Android cep telefonlarında, telefona play store ya da benzeri programlardan indirilen casus ses kayıt cihazları sonucu elde edilen deliller ile ilgili verilen mahkeme kararları, anayasaya ve TCK’nın amacına aykırı olmaya başlamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında da özellikle hakaret ve tehdit davalarında ses kayıt cihazlarına kaydedilen delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş delil olarak kabul edildiği ve müştekinin başka bir yolla suçu kanıtlayamadığı hallerde, ses kayıt cihazı ile elde ettiği bu delili kullanabileceği ifade edilmiştir. Yargıtay Ceza genel Kurulu kararına Anayasa ve TCK ilkeleri ışığında katılmamaktayım.

Özellikle TCK’da kişisel veriler, özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyetinin gizliliğini ihlal gibi suçlar düzenlenmişken, casus ses kayıtlarına diğer tarafın sesinin kayıt edilmesi ve üstelik tarafın rızasının alınmamış olması bu delilin hukuka aykırı delil olarak kabulünü zorunlu kılmalıdır.

Son zamanlarda TCK’nın ruhunu aşan şekilde hakim uygulamaları sanığın savunma hakkına zarar vermekte ve Ceza Kanunu’nun amacının ceza adalet sistemini aşarak, her ne pahasına olursa olsun suçun ortaya çıkarılması şeklinde algılanmasına yol açmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun amacı asla “her ne pahasına olursa olsun” suçun ortaya çıkarılması olmamalı ve hukuka aykırı deliller doğru değerlendirilmelidir.

Özellikle bankalar ya da resmi kurumlar müşteri hizmeti kalitesi açısından ve güvenlik açısından sesin kayıt altına alındığını tarafa hatırlatmakta ve ancak hatırlatmadan sonra kayıt yapmaktadır. Casus kayıt programlarında karşı taraf sesinin kayıt altına alındığını bilmemekte ve kayıt altına alan da sesin kayıt altına alındığını karşı tarafa bildirmemektedir. Bu anlamda kayıt altına alınan ses kaydının delil olarak kullanılması hukuka aykırıdır. Sadece bu delile dayanarak ve delil başkaca delille desteklenmeksizin sanığa ceza verilemeyecektir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları  hatalı yorumlanmakta ve TCK’nın 132 ve 133. Maddeleri yeterince anlaşılamamakta ve sanığa hukuka aykırı delillere dayanarak ceza verilmektedir. Almanya, kişinin kendi katıldığı bir telefon konuşmasında karşı tarafın sesini gizlice kayda alması olayında suçun çok ağır ve kamuyu ilgilendiren önemli bir suç olmasını aramakta ve delilin bu anlamda elde edilmesinin önemli olduğuna vurgu yapmaktadır. Türk Ceza Yargısında bu manada bir ayrıma da gidilmeksizin ses kayıt cihazları ile aslında başka bir suç daha işlenmektedir: “Kişiler arasından haberleşmenin gizliliğinin ihlali”

Kanaatimce, özel kişiler tarafından kaydedilen rızaya dayanmayan ses kayıtları hukuka aykırıdır ve ceza yargılamasında hukuka uygun delil olarak kullanılmamalıdır.

Bu köşe yazısı, sayın Av. Sabire Sanem YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için gönderilmiştir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.