Sermaye piyasalarında yatırımcı, sistemin temel taşlarından birini teşkil etmektedir[1]. Piyasadaki faaliyetlerin gerçekleşebilmesi için yatırımcının olması ve fiilen katılması gerekmektedir. Yatırımcı, bu faaliyetlere katılarak kendi birikimlerini değerlendirmeyi amaçlarken diğer yandan yatırım alan şirketlerde ihtiyaç duydukları fonu, kredi dışı yollardan temin etmeyi amaçlamaktadır. Böylece her iki tarafın kazanabilme imkânı olan bir piyasa bulunmaktadır. Sermaye piyasasında kazanma ihtimali bulunduğu kadar kaybetme riski de bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile sermaye piyasasında faaliyette bulunmak mutlak kazanç sağlanacağı anlamına gelmemektedir. Sermaye piyasasında bulunan bu doğal riski karşısında yatırımcının en önemli gücü ise bilinçtir. Bu yazıda yatırımcının, yatırım yapmaya başlamadan önceki safhada bilinçli olmasının önemi üzerinde durulacaktır.

Bilinç kelime anlamı itibariyle “insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği”, “temel bilgi”, “temel görüş” anlamlarını ihtiva etmektedir[2]. Bu halde yatırımcının bilinçli olması da yatırım faaliyetlerine ilişkin temel bilgilere sahip olması anlamına gelmektedir. Yatırımcının bilince sahip olabilmesi için mutlaka “öğrenme” ve “araştırmaya” ihtiyacı vardır. Bilinçli bir yatırımcı olmadan sermaye piyasasında bulunmak çok büyük riskler barındırmaktadır. Diğer yandan sermaye piyasalarına ilişkin öğrenmenin ve araştırmanın sınırı olmamakla beraber yatırımcılar için öğrenmenin ve araştırmanın fiili durumda doğal olarak belli sınırları bulunmaktadır[3]. Bu noktada araya bazı kuruluşlar girmektedir. Bu itibarla yatırımcının öğrenme ve araştırmasının kapsamı daha somut hale gelmektedir. Böylece yatırımcının öncelikle “neyi” bilmesi gerektiğini araştırmaya ve öğrenmeye çalışması gerekmektedir.

Kuruluşlar, yatırıma ilişkin olarak tüm öğrenme ve araştırma eylemlerini profesyonel olarak yürüterek sermaye piyasasında faaliyette bulunmaktadırlar. Yatırımcıların ise bilgileri ve verileri sınırlı olduğundan bu kuruluşlardan destek almaktadırlar. Ancak bu durum yatırımcıların “öğrenme” ve “araştırma” eylemlerini tamamen bırakacakları anlamına gelmemektedir. Keza söz konusu kuruluşlarda yatırımcı tarafından ortaya konan birikimi tamamen kendi tasarrufları doğrultusunda kullanmamaktadır. Haliyle karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunması, birbirlerinin hak ve yükümlülüklerini bilmeleri gerekmektedir.

Sermaye piyasasında çeşitli faaliyetler bulunmaktadır. Bu aşamada, her şeyden önce yatırımcı katılmak istediği faaliyete ilişkin bilgi edinmesi gerekmektedir. Bu husus çeşitli yatırım faaliyetleri içerisinden bazı örnekler verilerek bilinçli yatırımcı olmanın önemi açıklanmaya çalışılacaktır. Örneklerden görüleceği üzere yatırımın ilk aşamasını “hangi hisse senedini almalıyım” sorusu değil “hangi sermaye piyasası araçlarına nasıl bir süreç izleyerek yatırım yapabilirim” sorusu oluşturacaktır. Zira bu sorunun cevabı ile yatırımcı sermaye piyasası hukuku bakımından hak ve sorumluluklarının bilinci ve buna bağlı olarak güvence ile yatırım yapma aşamasına geçebilecektir.

