TBMM (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, "Kimyasal kastrasyon bir ceza yöntemi olarak uygulansa bile, etkili bir çözüme ulaşabilmek için bu uygulamaya eşlik edecek psikiyatrik tedavi yöntemlerini de kullanmak gerekir." dedi.

Depboylu, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarının tekrarlarının engellenmesi amacıyla bakanlar arasında kurulan komisyona sundukları önerileri açıkladı.

Çocukların istismarı ve ihmalini önleme ile ilgili çalışmaların ilk adımının "sorunun boyutlarını ve risk alanlarını belirlemek" olduğuna işaret eden Depboylu, "Evlerde, okullarda, çocukların yaşadığı veya çocuklarla ilişkili kurum ve kuruluşlarda, çocuklara yönelik gerçekleştirilen ihmal ve istismarın boyutlarını bilmediğimiz sürece, alacağımız önlem ve yapacağımız müdahaleleri etkili olarak planlama şansımız yoktur." diye konuştu.

Anayasa Mahkemesinin, resmi nikah olmadan dini nikah kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren maddeyi iptal ettiğini anımsatan Depboylu, bu iptal kararıyla, çocuk yaştaki kızların evlendirilmesinin de önünün açıldığını kaydetti.

Çocuk evliliklerde, Türk Ceza Kanuna ebeveynlerine bile ceza verilebilirken, söz konusu ilişkiyi tahsis edenlerin cezasız kalmasının adaletli bir durum olmadığını anlatan Depboylu, bu kişilerin de cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Belediye başkanı, müftünün ya da görevlendirdiği kişilerin resmi nikahı kıymasının bir fark yaratmayacağını belirten Depboylu, şunları söyledi:

"Bugün Türk hukukunda temel sorun imam nikahı kıyan kişilere ilişkindir. Aslında bu kişiler de cinsel istismar suçuna katılmış olup, ilgili yasa gereği onların da iştirak eden sıfatıyla yargılanması gerekmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlayacağı bir genelgeyle, bu kişilerin yasalara uygun davranmaları, aksi halde çocuk cinsel istismarının birer iştirakçisi olarak yargı uygulamalarında artık göz ardı edilmeyeceği içeriği yer almalıdır."

- Rehber öğretmenler

Milli bir çocuk politikasının, çocukların sağlığını ve esenliğini hedefleyen, gelişimlerini ve potansiyellerini destekleyen, her türlü riskten uzak kalmalarını, fırsatları değerlendirmelerini ve güçlendirilmelerini sağlayan politika olması gerektiğini vurgulayan Depboylu, bugüne kadar ortaya çıkmış olan çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarının çoğunun, okul rehber öğretmeni olarak görev yapan psikolojik danışmanlar ve psikologlar tarafından tespit edildiğini aktardı.

Depboylu, "Maalesef Milli Eğitim Bakanlığının okullarda yürütülen rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri ile ilgili olarak çıkardığı son yönetmelik, rehber öğretmenlerin yapacakları çalışmalarda psikolojik danışmanlık hizmetlerinin niteliğini olumsuz yönde etkileyecek görev tanımlamalarıyla çocuklarımıza sunulacak yardımın kalitesini düşürmektedir." diye konuştu.

- Öneriler

Depboylu'nun önerileri şöyle:

- "Çocuk kavramı ve çocuklara yönelik cinsel istismar uluslararası sözleşmeler ışığında yeniden tanımlanmalıdır.

- Cinselliği içeren süreç, 18 yaşından küçük olan çocuk tarafından başlatılmış olsa bile; süreci devam ettiren yetişkini haklı yapmaz. Böyle bir mazeretle ceza indirimi uygulanmamalıdır.

- Sarkıntılık suçu mağduru, veli veya vasisi olmadan tek başına şikayetçi olabilmelidir.

- Çocukların kendi aralarında veya yetişkin kişi veya kişilerle cinsel davranışlar içerisine girmesini sağlayan kişiler, cinsel istismar suçunu işlemiş kabul edilmelidir.

- "Cezai Ehliyet" ile ilgili düzenlemeler tekrar gözden geçirilmeli, suçun tekrarını önleyebilmek için gereken önlemler ciddiyetle alınmalıdır.

- İletişim ve teknoloji imkanları kullanılarak cinsel istismar suçunun işlenebileceği dikkate alınarak, mevzuat yeniden düzenlenmelidir.

- Cinsel istismarın görüntü kaydının yapılması veya yayınlanması ayrı bir suç olarak veya ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmelidir.

- Mağdurun tedavisi ve adli süreçlerde desteklenmesi yönünden devletin koruma ve gözetim yükümlülüğü de yasalarda düzenlenmelidir.

- Çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarından sabıkalı olanların çocukla ilgili işlerde çalıştırılmaları yasaklanmalıdır.

- Kurumsal ortamlarda işlenen çocuk istismarı suçlarının örtülmesi, üstünün kapatılması gibi eylemlerde bulunan görevlilerin çocuk istismarına iştirakten veya ayrıca tahsis edilecek çocuk istismarı suçunu örtmek suçundan cezalandırılması gerekmektedir. "

- Kimyasal kastrasyon

Cinsel istismar suçlarını işleyen kişilerin önemli bir bölümünde kişilik bozukluğu, parafililer, bir kısmında da gerçeği değerlendirmeyi ve muhakemeyi etkileyebilecek ağır ruhsal bozukluklar olduğunun bilindiğini aktaran Depboylu, cinsel suç tespit edilen kişilerin, ruhsal bozukluk varlığı açısından değerlendirilmesinin düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.

"Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da cinsel suç olarak kabul edilen eylemlerin, saf bir cinsel eylem olarak kabul edilmesinin yanlış olduğudur." diyen Depboylu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Suç davranışının ve yinelemesinin önüne geçilmesinde sadece cinselliğin ele alınması, eksik ve yetersiz olmaktadır. Sonuç olarak, cinsel suçun yinelemesine yönelik yaklaşımların, her bireyde etkili olabilecek, tam korumayı sağlayacak etkinlikte olmadığı, uygulamanın bireye özgü olması gerektiği anlaşılmaktadır. Cinsel istismar sadece belli bir organın işlevselliği ile ilgili bir sorun değil zihniyet ile ilgili bir sorundur. Bu suçu işlemiş kişi aynı zihniyette olduğu, düşüncelerini değiştirmediği veya kendini kontrol edemediği sürece çocukları istismar edecek başka faaliyetlerde de bulunabilir. Kimyasal kastrasyon bir ceza yöntemi olarak uygulansa bile, etkili bir çözüme ulaşabilmek için bu uygulamaya eşlik edecek psikiyatrik tedavi yöntemlerini de kullanmak gerekir."