Mutasyonlu virüsler hayatımıza girdikleri andan itibaren uzmanlar, varyantların baskın hale gelebileceği, vaka sayılarının aşırı tırmanabileceği ve hastaneler üzerindeki yoğunluğun baş edilemeyecek bir düzeye gelebileceği yönünde uyarılarda bulunuyordu. Ne yazık ki bugün gelinen noktaya baktığımızda varyantlar salgında ciddi birer tehdit haline geldi.

Hürriyet'ten İsmail Sarı'nın haberine göre; Virüsün ilk haline kıyasla daha kolay bulaşan varyantlar, vaka ve ölüm sayılarına ciddi şekilde etki ediyor. Son zamanlarda ülkemizde de kendini göstermeye başlayan Güney Afrika varyantı yani ‘B.1.351’ de bunlardan biri… Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın paylaştığı en son verilere göre Türkiye’de Güney Afrika varyantı 11 ilde 285 kişide görüldü.  

Biz de günden güne adını daha sık duymaya başladığımız Güney Afrika varyantı B.1.351 hakkında merak edilenleri biyoteknoloji ve viroloji uzmanı Dr. Semih Tareen’e sorduk. İşte Tareen’in açıklamalarından önemli satır başları.

1-) GÜNEY AFRİKA VARYANTININ BELİRTİLERİ NELER?

Tareen’e göre Güney Afrika varyantının belirtilerinde diğer varyantlara kıyasla bir farklılık görünmüyor. Tareen, B.1.351’in de diğer standart Covid-19 semptomlarına benzer semptomlar gösterdiğini, onların da artık herkesçe bilinen belirtiler olduğunu vurguluyor. Peki nedir onlar?

Tareen hafif olarak bilinen semptomları ateş, kırgınlık, halsizlik, öksürük, tat ve koku kaybı olarak sıralıyor. Ağır semptomlar arasında ise nefes darlığı ve hastaneye gitmeyi gerektiren semptomlar öne çıkıyor. Bununla birlikte Dr. Tareen bazı vakalarda daha ciddi şekilde hastalığı geçirenlerin olduğunun da altını çizerek ekliyor:

“Bazı varyantlarla hastalığı daha ciddi geçirme olabileceğine dair makaleler var. Yalnız istatistiksel olarak henüz herhangi bir varyantın, çok daha ciddi semptomlara sebep olduğuna dair tam bir bilgi görmedik. Ama yine de yakından takip ediyoruz. Güney Afrika varyantı için de ciddi semptomlara neden olduğunu söyleyen bilim insanları var ama bunu da henüz kesin bilgi olarak söyleyemiyoruz.”

2-) GÜNEY AFRİKA VARYANTININ BULAŞ HIZI NEDİR?

Dr. Tareen, tıpkı belirtiler gibi bulaş hızı hakkında da henüz net bir farklılık tespit edilmediğini bununla birlikte bazı varyantlarda genizden alınan numunelerde PCR testlerine bakıldığında viral yükün biraz daha fazla olduğunu gördüklerini ifade ediyor:

“Bazı varyantların insanlarda 10 gün yerine 15 gün kadar bulaşıcı olabileceklerini görüyoruz. Güney Afrika varyantı için de bu söz konusu olabilir ama henüz kesin bir bilgi yok. İngiliz varyantı yani B.1.1.7'de bunun doğru olduğunu biliyoruz ama Güney Afrika varyantı için doğru mu bilmiyoruz.”

3-) PFIZER/BIONTECH ve CORONAVAC AŞILARININ GÜNEY AFRİKA VARYANTI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR?

Ülkemizde de iki haftadır kullanılmakta olan Pfizer/BioNTech aşısı ile ilgili İsrail’de oldukça dikkat çeken bir çalışma yapıldı. Tel Aviv Üniversitesi ve ülkenin en büyük sağlık kurumu Clait'in birlikte yapmış olduğu bu çalışmada ortaya konulan veriler şimdiden endişe yaratmış durumda… Araştırma kapsamında bir ya da iki doz Pfizer/BioNTech aşısı olduktan sonra Covid-19 geçiren 400 kişi ile aynı sayıda aşılanmamış Covid-19 hastasının verileri kıyaslandı. Bunun sonucunda Güney Afrika varyantı olarak bilinen B.1.351'in aşı olmuş olanlardaki yaygınlığının aşı olmamış kişilere oranla 8 kat daha fazla olduğu tespit edildi.

