Önce “bir cemaatin mensupları tümden nasıl suçlanır, varsa suç işleyen tespit edin, suç ve cezalar şahsi değil mi, soruşturma açın, siz devletsiniz” denildi.
Doğru söze ne denir. Demokratik hukuk devletinde ifade özgürlüğü, din ve inanç özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü  olduğuna göre, bir kısım insanların kendilerini bir cemaat mensubu olarak görmeleri, cemaat mensubiyetlerini devam ettirerek yasalara ve kurallara uydukları takdirde kamuda çalışmaları neden suç olsun ki?

Suç ve suçlu iddiaları varsa, muhatabın kimliğine, kişiliğine, cemaat mensubiyetine bakılmaksızın hukuk içinde soruşturulması ak ile karanın, suçlu ile suçsuzun ayırt edilmesi gerekiyordu.
Hukuk işletildi, devlet içinde paralel örgüt oluşturduğu iddia edilenlerden polis içindeki yapılanmaya yönelik soruşturma başlatıldı. Gözaltılar ve tutuklamalar oldu.

Bu defa “hukuksuz operasyon, fedakar polislere haksızlık, teröristler serbest TEM polisleri içerde, bu zulüm 28 Şubat’da bile yaşanmadı” denilmeye başlandı.
Bununla kalınmadı, şüphelilerin “Selam-Tevhid Örgütü” soruşturmasını paravan olarak kullanıp siyasal ve askeri casusluk ve kanunsuz dinlemeler yaptıkları gündeme gelince, “Selam – Tevhid Örgütünün ne derece tehlikeli bir örgüt olduğu, İran ajanları tam yakalanacakken 17/25 Aralık’tan sonra soruşturmanın deşifre edilerek ajanların kaçmasının sağlandığı, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir soruşturmaya takipsizlik kararı verilemeyeceği” söylenmeye ve paralel örgüt soruşturmasını yürütenler “acem uşağı” olmakla suçlanmaya başlanıldı.

Paralel örgüt ve destekçilerinin psikolojik harekat ve algı yönetimi konusunda oldukça başarılı olduklarını söylemeliyiz. Destekçi medya, yapılan suçlamaları, usulsüz dinlemeleri, kanunsuz devam ettirilen sözde terör örgütü soruşturmasına değinmeden, “başarı ödülleri, sahurda operasyon, yarım kalan hatimler, haram yemedim açıklamalarını” öne çıkararak, aile bireylerini konuşturup duygusallık öne çıkarılarak algı operasyonu yapma yolunu tercih etti.

Soruşturma hangi örgütle ilgili ?

Olayın aslı ne sorusunu cevaplamak için doğru bilgi kaynaklarına ulaşmak, doğru bilgiler üzerinden analiz yapmak gerekiyor.
Bu nedenle suçlamalara konu “Selam-Tevhid Örgütü” soruşturmasıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21.07.2014 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığı (KYO) kararının içeriğine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Karardan kısa bilgiler ataralım:
“Selam-Tevhid Örgütü”ne yönelik olduğu ifade edilen, 12.05.2010 tarihinde başlatılıp 3 yıl 7 ay 5 gün devam ettirilen, dernek, cami ve kurumların da dinlemeye alındığı 251 şüpheli hakkında ‘Kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığından KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA’ kararı verilmiştir.
Bunun anlamı şudur: Dört yıla yakın, usul, kanun, süre, sınır tanımadan insanların mahremine girilerek yapılan telefon dinleme, teknik takip, gizli soruşturmacı tayini ile izleme işlemlerinin sonunda delil bulunamamış ve dosya kapatılmıştır.

Hala malum medyada gündemde tutulan, ABD ve İsrail’in İstanbul Başkonsolosluklarına yönelik casusluk yapıldığı, saldırı için emir bekledikleri, konsolosluk yakınındaki minare şerefesinin bu amaçla kullanılacağı iddialarının doğruluğunu gösterecek hiçbir kanıt bulunmadığı saptanmıştır.

