ANKARA (AA) - Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Özellikle Türkiye açısından içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağından da çıkabilmemiz için konvansiyonel ürünlerin dışında yüksek katma değer içeren ve yüksek fiyatla satılabilen ürünleri geliştirmemiz, üretmemiz ve dünya piyasasına girmemiz gerekir. Bunun da yolu savunma sanayisine hakim olmaktır ve bu çerçevede bu çalışmaları yapmaktır." dedi.

Canikli, Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme ve Destekleme Projesi (EYDEP) Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin savunma ürünlerini dışa bağımlılık yaşamadan kendi imkanlarıyla yapabilmesinin en önemli faktör olduğunu belirtti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) son yıllarda yaptığı özellikle sınır ötesi operasyonlarda, savunma sanayisinin büyük yerlilik oranlarına sahip ürünlerin kullanıldığını anlatan Canikli, bunun zaferlerin ortaya çıkmasına büyük katkı sağladığını, bu açıdan da son derece önemli olduğunu vurguladı.

Canikli, savunma ihtiyaçları için birçok ürün ve mühimmatın veya bunların üretiminde kullanılan kritik ürünlerin temininde sıkıntı yaşandığı ve örtülü ambargolarla karşı karşıya kalındığına işaret ederek, milli, yerli imkanların savunma sanayi ürünlerinde kullanılmasının vazgeçilmez hale geldiğini bildirdi.

En çok katma değer içeren ürün grubunun savunma sanayisi ürünleri olduğuna işaret eden Bakan Canikli, şöyle devam etti:

"Bir özelliği daha var, rekabetçi bir fiyatı yok. Çünkü her ülkenin ürettiği savunma ürününde, belli bazı istisnalar dışında birebir aynı konumda, aynı özelliklere sahip ürün yok. Her ülkenin ürettiği ürün bir şekilde diğerlerinden farklılık arz edebiliyor. Karşılaştırılabilir olmadığı için rekabetçi bir fiyat oluşmuyor, dolayısıyla fiyat tamamen üretici ülkenin takdiri ve inisiyatifi çerçevesinde oluşuyor. Fiyatlar da içinde yüksek oranda katma değer ihtiva ediyor, o açıdan yüksek. Ayrıca bu özelliği nedeniyle yani fiyatın tamamen üretici ülkeler tarafından belirlenmesi nedeniyle de çok yüksek fiyatlara satış olabiliyor. Geçtiğimiz aylarda dünyada başlangıçta 8,5 milyar dolar olarak önerilen bir savunma sisteminin daha sonra 2,7 milyar dolara ticareti gerçekleştirildi. Dolayısıyla özellikle Türkiye açısından içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağından da çıkabilmemiz için konvansiyonel ürünlerin dışında yüksek katma değer içeren ve yüksek fiyatla satılabilen ürünleri geliştirmemiz, üretmemiz ve dünya piyasasına girmemiz gerekir. Bunun da yolu savunma sanayisine hakim olmaktır ve bu çerçevede bu çalışmaları yapmaktır."

Türkiye'nin son 15 yılda savunma sanayisinde yeni bir teknolojiyi sıfırdan üretecek ve onu geliştirecek kapasiteye ulaştığını belirten Canikli, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ ve Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde faaliyette olan 27 askeri fabrika ile 4 tersaneyi buna örnek gösterdi.

Canikli, MİLGEM'lerin tasarımının Deniz Kuvvetleri Komutanlığında oluşturulan dizayn ofisinde, yapımının ise İstanbul tersanesinde gerçekleştiğini kaydetti.

- "Databank oluşturulması gerekiyor"

Piyasaya da ciddi anlamda yeni oyuncular girdiğine değinen Canikli, "Onların teknik değerlendirmesi, üretim onayları ve faaliyet izin belgeleri Bakanlığımız tarafından veriliyor. Oradan takip ediyoruz. İnanılmaz ilgi var, bu çok güzel bir şey. Ciddi sayıda oyuncu, başka alanlardan sermaye, savunma sanayisine doğru kayıyor. Bu da savunma sanayimizin geleceği açısından gerçekten çok güzel bir tablo." diye konuştu.

Canikli daha çok sermayenin bu alana kayması gerektiğini belirterek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de şu anda bir şekilde geliştirilen, üretilen savunma ürünlerinin en mikro düzeydeki komponentlerine hakim olacak bir yapının kurulması gerekiyor. Diyelim ROKETSAN'ın ürettiği bir üründe kullanılan parçalar var, bölünebilen en küçük parçalar anlamında söylüyorum, veya ASELSAN'ın ürettiği başka bir üründe parçalar var, birçok üründe aslında mikro düzeydeki parçaların benzer ve eşit olduğunu görüyoruz. Ama bu konuda bir databank henüz oluşmadığı için bir şirketimizin geliştirdiği o mikro komponenti başka savunma şirketimiz başka bir ürün için sıfırdan geliştirmek durumunda kalabiliyor. Bunların ortak tanımlanması, özelliklerinin belirlenmesi ve databank oluşturulması gerekiyor. Bu konuda çalışmalar da var. Detaya hakim olamazsak kesinlikle bütüne de hakim olamayız. Şu anda bütün bu açılardan Türkiye son derece başarılı bir trene girmiş durumda. İnşallah artan oranda devam edecek. Bu alanda faaliyette bulunan bütün firmalarımıza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum."