Ülkemizde son yıllarda sağlık personellerine yönelik şiddet eylemleri artış göstermiştir. Şiddet; fiziksel müdahale şeklinde vuku bulabileceği gibi sözlü olarak da işlenebilen bir eylemdir. Hukuki anlamda tanımını yapmak gerekirse şiddet;   kişinin,  fiziksel,  cinsel,  psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle yahut acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri,  buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal,  kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel,  cinsel,  psikolojik,  sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Kanun koyucu yakın zamanda bu tarz menfur saldırıları bertaraf edebilmek adına çeşitli mevzuatlarda birtakım düzenlemeler ihdas etmiştir.

Sağlık çalışanlarına yönelik olarak ağırlıkla işlenen suçların başında; kasten yaralama, hakaret, tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçları gelmektedir. Buna göre;

Kasten yaralama suçu bakımından; kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde ise, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunacaktır. Kasten yaralama suçunun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi halinde ise, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Hemen bu noktada kamu görevlisi kavramının tanımlanması gerekir. Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişiler anlaşılır. Ancak belirtmek gerekir ki; özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel de,  bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılırlar. Burada sağlık kuruluşunda görev yapan personel kavramına sağlık kuruluşunda sağlık hizmetine katkı sunan yardımcı personel ve hatta hastanede çalışan güvenlik görevlisinin dahi dâhil olduğunu belirtmek gerekir. Yine önemle vurgulamak gerekir ki; suçun mağduru sağlık personeli şikâyetçi olmasa da Savcılıkça resen soruşturma başlatılacak ve şüpheli kişi hakkında ceza davası açılacaktır. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu,  4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardandır.

Hakaret suçu bakımından; bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması halinde bu suç oluşacaktır. Hakaret suçunun basit halinin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası iken, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçlarında suçun cezasının alt sınırı 1 yıldan az olamayacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki, kanunun özel düzenlenmesi hasebiyle kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen bu suç nedeniyle tayin edilecek ceza da yarı oranda arttırılacaktır.

Tehdit suçu bakımından; bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Ancak yine bu suçun da sağlık personeline karşı işlenmesi halinde tayin edilecek ceza yarı oranda arttırılarak verilecektir.

Görevi yaptırmamak için direnme suçu bakımından ise, görevi yaptırmamak için direme suçu, kamu görevlilerine karşı görevlerini yapmalarını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanılması hallerinde oluşan bir suç tipidir. Biraz evvel de belirttiğimiz üzere, gerek kamu gerekse de özel sağlık kuruluşlarında görev yapan personellerin Türk Ceza Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi olarak kabul edildiklerine bir şüphe yoktur. Dolayısıyla bu suçun bu kapsamdaki görevlilere karşı işlenmesi de mümkün olup, hatta bu suç yönünden de tayin edilecek cezada mezkûr suçlar gibi yarı oranda arttırıma gidilerek ceza tayini yapılacaktır. Bu suçun basit halinin cezası, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak bu suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında; silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde ise verilecek ceza yarı oranda arttırılacaktır. Yine bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ise, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.

Görüldüğü üzere, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama  (madde 86),  tehdit  (madde 106),  hakaret  (madde 125)  ve görevi yaptırmamak için direnme  (madde 265)  suçlarında; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun özel düzenlemesi gereği ilgili maddelere göre tayin edilecek, cezalar yarı oranında arttırılarak verilecektir.

Türk Ceza Kanununda yer alan hapis cezasının ertelenmesi kurumuna göre; daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm olmayıp, suçu işledikten sonra da yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede olumlu bir kanaat oluşturan ve işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilmektedir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki; yine 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun hususi düzenlemesi gereği mezkûr suçların kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenmesi halinde Türk Ceza Kanununun hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacaktır.

Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanlar,  kolluk görevlilerince derhal yakalanıp,  gerekli işlemleri yapılarak Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilecekler ve Cumhuriyet savcısı adli işlemleri tekemmül ettirecektir.  Bu suçların soruşturmasında,  kolluk tarafından müşteki,  mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadeleri işyerlerinde alınacaktır.  Bu fıkra hükmü,  özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlar hakkında da uygulanacaktır. Kanun koyucu bu hükümle mağdur personele ifadesinin alınabilmesi bakımından kolaylık sağlamayı amaçlamakla birlikte, kolluğa da tanık ifadesi alabilme yetkisi vermiştir.

Öte yandan suçun ispatı bakımından genel olarak sağlık kurum ve kuruluşlarında kamera sistemi bulunmakla birlikte, sağlık çalışanlarının bu tarz fiillere maruz kaldıkları durumlarda tanıklar ile birlikte söz konusu durumu tutanağa bağlamaları delil teşkili bakımından ve beyaz kod uygulamasından yararlanmaları olaya hızlıca müdahale edilebilmesi açısından önem arz etmektedir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, elbette bu eylemlerin özel hukuk alanında da bir yaptırımı mevcuttur. Buna göre, suçun mağduru olan sağlık personellerinin özel hukuk bağlamında fail veya faillere karşı maddi ve/veya manevi tazminat davası açabilmeleri elbette mümkündür. Ancak bilindiği üzere, özel hukuk bağlamında dava açılabilmesi bakımından harç ve gider avansı ödenmesi ile davacı taraf bakımından davanın takibi zorunluluğu bulunmaktadır. Kanun koyucunun bu davaların açılabilmesi bakımından sağlık personeli ve yardımcı personele yönelik harç ve gider avanslarından muafiyet ile Sağlık Bakanlığımızın da davanın ve yargılama sürecinin takibi bakımından, vekil tayini yapmak suretiyle profesyonel bir yardım alabilmelerini sağlamak adına avukat desteği sağlaması faydalı olacaktır.