TBMM (AA) - COŞKUN ERGÜL - AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, TBMM'nin; 15 Temmuz'da milletle birlikte bağımsızlık mücadelesi veren ve Afrin ile uluslararası terör örgütlerine karşı hazırlanan ordunun Başkomutanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gazilik payesi verilmesini değerlendirmesi gerektiğini söyledi.

Külünk, son birkaç yıldır ülkenin karşı karşıya kaldığı zorlu süreçte sadece milletin değil ümmetin bekası uğruna cansiperane mücadele veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onunla birlikte yürüyenleri bu milletin unutmayacağını belirtti.

Millet ve devlet adına mücadele edenleri, manevi yönü olan payeler ile onurlandıran ecdadın, ilk olarak Sultan Alparslan'ı Malazgirt Zaferi'nden sonra gazi unvanıyla andığını ifade eden Külünk, "Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde devletin, milletin ve ordunun yanında seferlere iştirak eden ve zafer kazanan devlet adımlarına gazi unvanı verme geleneği hep devam etti." dedi.

Metin Külünk, Osmanlı'ya muhteşem çağını yaşatan Kanuni Sultan Süleyman'ın gazi unvanı ile anıldığını belirtti.

1732'de Tebriz'in alınması üzerine 1. Mahmut'a da gazi unvanı verildiğini ifade eden Külünk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı'nın son kudretli padişahı Sultan 2. Abdülhamit'e 93 harbi vesilesi ile gazilik unvanı verilmiştir. Sultan Abdülhamid, tuğrasına ve devrinde basılan paralara bu unvanını koydurmuş, hutbelerde okunması için ferman çıkartmıştır. Sakarya Muhaberesi'nin ardından 19 Eylül 1921 tarihinde TBMM tarafından Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'e gazilik unvanı verilmesi de Selçuklu ve Osmanlı geleneğinin bir devamıdır.

Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk, laikliğin ve soyadı kanununun kabulünden sonra da manevi yönü bulunan gazilik unvanını kullanmış bir liderdir. TBMM, 15 Temmuz'da milletimiz ile birlikte bağımsızlık mücadelesi veren ve Afrin ile uluslararası terör örgütlerine karşı hazırlanan ordumuzun Başkomutanı Cumhurbaşkanımıza gazilik payesi verilmesini değerlendirmelidir."

AK Parti'li Külünk, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Erdoğan'a gazilik payesi verilmesinin, hem bir geleneğin devamı hem de uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin kararlılığını gösteren bir nişane olacağını kaydetti.