TBMM (AA) - AK Parti İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın imzasını taşıyan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi'nin gerekçesinde, 27 Nisan 2017'de yürürlüğe giren Anayasa değişikliğinin, içtüzükte kapsamlı değişiklikler gerektirdiği belirtildi.

Meclis Başkanlığına sunulan teklifin genel gerekçesinde, Anayasa'da 6771 sayılı Kanun'la yapılan ve 27 Nisan 2017'de yürürlüğe giren değişikliğin, içtüzükte kapsamlı değişiklikler yapılmasını gerektirdiği ifade edildi.

Söz konusu değişikle yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilmesinin düzenlendiği, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanların Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı, görevden alınacağı ve ona karşı sorumlu olacakları anımsatılan gerekçede, yürütme ve yasamanın bu organik ayrılığının, işlemlerinin de ayrılığını gerektirdiğine işaret edildi.

Bu doğrultuda kurul halinde bir hükümet bulunmadığı için hükümetin Meclise kanun tasarısı sunması söz konusu olamayacağı gibi hükümet üyelerinin Mecliste hükümeti temsilinin de mümkün olmadığı vurgulandı.

Genel gerekçede, yürütme organının temsilinin söz konusu olabileceği, bu çerçevede içtüzükte yapılan değişikliklerde "kanun tasarısı", "hükümet","bakanlar kurulu" gibi ibarelerin içtüzük metninden tümüyle ayıklanmış ve bunların yerine gerektiğinde "Cumhurbaşkanı", "Cumhurbaşkanı yardımcısı" ve "bakan" gibi ibarelerin ekleneceği aktarıldı.

Anayasa'da yapılan önemli değişikliklerden birinin de Cumhurbaşkanı'na nitelikli geri gönderme (veto) yetkisinin verilmesi olduğu anımsatılan gerekçede, Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı'nın geri gönderdiği bir kanunun aynen kabul edilebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyuna ihtiyaç duyulduğu, veto edilen bir kanunun kabulü için en az 301 kabul oyu gerektiği, aksi takdirde metnin reddedilmiş olacağı da hatırlatıldı.

İçtüzükte bu değişikliğe uygun değişiklikler yapıldığı kaydedildi.

- Meclis'in bilgi edinme ve denetim mekanizmaları yeniden tanımlandı

Gerekçede, Anayasa'da olağan dönem "kanun hükmünde kararname" kavramının kaldırılması nedeniyle içtüzükte de bu kavramın kaldırıldığı bildirildi.

Yeni düzenlemede olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin çıkarılabileceğine işaret edilerek, olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Resmi Gazete'de yayımlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulmak ve yayım tarihinden itibaren üç ay içinde görüşülüp sonuçlandırılmak zorunda oldukları, içtüzükte söz konusu kararnamelerin 3 aylık sürede çıkarılmalarını düzenleyen kurallar konulduğu belirtildi.

Teklif ile Meclisin bilgi edinme ve denetim yollarına ilişkin olarak Anayasa'da gerçekleştirilen değişikliklerin de içtüzüğe yansıtıldığı, bu bağlamda "güvenoyu", "gensoru", "sözlü soru" gibi araçların içtüzükten ayıklandığı, "yazılı soru", "genel görüşme" ve "Meclis araştırması" mekanizmalarının yeniden tanımlandığı ifade edildi.

Meclis soruşturması mekanizmasının yürütme organında yapılan değişikliğe uygun olarak yeniden kurgulandığı aktarılan genel gerekçede, bu çerçevede Cumhurbaşkanı'nın "vatana ihanet" yerine "cezai sorumluluğu"nun, Meclis soruşturması mekanizmasına koşut olarak yeniden düzenlendiği kaydedildi.

Anayasa'da yapılan değişikliklerden birinin de sıkıyönetimin kaldırılması ve olağanüstü yönetim usullerinin tek başlık altında toplanması olduğu anımsatılan gerekçede, içtüzükte buna uygun "olağanüstü hal yönetimi" başlığı altında yeni düzenlemeler yapıldığı belirtildi.

- İşlevsiz maddeler ayıklandı

Gerekçede üye sayısının 600'e çıkarılmasına yönelik değişikliğin de içtüzüğe yansıtıldığı bildirildi.

İçtüzük değişiklik teklifinin temel olarak Anayasa'da yapılan değişikliklere uyum sağlama amacıyla hazırlandığı, bununla beraber içtüzüğün özünü etkilemeyen iki ayrı grup değişikliğin daha yapıldığı anlatıldı.

Bunlardan birinci grubun halen işlevsiz halde bulunan maddelerden oluştuğu belirtilerek, Hesapları İnceleme Komisyonu'nun daha önce yapılan düzenlemelerle kaldırılmış olmasına rağmen içtüzükteki varlığını sürdürdüğü, benzer şekide Anayasa ve kanunlarda kaldırılmış olmasına rağmen idam cezasına ilişkin içtüzükte usul kurallarının bulunduğu hatırlatıldı. İçtüzük değişikliğinde bu tür işlevsiz kalan maddelerin ayıklandığına işaret edildi.

İkinci grup değişikliklerin, kuvvetli teamül haline gelmiş bazı uygulamaların içtüzüğe derç edilmesi olduğu belirtilen gerekçede, gelen kağıtların önemli bir kısmının fiziki olarak değil, elektronik kanallarla dağıtıldığı bu duruma örnek gösterilerek, kuvvetli teamül haline gelen bu tür uygulamaların da içtüzük kuralı haline getirildiği vurgulandı.

(Bitti)