Sermaye piyasasında en çok bilinen yatırım faaliyetlerinden birisi yatırım danışmanlığıdır. Yatırım danışmanlığı, yatırımcının, belirlemiş olduğu risk-getiri tercihleri doğrultusunda kişiselleştirilmiş yatırım tavsiyeleri hazırlanması ve sunulması faaliyeti olarak tanımlanmaktadır[4]. Sermaye piyasası araçlarına yatırım yapmak isteyen ancak hangi yatırım aracına yatırım yapması gerektiği konusunda hiç veya yeterli düzeyde bilgisi olmayan bir yatırımcının, yatırım danışmanlığına ihtiyaç duyacağı açıktır. Böyle birinin yatırım danışmanlığı hizmeti almadan önce yatırım danışmanlığı hakkında araştırma yapmaya ve bu kapsamda hak ve yükümlülüklerini öğrenmeye ihtiyacı vardır. Zira yatırımcının, yatırım danışmanlığına ilişkin hak ve yükümlülüklerini öğrenmeden bu hizmeti alması halinde yatırım aracının olası düşüş hareketinden öte yatırım danışmanlığına ilişkin bilgisizliği sebebiyle zarara uğraması söz konusu olabilecektir.

Bu kapsamda şöyle bir örnek verilebilir. Yatırımcı, yerindelik testinin ne olduğunu ve önemini bilmeden -en kötü ihtimalde yanlış yönlendirmelerle- testi doldurabilir ve sonucunda farkında olmadan hiç istemeyeceği düzeyde risk seviyesi çıkabilir. Yatırımcı bu test sonucuna binaen son derece riskli yatırım araçları tavsiyeleri alarak yatırımda bulunabilir. Bu durum sonucunda birikimini büyük ölçüde kaybedebilir. Normal şartlarda kendisinin istemeyeceği düzeyde bir riske giren yatırımcı, bilinçsizliği sebebiyle büyük bir zarara uğramış olmaktadır. Olaya şeklen bakıldığında, yatırımcı, yatırım danışmanlığı faaliyeti almıştır. Ancak burada yatırımcının zarara uğramasının asıl nedeni tavsiye aldığı yatırım aracından öte kendisine –kendi amacına, risk iştahına vs.- uygun olmayan yatırım aracı tavsiyesi alarak yatırım yapmasıdır. Dolayısıyla yatırımcının yerindelik testinin ne olduğunu bilerek testi yapması kendi amacı doğrultusunda yatırım danışmanlığı hizmeti alabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır[5].

Yine bu kapsamda başka bir örnekte şu husus görülecektir. Yatırım danışmanlığı Sermaye Piyasası Kurulu tarafından verilen yetkiyle yapılabilen bir faaliyettir. Böyle olmasına rağmen, yatırımcının, kuruluşun bu yetkiye sahip olup olmadığını kontrol etmeden yatırım danışmanlığı hizmeti alması yine oldukça sıkıntılı sonuçlara yol açabilecektir. Bu örneklerden görüleceği üzere yatırım danışmanlığı almadan dolayısıyla yatırım danışmanlığı sözleşmesi yapmadan önce yatırımcının, yatırım danışmanlığını faaliyetini araştırması ve öğrenmesi son derece yerinde olacaktır.

Diğer bir faaliyet alanı olarak aracılık faaliyetlerinden şu örnekler verilebilir. Yatırım yapacağı aracı bilen, ilgili araca ilişkin öngörülerde bulunan ve sonuca ilişkin riski göze alan bir yatırımcı bu aracı almak ve nihayetinde satmak isteyecektir. Ancak bu aracı nereden ve nasıl alacağı konusunda yeterli düzeyde bilgisi bulunmayabilir. Bu noktada aracı kuruluşlar gündeme gelecektir. Nasıl ki Amerikan doları FED’den doğrudan satın alınmıyorsa sermaye piyasası araçları da –genel olarak- ihraç edenlerden doğrudan satın alınmamaktadır. Yatırımcılar, yatırım araçlarını ihraç edenlerden aracı kuruluşlar vasıtası ile satın alabilmektedir. Bu noktada bu faaliyete ilişkin bir tanımlama yaparsak yatırımcının sermaye piyasası aracına ilişkin alım-satım emirlerini aracı kuruluşa iletmesi, bu emirlerin borsaya iletilmesi ve yerine getirilmesi gibi faaliyetler aracılık faaliyetleri[6] bu faaliyetleri yapanlarda aracı kuruluş olarak tanımlanmaktadır.

