Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bitkisel ilaçlar ve gıda takviyelerinin de eczacıların danışmanlığında halka ulaştırılması gerektiğini, toplumun reçetesiz ilaçlar kategorisinin genişletilmesine ise hazır olmadığını söyledi.

Türk Eczacıları Birliği merkez heyeti ve bölge eczacı odası başkanları, düzenledikleri basın toplantısıyla geçtiğimiz yıl sağlık, ilaç ve eczacılık alanında yaşananları değerlendirdi. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, sağlık çalışanlarının görevleri başındayken fiziksel ve psikolojik saldırıya maruz kaldığını, uğradığı saldırı sonucu yaralandığını, hayatını kaybettiğini hatırlatarak, sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmadıkça, kendilerini güvende hissetmedikçe nitelikli sağlık hizmeti sunma konusunda pek çok engel çıkabileceğini söyledi. Türk Eczacıları Birliği olarak Sağlıkta Şiddet Yasası’nı pek çok açıdan memnuniyet verici bulduklarını söyleyen Çolak, konuya ilişkin alınacak daha çok yol olduğunu kaydetti. Türk Eczacıları Birliği olarak sağlığa erişimin eşit, adil ve uygun maliyetli olmasını savunduklarını söyleyen Çolak, antibiyotik kullanımı son yıllara oranla düşse de halen istenen seviyede olmadığını belirtti. Çolak, satılan ilacın yüzde 76’sının yerli olduğunu ancak ciro olarak bakıldığında bu oranın yüzde 48’e düştüğünü gördüklerini ifade etti.

“Mağduriyetler giderilmeli, istihdam teşvikleri sağlanmalı”

Yardımcı eczacılık uygulamasının etik ve sürdürülebilir eczacılık modelinin önünü açacağına inandıklarını belirten Çolak, istihdam sorunlarının önüne geçilebilmesi ve eczanelerde verilen hizmetlerin kalitesinin artması açısından da yardımcı eczacılık uygulamasını önemsediklerini söyledi. Yardımcı eczacılığa ilişkin kılavuzun Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından 27 Aralık tarihinde yayınlandığını söyleyen Çolak, yaşanan gecikmenin pek çok mağduriyeti beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Çolak, “Mağduriyetin giderilmesi ve istihdam teşviklerinin sağlanması adına sağlık otoritesinden adımlar bekliyoruz” dedi.

“Eczane açılabilecek yer sayısı bin 843 ve her yıl yaklaşık 2 bin öğrenci mezun oluyor”

Türk Eczacıları Birliğinin sayıları sürekli artan eczacılık fakültelerine ilişkin kaygılar taşıdığını ifade eden Çolak, konuya ilişkin şunları söyledi:

“Eczacılık fakültesi sayısı 2001 yılında 8 iken, 2018 yılında 42’ye çıkmıştır. TİTCK tarafından uygulanan Eczacı Yerleştirme Sistemi verilerine göre ise eczane açılabilecek yer sayısı toplam bin 843. Ve öte yandan her yıl yaklaşık 2 bin öğrencimiz mezun oluyor. Bu verilere bakarak önlem alınmadığı takdirde mesleğimizin, meslektaşlarımızın zarar göreceğini söylemek durumundayız."

“Sağlık Bakanlığına devredilmeli”

2018 yılında da özellikle internet yoluyla satılan sahte ilaçlar, bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri ile ilgili pek çok olumsuz olayın yaşandığını ifade eden Çolak, bu ürünlerin ölümle dahi sonuçlanabilecek ağır sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Çolak konuya ilişkin olarak, “Bitkisel ilaçlar ve gıda takviyeleri ilacın uzmanı olan eczacıların inisiyatifine bırakılmalı, eczacı danışmanlığında halka ulaştırılmalıdır. Farmasötik formlarda piyasada bulunan bu ilaçların ruhsat yetkisi de Sağlık Bakanlığına devredilmeli, satışı sadece ve sadece eczacının kontrolüne geçirilmelidir” dedi.

“İlacın eczaneye gelme sürecinde mesuliyetin kimde olduğu belirsiz”

Çolak, ilaç ve eczacılık alanında politika ve stratejiler belirlenirken kanun, yönetmelik gibi konularda değişiklikler yapılırken eczacıların ve eczacı örgütlerinin görüş ve önerilerinin dikkate alınması gerektiğini söyledi. “Aksi takdirde neler olabileceğini ne yazık ki yakın geçmişte yaşanan bir olayla deneyimledik. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, sıcaklık nem takibini de içeren Yönetmelik Değişikliği Taslağı’nı resmi bir yazı ile Birliğimize iletti ve tarafımızdan görüş istedi. Yönetmelik yayınlandığında taslak ile farklılıklar olduğunu gördük. Yönetmelik, eczanelerimizde 6 ay gibi kısa bir süre içinde ciddi ve maliyetli bir dönüşüm geçirmemiz gerektiğini söylüyor. Bu uygulama, yalnızca eczaneye sıcaklık takip sisteminin ya da klimanın satın alınmasıyla sınırlı değil. Bu masraflara ek olarak aylık düzeyde masrafları artıran kalemler de dahil. Bizler için ise bu geçiş süreci ciddi bir sıkıntı ve mali külfet anlamına geliyor” dedi.

Söz konusu yönetmeliğin ilacın eczaneye gelme sürecinde mesuliyetin kimde olduğu konusunu değerlendirme dışı bıraktığına değinen Çolak, sıcaklık nem takibi yapılmadan eczaneye gelen ürünün takibinin eczanede yapılmaya başlanmasının istenmesinin gerçekçi olmadığını söyledi.

“5 binin üzerinde eczacı Rehber Eczanem Programı’na dahil”

Türk Eczacıları Birliği olarak 2015 yılından bu yana eczacı odaları ile birlikte Rehber Eczanem Programı’nı yürüttüklerini ifade eden Çolak, “Bugün geldiğimiz noktada 337 eğitici eczacımız bulunuyor, 5 binin üzerinde meslektaşımız programa dâhil ve sisteme kayıtlı hasta sayımız 6 bin 500’ün üzerine çıkmış durumda. 2018 yılında Astım/KOAH ve Diyabet Hastalık Modüllerine, Farmasötik Bakım ve Hipertansiyon Modüllerini eklediğimizi söylemekten büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.

“Toplumumuz ve sağlık sistemimiz reçetesiz ilaca hazır değil”

“Türk Eczacılar Birliği olarak hasta odaklı eczacılık çerçevesinde toplum sağlığının, hasta güvenliğinin, ilaca erişim hakkının ve nitelikli ilaç hizmeti sunumunun korunması ve geliştirilmesi her zaman önceliğimiz olmuştur” diyen Çolak, mevcut sağlık sistemi ve toplumun reçetesiz ilaçlar kategorisinin genişletilmesine hazır olmadığını ve reçetesiz ilacın beraberinde ilaçta reklamı ve ilacın eczane dışına çıkmasını getireceğinden endişe duyduklarını belirtti.