Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurumu (YÖK) arasında çerçeve protokolü imzalandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ’’YÖK’le imzaladığımız protokol doktora öğrencilerinin TÜBİTAK merkez ve enstitülerinde yürütülen projelerde yer alması konusunda çok önemli bir fırsat sunuyor" dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile YÖK tarihi bir adım atarak, bilimsel araştırmalar ve üniversite-sanayi iş birliği için güçlerini birleştirdi. İki kurum arasında mevcut iş birliğini daha üst seviyelere çıkartacak olan çerçeve protokolü imzalandı. Protokol imza törenine üniversitelerde görev yapan rektörler ile Ar-Ge’den sorumlu rektör yardımcıları da katıldı. Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, imzalanan protokolle mevcut entegrasyonu bir üst seviyeye taşıdıklarını kaydederek, ’’Bu sayede üniversiteler, sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri ve enstitülerle birlikte Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde ortak programlar ve projeler geliştirilecek’’ ifadelerini kullandı.

’’YÖK’le imzalayacağımız protokoller akademi tarafında güçlü bir iş birliği zeminini mümkün kılıyor’’

Sanayi ve teknoloji alanında Türkiye’nin rekabet gücünü daha da artıracak reformlara odaklandıklarına dikkat çeken Varank, konuşmasına şöyle devam etti:

’’Attığımız her adımda milli teknoloji, güçlü sanayi vizyonumuz bize yol gösterici oluyor. Ekonomik yarışta geri kalmamak için yüksek katma değer, verimlilik artışları, dijitalleşme ve bölgesel kalkınma eksenlerinde bir dizi önceliğimiz bulunuyor. Dışa bağımlılık ve dış finansman ihtiyacı azalacak, büyüme ve istihdam sağlam bir rotaya oturacak. Başarılı bir dönüşümde kamunun doğru stratejiyi etkin politikalarla yürütmesi kadar özel sektör ve akademinin bu stratejiyi tamamlar nitelikte adımlar atması gerekiyor. YÖK’le imzalayacağımız protokoller akademi tarafında güçlü bir iş birliği zeminini mümkün kılıyor. Bu sayede üniversiteler, sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri ve enstitülerle birlikte Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde ortak programlar ve projeler geliştirilecek. Üniversiteler bünyesindeki zengin insan kaynağımız enstitü ve sanayi kuruluşlarındaki alt yapılarda çalışma imkanına kavuşacak. Sonuçta hem kaynakların daha etkin kullanımı sağlanmış olacak hem de uzmanlaşmanın verimlilik üzerindeki etkileri daha çabuk ortaya çıkacak.’’

YÖK ile birlikte çalışacakları bir diğer alanın meslek yüksekokulları tarafından sanayicilerin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesi olduğunu belirten Varank, ’’İş gücü piyasasındaki yetenek setlerini çeşitlendirip, kabiliyet eksikliklerini gidermemiz gerekiyor. Üretim değer zincirini bir bütün olarak ele alıyoruz. Bilimsel araştırma, uygulamalı bilim, ürün geliştirme ve ticarileşme katmanlarından oluşan her bir aşama bizim için eşit öneme sahip’’ dedi.

’’Üniversiteyle sanayi arasında önemli bir köprü görevi gören araştırma alt yapılarını destekliyoruz’’

Varank, TÜBİTAK aracılığıyla tüm bu katmanlarda nitelikli bilginin işlenmesini ve paylaşımını mümkün kılan yüksek teknoloji işbirliği platformlarını desteklemeye başladıklarını ifade ederek, ’’Bu platformlarda araştırma üniversitelerimize merkezi bir rol verdik. Böylelikle yüksek teknoloji alanında nitelikli bilgi üretimine ve bilginin sanayide kullanılmasına imkan tanıyoruz. Araştırma üniversitelerimizin geliştirdikleri kritik teknolojilerdeki ürünlerin ‘Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Belgesi’ verdiğimiz firmalar başta olmak üzere özel sektöre aktarımını hedefliyoruz. Üniversiteyle sanayi arasında önemli bir köprü görevi gören araştırma alt yapılarını destekliyoruz. Bu alt yapılar özel sektörle iş birlikleri kurarak ulusal Ar-Ge ekosistemimizin dinamosu olabilecek niteliğe sahip. YÖK’le bu konuda da birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Sektör ve ürün bazlı yerel analizlerin yapılması konusunda üniversitelerimizin tecrübe ve yetkinliğinden faydalanacağız. İl yenilik planlarının hazırlanması, yakında detaylarını açıklayacağımız yerlileşme politikasının önemli bir unsuru olacaktır. Üniversitelerin ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi’ kapsamında yürüteceği çalışmalarda iş birliğine hazırız’’ açıklamasında bulundu.

’’YÖK’le imzaladığımız protokol, doktora öğrencilerinin TÜBİTAK merkez ve enstitülerinde yürütülen projelerde yer alması konusunda çok önemli bir fırsat sunuyor’’

Beşeri sermayenin kalkınma sürecinde oynadığı hızlandırıcı rolün farkında olduklarının, Sanayi Doktora Programı’nın bu amaçla atılmış tarihi bir adım olduğunun altını çizen Varank, şöyle devam etti:

’’Programın ruhu, akademide yetişen insan kaynağının bizzat sahaya inerek üretim sürecinde doğrudan deneyim elde etmesi ve teorik bilgiyi pratiğe dökmesi üzerine kurulu. Gençlerimiz eğitimleri boyunca burs almanın yanı sıra, mezun olduktan sonra sanayide istihdam edilirlerse 3 sene boyunca yüzde 40’la yüzde 60 arasında değişen maaş desteği de alacaklar. YÖK’le imzaladığımız protokol, doktora öğrencilerinin TÜBİTAK merkez ve enstitülerinde yürütülen projelerde yer alması konusunda çok önemli bir fırsat sunuyor. Akıllı ve yenilikçi malzemelerden yenilenebilir enerjiye, lazer teknolojilerinden uydu ve uzay aracı kontrol sistemlerine kadar pek çok alandaki doktora öğrencilerimizin TÜBİTAK projelerinde çalışmasını istiyoruz.’’

