Bu üç şeyden hangisi sizi daha çok ilgilendiriyor.
        
Eğer “seçim” derseniz, demek ki aklınızla düşünüyorsunuz ve aklınız başınızda.
        
Eğer “geçim” diyorsanız ve nasıl olursa olsun yalnızca karnınızı doyurmayı düşünüyorsanız, demek ki aklınız biraz daha aşağıda ve midenizde.
        
Eğer “seks” her şeyden önce geliyorsa, demek ki aklınız vücudunuzun biraz daha alt bölgelerinde.
        
Elma seçmekten, hükümet seçmeye değin her konudaki “seçim” bu kadar önemli olduğuna göre, seçimin üzerinde biraz durmak ve düşünmek gerekir.
        
Artık çağımızda her şey sanal ortamda çözülüyor. Geçimden sekse kadar her şeyde olduğu gibi seçimde de sanal ortam geçerli.
        
Sanal devletin adı “e-Devlet”.

e.Devlet; tüm kamu hizmetlerine tek bir noktadan erişim olanağı sağlayan büyük bir internet sitesi olarak tanımlanıyor.

Yani “elektronik ortamda devlet.

Bilgisayar başına oturuyorsunuz, internet kanalı ile sanal bir ortamda, sanal devletle tanışıyorsunuz.
        
Sanal devletin yani e-devletin, nur topu gibi üçüzlerinden biri MERNİS, diğer UYAP, üçüncü üçüz ise SECSİS.
        
MERNİS
, Merkezi Nüfus İdare Sisteminin ilk harflerinden oluşan bir kelime. Bu proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarına 11 haneden oluşan bir sayısal kimlik numarası verilip, nüfus veri tabanı oluşturularak bütün iş ve işlemleri tek bir elden takip edilebiliyor.

UYAP
, Ulusal Yargı Ağı Projesinin ilk harflerinden meydana gelen bir kelime. Açılan bütün davalar, yargı faaliyetleri tek bir merkezde toplanıyor ve tek bir merkezden kontrol edilebiliyor.
        
SEÇSİS
ise, Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi’ni ifade ediyor. Böylece 81 İldeki, 194 bin 310 sandıkta kayıtlı, 52 milyon 695 bin 831 seçmen ile ilgili bilgiler, yapılan seçimler, kullandıkları oylar ve seçim sonuçları tek bir merkezde toplanarak düzenlenip kontrol edilebiliyor.

Aslında SECSİS’in içeriği kadar ismi de Türkçe olmayabilir. Seçmen Kütüğü Sistemi’nin ilk hecelerinden oluştuğu söylenen SECSİS’in aslında, bu sistemi kuran “Sun Election Control System” den geldiği bile söyleniyor. Yani Türkçe olduğunu sandığımız isim bile Türkçe değil.

Türkiye’de merkezi seçmen kütüğünü kuran “Sun Microsystems” , “The Network is The Computer” vizyonu ile “herkesin ve her cihazın ağa bağlandığı bir dünyayı” yani “kontrol kulesindeki tek bir el tarafından” yönetilebilen dünyayı öngörüyor.
    
Küresel sermayeye hizmet eden bu kuruluşlar bazı ülkelerde istenmiyor, dışlanıyor ama bazı ülkelerde “baştacı” ediliyor. 
 

Milli bir yapısı olmayan ve ulusal bir temeli bulunmayan bu sistemler aracılığı ile yerli ve yabancı “Büyük Ağabey” vatandaşı gözetliyor, yönlendiriyor ve yönetiyor.
        
Seçim sonuçlarına tesir etmek için kullanılan eski yöntemlerin “modası geçti”: Oy vereceği parti veya kişi için seçmene yemin ettirme, üzerine mühür vurulmuş oy pusulasını vererek sandığa yollama, mühürü vurulmuş oy pusulasının cep telefonu ile çekilmiş görüntüsünü isteme, yarısı yırtık para vererek diğer yarısını oy kullandıktan sonra verme gibi yöntemler “şirin birer nostalji” haline geldi.
        
Artık seçim sonuçlarına müdahale etmek isteyenler için, tek tek seçmenle uğraşmaktansa, sanal ortamda toplanacak sonuçlara müdahale etmek en geçerli yöntem haline geldi.
        
Sanal iletişimin geçerli olduğu çağımızda, bilgilere ulaşmak için, “pencereleri kırarak” binalara girmek gerekmiyor. “Şifreleri kırmak” yeterli oluyor.
        
Burada akla gelen soru şudur.
        
Sistemi kuranlar, kullanılan oyları ve sonucu değiştirebilecek bir düzenek kurmak isteseler, bunun yapılabilmesi mümkün müdür.
        
Evet, mümkündür.
        
Sandık bazında ve ilk aşamalarda sayım ve dökümler tam olarak yapılmış ve yazılmış olsa dahi, son aşamada bilgisayar ile toplanan oyların gittiği yer ve sayısında değişiklik yapılabilir. Yani bilgisayarın tuş’una A partisi 150 oy, B partisi 110 oy olarak yazabilirsiniz. Ama bu yazı, havada giderken kimse görmeden değişebilir ve gittiği yere, A partisi 185 oy, B partisi 95 oy olarak ulaşabilir.

Hani eskiden bir şarkı vardı “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar, insan sevdiğine böyle mi yanar” diye.
        
İşte o hesap, internetin sanal tellerine kuşlar konar ve verilen oylar kül olur, yanar.
        
Seçim güvenliğinde asıl olarak bu durum sorgulanmalıdır.
        
Seçim, geçim, seks sarmalında öncelik vereceğimiz konu hayatımızı yönlendirecektir.
        
Ama yapılan şey tam olarak “Seçim meydanlarında havanda su döğmekten” öte gitmemektedir.