olduğu söyleniyor. Bu alışverişlerden sonra Battal İlgezdi'nin belediye başkanlığı ve eşi Gamze Akkuş İlgezdi'nin milletvekilliğinin açıklandığı iddiası var. Kızınızın rezidansta bir dairesi var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu rezidansta kızımın yanlış hatırlamıyorsam 73 metrekarelik bir dairesi var. Parası ödenmiş mi? Ödenmiş." yanıtını verdi.

"Değerinin çok altında alındığı iddiası var." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Baksınlar değeri kaç lira. O gün aldığım fiyattan, bugüne getirsinler fiyatı vereyim kendilerine. Ne olacak yani, oradan almaz gider başka yerden alır. Eğer bir kuruşluk bir torpil varsa, bir kuruşluk bir çıkar sağlanmışsa, ben siyaseti bırakırım. Ben onlara benzemem, onlar gibi değilim. Bu iddia üzerine ben, 'sadece kendimin değil, bütün çocuklarımın, dünürlerim dahil hepsinin mal varlığını gelin araştırın.' dedim. Her şey meydanda."

- "Çocuklarımın mal varlığı belli"

Siyaseti ahlak temelli yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Mal varlığımı araştırın diyorum, araştırmıyorlar. Niye araştırmıyorlar?" diye sordu.

"Sizin bu hamlenizi bir siyasi manevra olarak yorumluyorlar." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir siyasi manevra da Binali Bey yapsın, bir siyasi manevra da Erdoğan yapsın. Niye siyasi manevra yapmıyorlar? Benim kadar niye cesur olmuyorlar? Desinler ki 'Gelin kardeşim, benim, çocuklarımın, eniştemin mal varlığını hep beraber araştırın. Kılıçdaroğlu cesaret edemiyor, ben cesaret ediyorum.' desin. Manevra yapsın. Niye yapmıyorlar? Neden korkuyorlar? Ben korkmuyorum, onlar korkuyorlar. Sorun da burada zaten. Şimdi 'Bir şey bulabilir miyiz?' diye. Kızımın dairesi orada. Hatta bir gün kızıma deyim ki 'Kızım şu basın mensuplarını çağır, şu daireyi bir görsünler.' Daireyi aldı kızım, emin olun mobilya almak için iki ay beklendi para biriktirelim de mobilyasını alalım diye. Küçücük bir daire. Niye oradan alındı? Bekar bir kız. Girişi çıkışı kontrollü olduğu için oradan alındı. Belediye otobüsünün gitmediği bir yer. Hani böyle çok lüks olur da 'Efendim 1 milyon dolarlık.' falan. Biz, 1 milyon doları hayatımızda yan yana para olarak görmedik. Ticaret yapmadım ben."

Kılıçdaroğlu, devlette çalıştığı süre içinde Erdoğan'ın aldığı maaşın en az iki katını aldığını belirterek, "Ama o ayrı bir yerde, ben ayrı bir yerdeyim. Benim boğazımdan aşağı haram lokma inmez, onu bilmem. Benim çocuklarımın mal varlığı bellidir. Onun çocukları mal varlığını açıklamıyor, açıklasınlar." ifadesini kullandı.

- "Belediyelerin davasını almayacaksın" talimatı

"Yapılan alışverişlerle İlgezdi'lerin adaylığının bir ilişkisi var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Ne ilgisi var? Battal Bey'in eşi ön seçimle geldi. Ben onun milletvekilliğini ilan etmedim ki. Hani kontenjandan olsa, diyelim ki bu iddia doğrudur. Kontenjandan gelmedi ki. Ankara, İstanbul, İzmir'e kadın milletvekillerini birinci sıraya kontenjan koyduk. Neden? Kadınlar siyasete daha fazla girsinler diye. Ben de ikinci sıradanım, ön seçimle geldim." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, Battal İlgezdi'nin belediye başkanlığı adaylığı konusundaki iddiaları ispata çağırarak, "Bu tür iddiaları havuz medyası yapıyor. Bunlar aynı başlıkları atarlar. Mesela kızım tazminat davası açtı, kazandı. Açacak. Kendisi avukat zaten. Hakkını arayacak." dedi.

Avukat olan kızına "Hiçbir CHP'li belediyenin davasını almayacaksın. Ticari ilişki kesinlikle olmayacak." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kızından "normal vatandaşların davasına bakmasını" istediğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, aile olarak bunların hepsine dikkat ettiklerine değinerek, şunları kaydetti:

"Benim kızım avukat, mütevazı bir daire alıyor. NTV'ye de söyleyelim, o da gitsin kızımın evinde çekimler de yapsın. Baksın, bu ev milyon dolarlık bir ev mi, yoksa mütevazi bir ev mi? Mütevazi bir ev. Hayret ediyorum gerçekten. Bir sefer gittim evine eşimle beraber, bu kadar mütevazi, sıradan bir ev nasıl olur da böyle milyon dolarlık... Versinler 1 milyon dolar, hemen verelim. Hiç tereddütüm bile yok. Tapusunu da verelim. Hatta 1 milyon dolardan da vazgeçtim, 500 bin dolar versinler, hatta 100 bin dolar versinler vallahi hemen veririz."

(Sürecek)