Ortak vasiyetnamelerin bu niteliği alabilmeleri için önemli olan vasiyetnamelerin bir tek işlemde (uno actu) birleşmeleri olmayıp birden fazla şahsın mamelekleri üzerinde birlikte tasarrufta bulunma müşterek iradelerinin varlığıdır (Dr. M..D..- Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1969/4,sf.165). Başka bir ifade ile aynı işlemle yapılan birbiriyle iç içe geçmiş ve biri diğerine bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır. Bu hali ile birisi bakımından şekil şartı tamam olmakla beraber diğeri yönünden şekil şartı eksik kalan vasiyetnameleri geçerli saymak mümkün değildir.

Ne var ki, yapılan ölüme bağlı tasarrufu miras sözleşmesi ve sair kurumlar çerçevesinde yorumlamanın mümkün olduğu durumlarda ise murisin son arzularını ayakta tutmak ve tahvil suretiyle yapılan hukuki işlemin geçerli olduğundan söz edilebilir (örn.2. H.D. 02.03.1990 tarih ve 1989/9067-1990/2434 sayılı kararında birlikte vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ancak yapılan hukuki işlemin miras mukavelesi olarak geçerli olduğunu kabul etmiştir).

Gerek doktrin de ve gerekse de Yargısal kararlar incelendiğinde genel olarak ortak vasiyetnamenin değil ama Medeni Kanundaki şekil şartlarından birine (resmi-el yazısı-sözlü vasiyet) uyularak yapılmamış olanların geçersiz olduğu sonucuna varılabilir ki bu da birlikte yapılan vasiyet olacaktır. Örneğin, bir el yazısı vasiyetnameyi vasiyetçilerden biri, her iki mirasbırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler; veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise o zaman vasiyetname kanundaki şartlara uygun olarak yapılmadığı için geçersiz olacaktır. Bu geçersizliğin müeyyidesi ise butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira, ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi, şeklen bir vasiyetname vardır.

O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelerde gözetilerek muris tarafından yapılan vasiyetnamenin niteliği ile yasal düzenlemeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı nitelendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
 
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi

Esas No:2013/18224
Karar No:2014/2251 


Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, muris S.. Ç.. tarafından 1992 tarihli el yazısı vasiyetname ile tüm mal varlığının davalıya bırakıldığı iddasının doğru olmadığı, belgenin müteffevafının son arzularını taşımadığı gibi mektup niteliğindeki yazıların müteveffanın eli ürünü olmadığı, birbirinden farklı el yazısı içerdiği, karışık, anlaşılamayan, tahrif edilmiş ve düzenleme yeri ile tarihinin yazı ile yazılmadığı, vasiyetin geçerlilik şekil ve şartlarını taşımadığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir.

Davalı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iptali istenen vasiyetnamenin murisin eli ürünü olduğunun Adli Tıp Raporu ile anlaşıldığı, el yazısı vasiyetnamenin TMK.nun 538.maddesinde ön görülen koşulları taşıdığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Vasiyet, bir kimsenin (gerçek kişi) bizzat yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf olup bütün mamelekin veya muayyen bir malın gerçek veya tüzel bir şahsa mülkiyetinin devrini amaçlar.

Miras, murisin ölüm günündeki hükümlere göre mirasçılara intikal eder (4722 S.K. md.17).

Muris, S.. Ç.. 27.10.2001 tarihinde vefat etmiş olup bu durumda 743 sayılı Medeni Kanunun ve yine Medeni Kanunun velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına dair Tüzüğün ilgili maddeleri hükümleri gereğince inceleme yapılması gerekir.

743 sayılı Medeni Kanunun 485.maddesinde, el yazısı vasiyetnamenin koşulları belirtilmiştir. Bu madde hükmüne göre; "Vasiyetçinin, bizzat tanzim ettiği vasiyetname; baştan aşağı kadar tanzim edildiği mahal, sene, ay ve gün dahi dahil olduğu halde bizzat kendi el yazısiyle yazılmış ve imza edilmiş olmak lazımdır. Bu suretle tanzim edilmiş olan vasiyetname açık veya kapalı olarak hıfzedilmek üzere sulh hakimine veya katibi adil veya memura tevdi olunur." Yine aynı yasanın 499 ve 500.maddelerinde de ölüme bağlı tasarrufların iptal sebepleri düzenlenmiştir.

Somut olayda, muris S..Ç.. ile dava tarihi itibariyle halen sağ olan kardeşi H.. Ç.., el yazısı vasiyetnameyi birlikte imzalamışlardır.

Bu durumda hukukumuza göre ortak vasiyetnamenin geçerli olup-olmadığı, murisin işlemlerinin ortak vasiyetname niteliğinde bulunup-bulunmadığı ihtilafın çözümünde önem kazanmaktadır.

Birden fazla miras bırakanın ölümlerinden sonra hüküm ifade etmek üzere, mamelekleri üzerinde tek taraflı olarak tasarrufta bulunmak gayesiyle, birlikte arzularını açıklamalarına ortak vasiyetname denir. Ortak vasiyetnamelerin bu niteliği alabilmeleri için önemli olan vasiyetnamelerin bir tek işlemde (uno actu) birleşmeleri olmayıp birden fazla şahsın mamelekleri üzerinde birlikte tasarrufta bulunma müşterek iradelerinin varlığıdır (Dr. M..D..-Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1969/4,sf.165). Başka bir ifade ile aynı işlemle yapılan birbiriyle iç içe geçmiş ve biri diğerine bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır. Bu hali ile birisi bakımından şekil şartı tamam olmakla beraber diğeri yönünden şekil şartı eksik kalan vasiyetnameleri geçerli saymak mümkün değildir.

Ne var ki, yapılan ölüme bağlı tasarrufu miras sözleşmesi ve sair kurumlar çerçevesinde yorumlamanın mümkün olduğu durumlarda ise murisin son arzularını ayakta tutmak ve tahvil suretiyle yapılan hukuki işlemin geçerli olduğundan söz edilebilir (örn.2. H.D. 02.03.1990 tarih ve 1989/9067-1990/2434 sayılı kararında birlikte vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ancak yapılan hukuki işlemin miras mukavelesi olarak geçerli olduğunu kabul etmiştir).
Gerek doktrin de ve gerekse de Yargısal kararlar incelendiğinde genel olarak ortak vasiyetnamenin değil ama Medeni Kanundaki şekil şartlarından birine (resmi-el yazısı-sözlü vasiyet) uyularak yapılmamış olanların geçersiz olduğu sonucuna varılabilir ki bu da birlikte yapılan vasiyet olacaktır. Örneğin, bir el yazısı vasiyetnameyi vasiyetçilerden biri, her iki mirasbırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler; veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise o zaman vasiyetname kanundaki şartlara uygun olarak yapılmadığı için geçersiz olacaktır. Bu geçersizliğin müeyyidesi ise butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira, ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi, şeklen bir vasiyetname vardır.

O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelerde gözetilerek muris tarafından yapılan vasiyetnamenin niteliği ile yasal düzenlemeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı nitelendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


hukukmedeniyeti.org