Ankara’da Sakarya Caddesi, İstanbul’da Beşiktaş başta olmak üzere, bir çok il ve ilçede “Sessiz Çığlık” isimli bir eylem yapılıyor. Eylem uzun süreden beri, her hafta Cumartesi günü saat 13.00 de aynı yer ve aynı saatte devam ediyor.

         Eylemi düzenleyenler, kanunen kaldırılmış olmasına rağmen göreve devam eden Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde, çeşitli davalar kapsamında tutuklu olan subay ve astsubay aileleri tarafından oluşturulan “Vardiya Bizde Platformu” üyeleri.

         Bir platform etrafında toplanan tutukluların anneleri, babaları, eşleri, çocukları ve hatta torunları sessiz bir biçimde, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tutukluların “torunları” dedik, bu bir abartı değil gerçeğin ifadesi; çünkü çoğunluğu yaş haddinden emekli olan sanık ve tutukluların tamamına yakını torun sahibi.

          Devlette ve özel sektörde en önemli görevleri yapan, ülke ve dünya çapında etkinlikleri olan, torun-torba sahibi kişiler, çok uzun süre öncesinde planladıkları var sayılan düşüncelerinden ötürü yargılanıyorlar.

          Dünyada cezaevlerinde, tahsil ve öğrenim görmemiş suçlular yatar.

          Bizim cezaevlerimizde; Profesörler, Doktorlar, Avukatlar, Dekanlar, Öğretim Üyeleri, Generaller, Albaylar, Subaylar yatıyor.

          Sessiz Çığlık eylemine katılan kişilerin bir kısmı, tutuklu olan yakınlarının resimlerini veya bazı özdeyişleri içeren pankartları tutuyorlar. Bir kısmı ise “yün ve şişlerini” alarak ön sıralara oturuyorlar. Sonra gözlüklerini takarak büyük bir ciddiyetle “çorap örme eylemine” başlıyorlar. Bu çorap örme eylemi; suçsuz kişilerin, aydınların, subayların, vatanseverlerin başına örülen çorapları simgeliyor. Rengarenk yünlerle örülen çoraplar bitmeye başlayınca bu kez “çorap sökme eylemi” başlıyor. Eylemin çorap sökme kısmı ise  gerçeklerin meydana çıkacağı anlamına geliyor.

         Sessiz Çığlık eyleminin bu haftaki konuğu ve konuşmacısı, Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı ve Ankara Barosu Başkan Adayı olarak bendim ve bu görevi bir onur sayarak yerine getirdim.

                   Ergenekon, Balyoz ve diğer çeşitli isimlerle anılan davalara, uzun tutukluluk sürelerine ve bu davalardaki hukuka aykırı uygulamalara dikkat çekmek için yapılan bu eylem, tarihe kazınmıştır.

         Bu sessiz çığlık; seçim alanlarında 1.000 megabaytlık hoparlörle konuşanların sesinden daha fazla çıkmaktadır.

          Her gün televizyonlarda, gazetelerde, alanlarda konuşanlardan daha fazla kitleye ulaşmaktadır.

          Unutmayın ki, Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.