Karar gerekçesinde yer alan soruşturmadaki hukuksuzluklar, olayın adli soruşturmadan öte başka amaçlara yönelik olduğunu gözler önüne seriyor.

Aşağıda bir kısmını alıntıladığımız gerekçeler, Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığına atandığında İsrail tarafından yapılan “İrancı” suçlaması, 7 Şubat MİT müsteşarına yakalama kararı verilmesi, İHH’yı El Kaide örgütüyle bağlantılı göstermek için soruşturma kapsamında arama girişimi, MİT tırlarının kanunsuz aranması, İslami dernek ve vakıflara yönelik yolsuzluk, İrancı olma suçlamaları, muta nikahıyla fuhuş ve adı sanı duyulmamış “mutaşa” suçlamaları ile birlikte okunduğunda daha anlamlı hale gelmekte perde arkası görülebilmektedir.

2010/1074 Numaralı Soruşturma

Sivil toplum kuruluşlarının işgal altındaki Kudüs’ü gündeme getirmeleri, Kudüs’te yaşayan Müslümanlara, İsrail ablukası altında katliamlara maruz kalan Gazze’lilere sahip çıkmaları, İsrail’i kınamaları, protesto etmeleri kimleri rahatsız etmiş ise bu soruşturmanın başlatılması için düğmeye onların bastığı anlaşılmaktadır.
Emniyet görevlileri tarafından re’sen soruşturma talep edildiği KYO kararında bakın nasıl anlatılıyor;

 “10.05.2010 günü httt://www.velfecr.com isimli internet sitesinde yer alan Yeryüzü Bütün Siyonistlerle Mezar Olacak (video) 09.05.2010, 07:04:05 başlıklı haber metninde, Kağıthane Gazze Gönüllüleri Platformu tarafından ”İstanbul’dan Gazze’ye Kardeşlik Köprüsü” programının düzenlendiği, düzenlenen programda N.Ş’nin Ümmet Bilinci, Kudüs Davası ve Gazze’nin Mesajı” konulu konuşma yaptığı,
12.05.2010 günü konuyla ilgili soruşturma talep edildiği, soruşturma izninin alındığı, (3 yıl 7 ay 5 gün süreyle takip edildiği)...
Selam (Tevhit) terör örgütü ile ilgili bilgi istendiği,
Bilgiler doğrultusunda NŞ, AY ve İE’ye . İsra Kültür Merkezi üzerinden 21.05.2010 tarihinde teknik takip başlatıldığı,
N.Ş’nin yurt dışı bağlantıları iddiasıyla A.K, N.E, F.R’nin 30.09.2010 tarihinde soruşturmaya dahil edildiği,
Soruşturma Savcısı’nın, soruşturma kapsamındaki telefonlar ve e-posta adreslerinin tedbir süresinin uzatılması talebini 31.03.2011 tarihli derkenar yazısı ile yönetmenlik gereği tedbir süresinin kesintisiz olması gerektiği gerekçesiyle reddettiği,
22.04.2011 tarihinde N.Ş, A.Y, İ.E ve İsra Kültür merkezi hakkındaki teknik takip kararlarının sonlandırıldığı...”

Teknik takip işlemlerinin sonlandırma talimatı ile birlikte Soruşturma Savcısı, iletişimin tespiti ve fiziki takip işlemleri sonucu elde edilen deliller doğrultusunda şüpheliler hakkındaki ön fezlekenin hazırlanması talimatını emniyet birimlerine verdiğinde 2011/762 numaralı sözde Selam-Tevhid örgütü hakkında daha kapsamlı başka bir soruşturmanın sürdürüldüğünü öğrenir ve dosyaların birleştirilerek soruşturmanın devam ettirildiği görülür.

İlginç olan N.E üzerinden N.Ş hakkında teknik araçlarla izleme kararı yani teknik takip kararı alınırken, Selam-Tevhid örgütü adına değil  “El Kaide terör örgütü adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak” suçundan karar alınmıştır. 
Amacı belli bu soruşturmadaki skandalları yazmaya yarın devam edelim.