Ticari hayat içerisinde sahte fatura düzenleme eylemine hangi sektör olduğu fark etmeksizin sıkça rastlanılmaktadır. Hatta başlı başına sadece bu işi meslek edinmiş kişiler vardır. Sahte fatura suçunu kısaca; hayali bir alışverişin resmi şekilde varmış gibi gösterilmesi şeklinde tanımlamak mümkündür.

Faturanın sahteliğinin tespiti ise çok zor olmakla beraber bazen imkânsızdır. Çünkü dayanılan delil aslında ortada hiçbir zaman gerçekleşmemiş bir vakıadır. Bu yüzden suçun ispat edilebilmesi için birlikte değerlendirilmesi gereken çok sayıda delile ihtiyaç duyulur.

Bu yazımızda da sahte faturanın tanımı, suç unsurları, sahteliğe ilişkin ölçütler ve konuya ilişkin yargı kararları üzerinde durulacaktır.

FATURA NEDİR?

Faturanın tanımı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229. Maddesinde yapılmıştır. Buna göre; ‘’Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.’’

Faturanın içeriğinde genel itibarıyla mal ve hizmetin türü, miktarı, birim fiyatı ve tutarı yer alır. Her türlü alışverişte düzenlemesi zorunluluk arz eder. Bu özelliği nedeniyle hukuki uyuşmazlıklarda kesin delil niteliği taşımaktadır.  

SAHTE FATURA NEDİR?

Vergi Usul Kanunu m.359/b’de sahte fatura suçunun unsurları ve cezai yaptırımları düzenlenmiştir. Bu düzenleme, ‘’Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.’’ şeklindedir.

SAHTE FATURA DÜZENLEYİCİLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Sahte fatura düzenleme suçu genellikle bu işi meslek edinmiş kişiler tarafından işlenmektedir. Haliyle geçmiş zamandan beri edinen tecrübe ve kararlar ışığında, faturanın sahte olup olmadığına yönelik tespitler için uygulamada bazı karineler oluşmuştur. Bu karineler firmaların işleyişinden yola çıkılarak meydana gelmiştir. Bu özelliklerin bazıları şunlardır;

- Firmanın iş hacmi yüksek olmasına rağmen işçi çalıştırılmaması,

- Gerçekte işçi çalıştırılmamasına rağmen işçi çalıştırılıyormuş gibi beyanlarda bulunulması,

- Kısa süre içerisinde büyük miktar ve tutarlarda mal alım satımı yapmış görünmesi ve buna bağlı olarak ilgili dönem beyanları da çok yüksek tutarlı olmasına rağmen çoğunlukla ödenecek verginin çıkmaması veya vergi çıkmasına rağmen tahakkuk eden vergileri ödenmemesi,

- Faturanın alıcısı ve satıcı arasındaki bağlantının tespitinin engellenmesi maksadıyla paravan şirketler üzerinden geçilerek düzenlenmesi,

- Faturalarda yazılı tutarlarda malı alıp satabilecek ticari geçmiş ve kapasiteye sahip olunmaması,

- Yıllık  gelir vergisi beyannamesi vermeyen, KDV beyannamelerini vermekle beraber ödenecek KDV çıkmayan firmanın bildirilen adreste olmaması.

Ancak belirtmek gerekir ki; bu özellikler Kanunda düzenlenmediği için tek başına delil niteliğinde kabul edilemez. Tüm değerlendirmeler birlikte ele alındığı takdirde bir kanaat oluşabilir.

YARGI KARARLARI

Danıştay 9. Dairesinin 17.10.1995 T ve 1994/6247 E. 1995/2587 K sayılı kararı: İş yerinde yapılan tespitte, iş yerlerinin boş olduğu, faaliyetler ile ilgili beyannameleri vermedikleri, iş yeri adreslerinde başka şahısların faaliyette bulunduğu sadece sahte ve kapsamı itibarıyla yanıltıcı fatura ticareti yapabilmek için, vergi dairesine mükellefiyet tesis ettirip belge bastırdığı ve sonradan ortadan yok oldukları tespit edilen şahıslardan alınan faturalara itibar edilemez.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 27.12.1989 T ve 1988/129 E. Sayılı kararı: Faturanın gerçeği yansıtması için salt biçim yönünden yasaya uygun düzenlenmesi şart değildir. İçerik bakımından da bunun gerçeği yansıtması gerekir.