Hatta araştırmanın başındaki isim olan Profesör Adi Stern, The Times of Israel gazetesine demeçte “İkinci dozla aşılanmış kişilerde, aşılanmamışlara kıyasla fazlasıyla yüksek oranda Güney Afrika varyantı tespit ettik. Bu da Güney Afrika varyantının bir noktaya kadar aşının koruma duvarını delebildiği anlamına geliyor" diye konuştu.

Öte yandan Pfizer/BioNTech, aşılanmış katılımcıları içeren güncellenmiş deneme verilerine atıfta bulunarak 1 Nisan'da, aşılarının Covid-19'u önlemede yaklaşık yüzde 91 etkili olduğunu açıkladı. Ayrıca BioNTech CEO'su Uğur Şahin yaptıkları araştırma verilerinden, "Bir aşının şu an yayılmakta olan varyantlara karşı etkili olarak koruma sağladığını, klinik olarak ilk kez gösterdiğini" söyleyerek bunun "sürü bağışıklığı kazanılması ve küresel toplum için bu salgının sona ermesinde kritik bir faktör" olduğunu belirtti.

Diğer yandan Çin menşeli Sinovac tarafından geliştirilen CoronaVac aşısının Türkiye'de yapılan Faz 3 çalışmalarının sonuçlarına göre semptomatik ve test ile doğrulanmış Covid-19 vakası karşısında aşının etkililiği yüzde 83,5 olarak tespit edilmişti. Ancak bu aşının varyantlara etkisi henüz bilinmiyor.

Peki hem İsrail’deki çalışma ışığında hem de Pfizer/BioNTech açıklamasını düşündüğümüzde, aşılanmış olsak bile Güney Afrika varyantı konusunda endişelenmeli miyiz?

Dr. Tareen; Sinovac, Sinopharm, Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarının hepsinin eski varyantın sekanslarıyla yapıldığını hatırlatarak, bu aşıların yeni varyantlardan İngiltere B.1.1.7 varyantına karşı benzer nötralize antikor oluşturabildiğini söylüyor. Güney Afrika B.1.351 varyantına karşı biraz daha düşük antikor oluşturduğunu ifade eden Tareen, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Eski varyantlarla karşılaştırılınca Güney Afrika varyantında daha düşük nötralize etki olduğunu görüyoruz. Zaten Güney Afrika varyantının özelliği bu… Eski antikorlardan yani virüsün eski hali üzerinden üretilen antikorlardan kaçabilmesi.”

 “Aşıları üreten ilaç şirketleri antikor seviyelerinin yeterli olduğunu iddia ediyor. Fakat şöyle önemli bir delil var. Moderna ve Pfizer gibi şirketler yeni Güney Afrika varyantıyla güncellenmiş aşı üretiyorlar ve klinik deneylere de başladılar. Bu yüzden bazı ülkelerde güncellenmiş aşıyla üçüncü bir doz uygulaması başlayabilir ya da elimizdeki aşıyla üçüncü bir doz uygulamasına geçilebilir. Bir diğer durum da henüz aşılanmayanlar, yaşadıkları ülkelerde güncellenmiş aşı, acil kullanım yetkisi alırsa o aşıyla aşılanabilir.”

4-) GÜNEY AFRİKA VARYANTI DAHA MI ÖLDÜRÜCÜ?

Bu konuda da yine net bir şey söylemenin güç olduğunu ifade eden Dr. Tareen, bazı araştırmalarda bu varyantların daha öldürücü olduğuna dair işaretler olsa da kesin bir sonuca varmanın zor olduğunu vurguluyor. Hatta en son New England Journal of Medicine’de yayımlanan bir makalede, B.1.1.7 diye adlandırılan İngiltere varyantının istatistiksel olarak önceden sanıldığı kadar ölümcül olmadığının anlaşıldığını söylüyor.