Yatırımcı, bir aracı kuruluş vasıtasıyla yatırımını yapabilmektedir. Bu noktada araştırması ve öğrenmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Örneğin ilk başta yatırımcının aracılık faaliyeti için seçeceği kuruluşun SPK’dan yetki belgesine sahip olması gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Diğer bir örnek olarak aracılık faaliyetlerinde, komisyon ücretleri bulunmaktadır. Yatırımcının kesinti yapılacak ücretleri bilmesi büyük önem taşımaktadır. Zira kesinti ücretleri ile yatırım kazancı arasında fark çok yakın olursa yatırımdan istenen amaca ulaşılamayabilir. Dolayısıyla yatırımcı yatırıma başlamadan önce kesinti ücretlerini bilmesi ve bunu gözeterek yatırımın yapması gerekmektedir.

Bir başka yatırım faaliyeti olarak portföy yönetiminden de örnekler verilebilir. Portföy yönetimi, sermaye piyasası araçlarından oluşan portföylerin portföy yönetimi tarafından vekil sıfatı ile yönetilmesidir. Portföy yönetiminde, yatırımcı birikimini portföy yönetimine bırakmakta ve yönetim vekil sıfatıyla bu portföyü yönetmektedir. Bu noktada yatırımcının yatırım amacı, risk iştahı ve birikiminin kullanılmasını yönetime bıraktığı gibi hususlar hakkında bilgisi olması gerekmektedir. Yine bu yatırım faaliyetinde yatırımcı, yatırım faaliyeti hizmetini sunan kuruluş ile arasındaki sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri bilmesi gerekmektedir. Keza bu noktada ifade etmek gerekir ki diğer yatırım faaliyetlerinde de sözleşmeleri bilmek büyük önem arz etmektedir. Zira yatırımcı, taraf olduğu sözleşmedeki haklarını bilmezse bu durum hak mahrumiyeti yaşamasına veya çeşitli sorunların yaşanmasına sebep olabilir. Dolayısıyla yatırımcının taraf olduğu sözleşmelerden doğan hak ve sorumluluklarını, karşı tarafın yükümlülüklerini bilmesi kendi menfaatine olacaktır. Buraya kadar verilen yatırım faaliyetlerini çoğaltmak mümkündür. Ancak anlatılmak istenen husus bakımından sayılan örnekler de yeterlidir.

Yatırımcının, bilinçli bir şekilde yatırım faaliyetine başlaması ve yatırım yapması sermaye piyasalarının da sağlıklı bir şekilde işlemesi içinde gereklidir. Nitekim bu önemli husus “yatırımcının korunması” başlığında geliştirilmektedir. İlgili otoritelerde bu konuya ilişkin düzenlemeler yapmaktadır. Yatırımcının korunması kapsamında yatırımcıya önemli haklar tanınmaktadır. Keza olası zarar durumunda -şartlar dâhilinde- belli ölçüde tazmin dahi gündeme gelmektedir. İşte tüm bu haklardan yararlanmak için de yatırımcının bilinçli olması, hak ve sorumluluklarını öğrenmesi ve bilmesi gerekmektedir. Zira yatırımcının hiçbir araştırma yapmadan ve bilgi sahibi olmadan yapacağı işlemlerden doğan zararların kendisi üzerinden kalma riski bulunmaktadır. Dolayısıyla yatırımcının bu riski en aza indirmesi kendi lehine olacaktır. Buradan hareketle yatırımcının hakkını ve sorumluluklarını öğrenmesi durumu da yatırımın bir parçasını teşkil ettiği ifade edilebilecektir.

Diğer taraftan yatırım faaliyeti yürüten kuruluşların, yatırımcıların –ki onlar yönünden müşterilerinin- bilgilendirilmesi yasal bir gerekliliktir. Bu bilgilendirmeler detaylı olabileceği gibi matbu bir çalışma ile de yapılabilmektedir. Mobil uygulama üzerinden sözleşme ilişkisi kurulması, aydınlatma metnini sunulması bu standart işleme örnektedir. Esasen bu noktada yatırım faaliyeti yürüten kuruluş yasal sorumluluğunu yerine getirmektedir. Ancak yatırımcı bu metinleri kapsamlı bir şekilde okumazsa ve adeta bir mobil uygulama üzerinden ürün siparişi verir gibi “okudum” ve “kabul et” kısımlarını işaretleyip geçerse yatırımcı hem yanlış hem de risk barındıran bir davranış sergilemiş olacaktır. Dolayısıyla yatırımcının kendisine sunulan bilgi ve belgeleri titiz bir şekilde incelemesi yatırım faaliyetlerini yürütürken bilinçli olmasını sağlayacaktır.