Varank, yakın dönemde Financial Times Gazetesi’nde Türkiye ile ilgili yayımlanan bir makale olduğunu kaydederek, ’’Makalede Eskişehir Osmangazi Üniversitesindeki akrep ve yılan zehirlenmelerine karşı antiserum üretim tesisinden bahsedilerek, bu projeye olan melek yatırımcı ilgisi vurgulanmış. Metni okuduğunuzda şunu da görüyorsunuz. Türkiye, start-up adı verilen yenilikçi girişimlerdeki sıçramayı sadece perakende ticaret tabanlı işler yerine bilimsel tabanlı faaliyetlerde de gerçekleştirebilir. Ben bunun çok yerinde bir tespit olduğunu düşünüyorum’’ diye konuştu.

’’Yıkıcı teknolojiler olarak adlandırılan teknolojik kırılımlara sanayimizi, sektörlerimizi hazırlamamız büyük önem taşıyor’’

TÜBİTAK enstitülerinde yapılan çalışmaların beklentileri yükselttiğine işaret eden Varank, ’’TÜBİTAK MAM’da 3 bin 750’den fazla endemik bitki hazinemizden faydalanarak, Sağlık Bakanlığı ihtiyaçları doğrultusunda yenilikçi ilaçlar bilimsel yöntemlerle geliştiriliyor. Bu sayede yüksek katma değerli bitkisel ilaçların üretilmesinin yolunu açıyoruz. Bir sonraki aşamadaysa hem etken maddeleri hem de bitmiş ilaçları ihraç edebileceğiz. Dolayısıyla bugün imzaladığımız protokoller, bu ve benzeri örneklerin katlanarak artmasına hizmet edecek, bundan eminim. YÖK’le yaptığımız iş birliği yurt içi ve yurt dışı doktora burs ve araştırma programlarının desteklenmesi ve izlenmesini de içeriyor. Bu sayede burslara ayrılan kaynakların daha etkin ve verimli kullanılması mümkün olacak. Farklı paydaşların aynı amaç uğruna güçlerini birleştirip eşgüdüm halinde hareket etmesi başarının en önemli şartı. Tatlı bir yarışın sağladığı faydalar yadsınamazken, birbirinin tamamlayıcısı olması gereken kurumların bencilce kıyasıya bir yarışa tutuşması çoğu zaman kaynak israfına sebep olmaktadır. Bu noktada üniversitelerimizin kurumsal taassuptan uzak bir yaklaşım içinde beraber hareket etmede, ekosistemdeki eksikleri gidermede istekli ve yapıcı olması gerekiyor. Yıkıcı teknolojiler olarak adlandırılan teknolojik kırılımlara sanayimizi, sektörlerimizi hazırlamamız büyük önem taşıyor. Bu alanda üniversitelerimizde oluşan bilginin sanayimizle bütünleşmesi hayati derecede mühim. Üniversitelerimizden, üniversite yönetimlerimizden bu adımlara, bilginin akademik çerçeveye hapsedilmemesi ve ekonomik değer üretmesi hedefleri doğrultusundaki işlere öncülük etmelerini bekliyoruz. Biz bu işbirliklerini güçlendirmek adına üzerimize düşen ne varsa en yüksek motivasyonla yapmaya hazırız’’ değerlendirmesinde bulundu.

’’Üniversitelerin sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri ve enstitülerle birlikte araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetlerine aktif katılımını sağlamak üzere iş birliği yapacağız’’

YÖK Başkanı Yekta Saraç ise, ülkenin refah toplumu olma yolundaki çabalarını destekleyecek en önemli güçlerden birinin bilim ve teknolojide yetenek düzeyleri olduğuna dikkat çekerek, ’’Bu noktada üniversitelerimiz, ülkemizin bu yetenek düzeyinin artırılmasında merkezi konumda yer almaktadır. Bu konumunu destekleyen birinci husus akademisyenlerimizin fikri sermaye birikimi, diğeriyse yetiştirilen nitelikli bilim insanlarıdır. Sayıları 206’yı bulan yükseköğretim kurumlarımızla birlikte ülkemizin sürdürülebilir kalkınma süreçlerine çok ciddi katkılar sağlayan projeler yürütüyoruz. Çerçeve protokol kapsamında üniversitelerin sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri ve enstitülerle birlikte araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetlerine aktif katılımını sağlamak üzere iş birliği yapacağız’’ açıklamasında bulundu.

Konuşmaların ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile YÖK arasında yapılacak iş birliğine ilişkin çerçeve protokolü, Bakan Varank ve Saraç tarafından imzalandı. Törende ayrıca YÖK ve TÜBİTAK arasında ’Doktora Burs Programlarında İş Bırliğı’ ile ’YÖK-TÜBİTAK Doktora Programı’ projesine ilişkin iki protokol imzalandı. YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Rahmi Er ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal protokollere imza attı.