“Bu nedenle bir varyantın daha ölümcül olduğuna dair henüz bir delil yok. Sadece biliyoruz ki şu an acil kullanım onayı almış aşılara baktığımızda Güney Afrika varyantının nötralize etkisi biraz daha düşük, şimdilik durum bu.”

5-) GÜNEY AFRİKA VARYANTI HANGİ YAŞ GRUBUNU DAHA FAZLA ETKİLİYOR?

Dr. Tareen yaş grubu konusunda; İngiliz, Brezilya ya da Güney Afrika varyantı fark etmeksizin her yaş grubunu etkileyebildiğini, çocuklar ve gençlerde belki daha fazla etki yaratabileceğini vurguluyor ve ekliyor:  

“Bu konuda da yine kesin bir şey söylemek güç. Çünkü istatistiksel bir veri yayımlanmadı. Yalnız şunu söyleyebilirim. Eğer çocuk ve gençlerde etki gösteriyorsa onlar farkında olmadan virüsü ailelerine ve kalp hastalığı, diyabet, şeker hastalığı gibi ciddi Covid-19 ile bağdaştırılan hastalıkları olan insanlara bulaştırabilirler. Bu nedenle maske, mesafe ve hijyene çok dikkat etmemiz gerekiyor.”

6-) ‘E484K’ MUTASYONU NEDİR, GÜNEY AFRİKA VARYANTI ÜZERİNDE NE GİBİ BİR ETKİSİ VAR?

Dünya Sağlık Örgütü’nün yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle sıkı takibini tavsiye ettiği ‘E484K’ mutasyonuna ülkemizde 4 bin 820 vakada rastlandı. Durum böyle olunca akıllara gelen ilk soru bu mutasyonun varyantlara etkisinin ne olduğu...

Dr. Tareen, Covid-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsünün hücrede ACE2 reseptörlerine bağlandığı yerdeki spike proteinde mutasyonlara neden olduğunu, E484K’nın da spike proteinin 484’üncü konumundaki bir mutasyon olduğunu açıklıyor. E ve K’nın da değişik protein aminoasitlerini simgeleyen harfler olduğunu ve E484K’nın çok kolay oluşabilen bir mutasyon olduğunu da ekliyor.

“E484K mutasyonu hem Güney Afrika hem de Brezilya varyantında var. Yalnız her varyant bir mutasyon kümesi olduğu için, örneğin İngiltere varyantında toplam 23 mutasyon olmasına rağmen E484K mutasyonu yok.  Şu an için E484K’nin tam olarak etkisini bilmiyoruz ama laboratuvar şartlarından edindiğimiz bilgilere göre belli antikorlardan kaçabiliyorlar. Bunun da virüse avantaj sunabileceğini ve bu yüzden de çok daha sıkça rastladığını tahmin ediyoruz. Zaten Güney Afrika varyasyonu kaynaklı vakaların hemen hemen yüzde 90’ı E484K mutasyonunu taşıyor.”

7-) GÜNEY AFRİKA VARYANTINDAN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Hangi varyant olursa olsun tedbirlerin fark etmediğini söyleyen Dr. Tareen,  aşılansak bile maske, mesafeye ve hijyene dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Nedeni ise iki madde de açıklıyor:

1- Aşılandık diyelim. Aşıların etkinliği önceki varyantlara göre test edildi. Klinik deney sonuçları geçen yıl alındı ve o sırada bazı varyantlar henüz ortada yoktu. Bu nedenle biz aşı etkinliğini sadece diğer varyantlara göre biliyoruz. Yeni varyantlara göre henüz bilmiyoruz. Bu nedenle dikkat etmek zorundayız.

2- Aşıların yeni varyantlara karşı etkili olduğunu varsayalım. Böyle olsa bile halkın belli kesimi aşılanana kadar (yüzde 70’i) maske ve mesafeye dikkat etmeliyiz. Çünkü biz bu yeni varyantların aşılanmış kişilerdeki davranışını bilmiyoruz. Belki de aşılanmış kişiler de bu yeni varyantları kapıp yayabilirler. Aşılanmamış kişileri tehlikeye sokabilirler.