Danıştay 7. Dairesinin 12.06.2001 T. 2000/7368 E. 2001/220 K. Sayılı kararı: Faturanın sahteliğine; düzenleyenin ekonomik durumu, iştigal konusu, organizasyonu, işçi çalıştırıp çalıştırmadığı, emtia alışlarının niteliği, vergi ödevlerini yerine getirmedeki özen gibi kriterlere bakılarak karar verilebilir.

Danıştay 11. Dairesinin 08.01.1997 T. 1995/4947 E. 1997/57 K. Sayılı kararı: Sahte belge düzenlediği öne sürülen kişinin gerçek anlamda tacir olup olmadığı (işyeri, depo, nakil vasıtası, faaliyet süresi, sermaye durumu, işçi çalıştırma gibi kriterler) faturaların gerçek emtia ticareti karşılığı düzenlenip düzenlenmediği, vergileme ile ilgili ödevlerini yerine getirip getirmediği gibi hususlar değerlendirilerek kararlaştırılabilir.

Danıştay 7. Dairesinin 02.12.2002 T. 2002/3509 E. 2002/3896 K. Sayılı kararı: İş yerinde aranmasına karşın bulunamayan, yeni adresini de bildirmeyen şirket, gerçekte faaliyette bulunmuyor veya faaliyetini gizliyor demek olacağından düzenlediği faturalara itibar edilemez. Belgelerin idari düzenlemelerde öngörülen biçimsel kurallara uygun bulunması, mükellefiyet tesisi, belge bastırma izni alınması, sevk irsaliyesi düzenlenmesi, çek verilmesi, borsa tescili gibi işlemlerin yapılması düzenlenen belgelerin ve bu belgelere dayanılarak gerçekleştirilen defter kayıtlarının, vergilendirme muamelelerine esas alınması için yeterli değildir. Ayrıca söz konusu biçimsel işlemlerin vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti ile uyumlu olması gerekir.

Danıştay 7. Dairesinin 19.11.1991 T. 1990/1304 E. 1991/2763 K. Sayılı kararı: 500.000 TL sermayeli şirketin ticari faaliyetinin gerekli kıldığı masa, sandalye gibi asgari demirbaş malzemelerinin dahi olmadığı, ticari faaliyetin devamı ve idaresi için herhangi bir gider yapmayan, mal alış faturaları sahte olan ve mal hareketi olmaksızın düzenlenen faturanın geçerli olması mümkün bulunmamıştır.

Danıştay 9. Dairesinin  2000/6449 E. 2001/1638 K. Sayılı kararı: Düzenlediği faturalarda belirtilen hacimde ticaret yapacak organizasyona sahip olmama; iş yeri, depo, nakil vasıtası, sermaye durumu, çalıştırdıkları işçi sayısı, bankacılık işlemleri gibi ticari aktiviteyi sağlayan unsurlara ya hiç sahip olmadıkları ya da küçük ölçekte iş yapacak düzeyde bulundukları, bilinen iş yeri ve ortakların ikamet adreslerinde bilinip tanınmadıkları, ilgili firmalara ve ortaklara ulaşılamadığı, firmaların sık sık el değiştirdiği, ortaklarının da genelde aynı kişiler olduğu, yüksek miktarlarda Kdv beyan etmelerine karşılık bazı firmaların beyannamelerinde hiçbir dönem ödenecek KDV çıkmaması, bazı firmaların Kurumlar Vergisi ve KDV beyannamelerini vermedikleri ve benzeri hususların sabit olması o firmaların düzenledikleri belgelerin muhteviyatı itibarıyla sahte ve yanıltıcı olduğunun göstergesidir.