Kleptomani Nedir?

Kleptomani kelimesi köken olarak Yunanca “hırsız” anlamına gelen “Kleptes” kökünden gelmektedir.

Kleptomani kelimesi Türkçeye, “Çalma Deliliği” olarak çevrilebilir.

Dürtü kontrol bozukluğu sınıfına giren psikolojik bir rahatsızlıktır.

Nadir gözlenen kleptomani, hasta tarafından genellikle gizli tutulan, ancak yasal sorunlar yaşandıktan sonra psikiyatrik yardım aranmaya başlanan bir rahatsızlıktır.

Kleptomani hastalarının çoğu, psikiyatrik destek almaktan korktukları için gizlilik ve utanç içinde yaşarlar.

Hem hasta hem de yakınları için ciddi sonuçlar doğuran bu hastalık, psikoterapi ve ilaç tedavileri kullanılarak kontrol edilebilir.

Çalışmalar, hırsızların, %3,8 ile %10’unun kleptoman olduğunu ortaya koymuştur.

Bu oran, bütün toplumda %0,3 ila 0,6’ya denk gelmektedir.

Cezai Sorumluluk Ne Şekildedir?

Kleptomani (Çalma Hastalığı), tam anlamıyla bir akıl hastalığı değildir. Hastanın,  işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmıştır.

Mahkemeler, sanık hakkında TCK 32/2 madde gereğince, hükmedilecek cezada indirim yapabilecek, ya da akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri de uygulayabileceklerdir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu

Akıl hastalığı

Madde 32-

(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi beş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.

Madde Gerekçesi

Madde 32-

Kusur yeteneğini etkileyen bir neden olan akıl hastalığının varlığı durumunda, kişi işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamamakta veya işlediği fiille ilgili olarak irade yeteneği önemli ölçüde etkilenmektedir. Kişi bu durumda kusurlu olamayacağından, hakkında cezaya hükmedilemeyecektir. Ancak, fiili hukuka aykırı niteliğe sahip olduğundan, kişi hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine başvurulacaktır.

Ayrıca işaret etmek gerekir ki, akıl hastalığı kişinin işlediği her fiil açısından algılama veya irade yeteneği üzerinde etkili olmayabilir. Örneğin, kleptomani akıl hastası olan kişinin hafif değerdeki şeylere yönelik olarak işlediği hırsızlık suçu açısından irade yeteneğinin olmadığı söylenebilir. Ancak, bu kişinin kasten adam öldürme suçunu işlemesi durumunda, malûl olduğu akıl hastalığı bu fiille ilgili olarak algılama ya da irade yeteneğini etkilemez.

Kişinin akıl hastası olup olmadığının tespiti ile hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceğini, davranışlarını ne surette etkilediğini genel olarak belirleme, tıbbî bir konudur. Uzman bilirkişi bu hususu ortaya koyduktan sonra, akıl hastası olan kişinin somut olay açısından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığını, akıl hastalığının somut olay açısından kişinin bu yeteneklerini ne ölçüde etkilediğini normatif olarak belirleme görevi, hâkime aittir.

Hükümet Tasarısında akıl hastalığı durumunda kişinin kusur yeteneği, akıl hastası hakkında uygulanacak tedbirler ve bunların usulü aynı maddede düzenlenerek, farklı konuları ilgilendiren hükümler tek bir madde içinde yer almaktaydı. Sistematik açıdan hatalı olan bu düzenleme değiştirilmiştir. Madde metninde sadece akıl hastalığının kusur yeteneğine etkisi düzenlenmiş; buna karşılık, akıl hastaları hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin ilgili bölümde düzenlenmesi uygun bulunmuştur.

Yargıtay 17. Ceza Dairesi       

2017/5322 E.

2019/422 K.

"İçtihat Metni"

Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi

Suç: Hırsızlık

Hüküm: Mahkûmiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanığın savunmalarında, kleptomani rahatsızlığı nedeniyle hırsızlık suçunu işlediğini beyan etmesi karşısında; öncelikle CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafii atanarak sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32. maddesi gereğince "Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı" hususunda rapor alınmasından sonra sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayininde zorunluluk bulunmasına rağmen eksik kovuşturma ile sanığın yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'ın temyiz talebi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğ nameye aykırı olarak BOZULMASINA

KAYNAKÇA

https://www.medicalpark.com.tr/kleptomani-calma-hastaligi/hg-2099