Soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısının, şüphelinin adli kontrol tedbiri tatbik edilmek suretiyle serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden talep etmesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 103. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiş olup, buna göre savcı; istemini sulh ceza hakimine yöneltir, sulh ceza hakiminin istemi uygun görmesi halinde şüpheli, uygun görülen bir adli kontrol tedbiri tatbik edilmek suretiyle serbest bırakılır. Bu hükmün tatbikinde; hiç tutuklu olmayanın adli kontrole sevkinde bu taleple bağlı olmayan hakim, tutuklu olup da adli kontrol altına alınarak serbest bırakılması cumhuriyet savcısı tarafından talep edilen şüphelinin adli kontrol tedbiri uygulanmaksızın bihakkın salıverilmesi mümkün değildir. Hakimin talebi kabulü zorunlu olmadığı düşünülse de, talebin konusu ile bağlılığın CMK m.103/1 çerçevesinde ele alınması gerekir. CMK m.103/1’e göre; “Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler”.

CMK m.103/2’ye göre ise savcı; adli kontrolün veya tutukluluğun tatbikinin, gelinen aşamada gereksiz olduğu kanaatine vardığında, şüpheliyi re’sen serbest bırakır, bu konuda savcının sulh ceza hakiminden talepte bulunmasına gerek yoktur.

CMK m.103/2 ile m.104’ü, m.103/1’de öngörülen konu bakımından taleple bağlılığın dışında görmek gerekir. Bu hükümlerde bihakkın tahliye mümkün kılınmıştır.

TCK m.103 bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüphelinin adli kontrol altına alınacağı durumda, her halükarda sulh ceza hakiminden karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu husus; “Adli kontrol kararı ve hükmedecek merciler” başlıklı CMK m.110’da da net bir şekilde izah edilmiş, şüphelinin cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin kararı ile adli kontrol altına alınabileceği ifade edilmiştir.

Burada soru şudur; savcının tutuklu hakkında adli kontrol ile tahliye isteminde, sulh ceza hakimi aksi yönde kararla tahliye isteminin reddine ve tutukluluğun devamına karar verebilir mi?

Kanaatimizce yukarıda bahsettiğimiz CMK m.103 ile yine CMK m.104 açık olup; cumhuriyet savcısı isterse m.103/2’ye göre tutukluyu re’sen serbest bırakabilir, ancak tutuklama yerine re’sen adli kontrol uygulayamayacağından ve bu konuda hakim kararı gerektiğinden sulh ceza hakiminden karar alması gerekir. Bu da CMK m.103/1’in alanına girer, neticede bir istemdir, sulh ceza hakimliği isterse reddedip tutukluluğun devamına karar verebilir. Bu tutukluluk devamına karşı da ilgililer CMK m.105, m.267 ve m.268’e göre itiraz edebilir.

Özetle; istemde bulunulan hakim veya mahkeme bu istemle bağlı değildir, gerekçesini göstermek kaydıyla talebi kabul edebileceği gibi ret de edebilir. Zaten hakim ve mahkemelerin bağımsızlığı buradan gelir. Hakimin onay makamı olarak kabul edildiği gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunun yetkili kıldığı makam emri veya kararı ile yapılan elkoyma, arama, iletişimin denetlenmesi gibi koruma tedbirlerinde onay için yetkilendirildiği hükümlerde de onay zorunluluğu bulunmamaktadır. Yine somut olayın özellikleri ile fiili ve hukuki gerekçelere göre karar vermesi gerekir.

Yine sulh ceza hakiminin, soruşturma aşamasında şüphelinin tutukluluk durumunun aylık incelenmesini düzenleyen CMK m.108’e göre; karar öncesi cumhuriyet savcısının istemi veya mütalaası ile de bağlı olmadığını, adli kontrolle tahliye taleplerinin reddinde de, aylık tutukluluk incelemelerinde de verilen tutukluluğun devamı kararlarının ayrı bir tutuklama kararı niteliği taşımadığını belirtmek isteriz.

Cumhuriyet savcısının istemi ile doğrudan doğruya şüphelinin adli kontrol altına alınıp salıverilmesi mümkün olmayıp, CMK m.103/2 uyarınca savcının şüpheliyi kendiliğinden ve adli kontrol tatbik edilmeksizin serbest bırakması mümkündür. CMK m.102’ye göre azami süre dolmadıkça ve tutukluluk bir kararla kaldırılmadıkça tutuklama tedbirinin devam edeceği tartışmasızdır.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Ertekin Aksüt

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)