Şekil denetimi adı altında esastan verilecek iptal kararı ile referandum sürecine müdahale, İsrail'in açık denizlerdeki yardım gemilerine müdahalesi kadar gayrı meşru olacaktır.

Anayasa Mahkemesi yaptığı ikinci toplantıda anayasa değişiklik paketinin şekil yönünden incelenmesine karar verdi. 2 ret oyuna karşılık 9 üyenin kabulü ile verilen karar tartışılmaya devam ediyor. Henüz yürürlüğe girmeyen bir normu iptal etme girişiminin ne kadar hukuki dayanaktan yoksun olduğunu anlatmak için, AYM’nin kabul kararının evli olmayan kişilerin boşanma davasını  kabul etmekle eşdeğer olduğunu ifade etmiştim. Şimdi öyle anlaşılıyor ki, AYM geçmişte örneklerini gördüğümüz hukuk ihlallerine bir yenisini eklemeye hazırlanıyor. Şekil denetimi yapacağız diye yapılan açıklamanın arkasından şekilden esasa girerek HSYK ve AYM’ de değişiklik yapan maddeler ile yeni düzenlemeye geçişi sağlayan geçici maddelerin yürürlüğünün durdurulmasına ve iptaline karar vereceğine dair sinyal vermektedir. Bu beklentilerimizde yanılmayı çok isteriz ama alınan inceleme kararı verilecek kararın habercisi durumunda.

Şimdi soru şu: Anayasa Mahkemesinin Anayasa’yı ihlal ederek vereceği karar karşısında yapılabilecek bir şey yok mudur ? 

Tartışmaları takip ettiğimizde gösterilen yolların sonunda AYM çıkmazına dayandığı görülüyor. Hükümet derhal erken seçim kararı alır, 12 Eylül’de referandum sandığı ile seçim sandığı birlikte milletin önüne konulur, millet sandıkta gereken cevabı verir deniliyor. Demokrasilerde çözümü halktan beklemenin, son sözü halkın söylemesi gerekliliğinin dillendirilmesi. Yanlış değil elbette. Ama süreci devam ettirdiğimizde çözüm var mı ? Birlikte sorgulayalım. Diyelim ki, AYM’nin hukuksuz ve siyasi kararına halk tepki verdi ve değişimi savunan Ak Pari’ye yüksek oranda destek verdi. Meclis’te Anayasayı değiştirecek yeterli sayı olan 367’nin üzerinde milletvekili çıkardı. Mevcut darbe Anayasasını tümden değiştirmek veya değişiklik yapmanın yöntemi Anayasada belirlenmiş. Yine 148.madde ve 175.maddede yazılı usuller devreye girecek. Değişiklik teklifi AYM’nin önüne gelecek. 411 milletvekilinin oylarıyla kabul edilen Anayasa değişikliğini de bu AYM iptal etmedi mi?  Olayın özeti, yeni bir seçim çare değildir. Anayasa Mahkemesi Anayasayı ihlal eden kararlarıyla TBMM’nin Anayasa yapma ve değiştirme yetkisini elinden almış bulunmaktadır. AYM’nin Anayasa değişikliğini esastan inceleyerek verdiği iptal kararları fonksiyon gaspı ile verdiği kararlardır. Hukukta fonksiyon gaspının müeyyidesi yok hükmünde sayılmasıdır.

Anayasa Mahkemesinin fonksiyon gaspı sonucu verdiği kararlar şimdiye kadar tartışılmakla birlikte, yok hükmünde sayma ve tanımama yönünde bir işlem yapılmadığı için hukuksuzluk devam edegelmiştir. T.C.Anayasa Mahkemesi, şimdiki üye profiliyle de alakalı olmaksızın geçmişte de Anayasa’yı ihlal eden kararlar vermiştir. Yasaların Anayasaya uygunluk denetimi görevini bir kenara bırakmış 1977 yılında 1961 Anayasası’nın bir maddesini bile iptal etmiştir. Yürütmeyi durdurma kararlarının hukuki dayanağı yoktur. Gerekçesiz karar açıklamalarının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Şekil denetimi diyerek esastan inceleme ile verdiği kararlar açık Anayasa ihlalidir.  Asli kurucu iradenin vermediği, Anayasa ve kanunların vermediği bir yetkiyi kullanmanın adı yetki gaspıdır. Bu yetki gaspına demokrasi içinde dur denilmesi gerekmektedir. Demokrasilerde çare tükenmez sözü asıl bu noktada geçerlidir. Anayasal organlar yasal sınırlar içinde hareket ederek karar verdikleri takdirde meşrudur ve kararları uygulanır. Aksi halde AYM kararından değil 11 kişinin imzaladığı, başlığı karar olana bir metinden ibarettir. “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” (Anayasa Md.6)  AYM’ nin Anayasa değişikliğini esastan iptal veya referandum sürecini durdurma kararı Anayasal meşruiyetten uzak olacaktır. Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri içinde yer alan alan hukuk devleti ilkesinin ihlalinden söz edilecekse, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hukuk devleti ilkesinin ihlali olacağında da kuşku yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olarak devamını korumak bütün bir milletin görevidir. Millet bu görevi seçtiklerine yani TBMM’ne tevdi etmiştir. Meclis, Anayasa Mahkemesi’nin muhtemel iptal kararına karşı, bu kararın yok hükmünde olduğuna dair bir karar alıp ilan ederek, devamında Anayasa’yı ihlal ile alınmış bir kararın AYM kararı olamayacağı gerekçesiyle  Resmi Gazetede yayınlanmasına engel olmalıdır. Resmi Gazetede yayınlanmayan AYM kararı yürürlüğe girmeyeceği için referandum süreci devam edecek ve demokrasilerde egemenliğin gerçek sahibi olan millet son sözü söyleyecektir.

Reşat PETEK