Yine ifade etmek gerekir ki yatırımcı kuruluşun, yasal yükümlülüğü kapsamında sunduğu bilgilerin ötesinde yatırımcı kendi hakkını kullanarak yatırım faaliyetlerine ilişkin detaylı bilgi talep edebilecektir. Keza yatırımcının bu bilgileri geçerli kaynaklardan ve uzmanlardan edinebilme imkânı vardır. Dolayısıyla yatırım faaliyetine başlarken yatırımcının bilinçlenmesine yönelik en büyük işin yatırım kuruluşundan öte kendisine düştüğünü söylemek çok yanlış olmayacaktır.

Tüm bu hususlardan görüleceği üzere yatırım yapmak için yatırımcının araştırma yapması ve öğrenmesi dolayısıyla bilinçli olması oldukça önemlidir. Burada kritik noktayı yatırım aracına yatırım yapmadan önce yatırım faaliyetine ilişkin olan araştırma yapma ve öğrenme aşaması oluşturmaktadır. Zira bu noktada yatırımcı, hangi yoldan nasıl hareket ederek yatırım yapacağını görecektir. Böylece yatırımcı bir sermaye piyasası aracı almış olduğunda önceki tüm adımları bilinçli bir şekilde geçmenin rahatlığı ve güvencesinde olacaktır. Keza yine hak ve sorumluluklarını bilmesi de her durumda kendisine fayda sağlayacaktır. Tüm bunların sonucunda yatırımcının, yatırımı güvenli hale gelecektir. Böylece yatırım aracına etki eden doğrudan faktörlerin dışındaki etkenlerin yatırıma zarar vermesi en aza inmiş olacaktır. Nihayetinde, yatırımcı, yeterli düzeyde bilinçli olduktan sonra en riskli yatırım araçlarına dahi yatırım yapmasında bir sakınca yokken hiçbir bilinci olmadığı takdirde ise en az riskli yatırım araçlarına bile yatırım yapması halinde zarara uğrayabilecektir.

“Bu köşe yazısı Av. Oğuzhan TAÇKIN tarafından kaleme alınmıştır. Başka yerlerde kullanımı için kaynak gösterilmesi gerekmektedir. Köşe yazısının bir bölümü aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.”

-------------------------

[1] Aysel Gündoğdu, Serpil Kılıç Depren, Mustafa Tevfik Kartal, Türkiye’de Yatırımcı Hakları ve Yatırımcıların Korunmasına Yönelik Bir Araştırma, Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, C.2, S.1, 2017, s.22.

[2] TDK, Güncel Türkçe Sözlük (www.sozluk.gov.tr)

[3] ‘Fiilen’ ifadesi ile kast edilen, normal şartlarda kişilerin gelirlerinde öncelikli olarak kendi mesleklerine diğer bir ifade ile reel sektöre ayırdıkları emek ev zamanın birikimin değerlendirilmesine ayrılan zamandan daha çok olmasıdır. Doğal olarak sermaye piyasalarına ilişkin fiilen araştırma ve öğrenme reel sektörden ve kimi zaman diğer alanlardan (eğitim, sosyal faaliyetler vs.) daha sonra gelecek ve daha az bir zamanı oluşturacaktır.

[4] Burçak Yıldız, Sermaye Piyasası Hukukunda –Genel Yatırım Tavsiyesi Sunma Faaliyeti ve Yatırım Danışmanlığı Faaliyeti Kapsamında-Yatırım Tavsiyeleri 1. Bs. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2015.

[5] Ahmet Arif Tuğ, Sermaye Piyasalarında Yatırım Danışmanlığı, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s.33.

[6] Burak Adıgüzel, Sermaye Piyasası Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017.

[7] Vural Günal, Hukuki Açıdan Sermaye Piyasası Faaliyetleri (Araçlar-Kurumlar), İMKB Yayınları, 1997, s.289