ATO Congresium Salonu’nda düzenlenen Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet ile Asayiş Suçlarıyla Mücadele Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Adalet Bakanı Bozdağ, şiddetin toplumsal bir yara olduğunu söyledi.

ÖNLEYİCİ HUKUK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMELİYİZ

Adalet, İçişleri ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlıklarının işbirliğiyle düzenlenen toplantının sonuçlarının değerlendirileceğini belirten Bakan Bozdağ, “Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetle mücadele bizim dinmeyen bir acımızı, dindirme çabasıdır. Maalesef uzun yıllardır bu acıyı dindirmek için büyük bir gayretle büyük bir çabayla devletimiz kurumlarımız hükümetimiz çalışıyor. Bu işi ceza boyutunun caydırıcılığı yanında öte yandan önleyici hukuk sistemini daha güçlü kurmak bu suçların işlenmesini önleme konusunda daha büyük gayreti çabayı mekanizmaları birlikte hayata geçirmek zorundayız” dedi.

TOPYEKUN 84 MİLYONUN SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR

Aile içi ve kadına yönelik şiddetin toplumsal mücadele alanı olduğunu ve 84 milyonun seferberliği ile sorunların çözüme kavuşturulacağını vurgulayan Adalet Bakanı Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben yürekten inanıyorum. Bu iş milletin 84 milyonun ancak seferberliği ile çözülebilecek bir iştir. Kadına karşı şiddet, aile içi şiddetle mücadele bir seferberlik anlayışıyla ele alınmalıdır. Sadece yargıdan, sadece İçişleri Bakanlığından, sadece Aile Bakanlığından bu meselenin üstesinden gelmesini beklersek biz daha fazla mesafe almakta zorlanırız. Onun için ben buradan hem medyanın, hem üniversitelerin, hem kurumlarımızın, hem anaların, hem babaların, hem kadınların, hem erkeklerin topyekun 84 milyonun seferberliğine ihtiyaç olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Biz bu işin üzerinden seferberlik anlayışıyla el ele kol kola girersek daha kolay geliriz.”

ŞİDDET İNSANLIK SUÇUDUR

Konuyla ilgili yargısal işleyişte cezaların arttırıldığını hatırlatan Bozdağ, kamusal anlamda da tedbirlerin çoğaltıldığını kaydetti. Tüm alınan önlemlere rağmen yaşanan şiddet vakalarının bir tane bile olsa toplumsal bir yara oluşturduğunu aktaran Bakan Bozdağ, “Sayı azalsa da bir cinayet bir cinayettir, bir şiddet bir şiddettir. Hepsi de büyük bir felakettir. İnsanlık suçudur. Onun için de burada daha beşikten başlayan bir eğitimle evin içinde ananın babanın, okulda öğretmenin, askerde komutanların, kurumlarda amirlerin her yerde gazetede, medyada, hükümette hep beraber ortak bir duruşu, ortak bir tavrı hayata geçirmek zorunda olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim” dedi.

MÜCADELENİN GEREKLİLİĞİNE İNANARAK SORUNLARI AŞARIZ

Şiddetin sadece bireyleri değil, toplumu doğrudan ilgilendiren bir konu olduğunu anlatan Bakan Bozdağ ‘ama, fakat, lakin’ yaklaşımıyla konunun çözümlenmeyeceğini kaydetti. Adalet Bakanı Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu konu ‘ama, fakat, lakin’ diyerek üstesinden gelebileceğimiz bir konu değil. Ama diyenleri dinleyerek de aşacağımız bir konu değil. Bu işin mücadelesinin gerekliliğine inanarak sorunların üstesinden geliriz, öyle aşarız. Bu konuda hem kadınların hem erkeklerin üzerine iş düşüyor. Erkek, kadın el ele verirsek biz bu meseleyi aşarız. Ama daha küçükken erkeğe ayrı davranan, kadına ayrı davranan analar babalar olduğu zaman biz ne yaparsak yapalım havanda su dövmekten öte yol alamayız. Evlatlarını eşit gören, hepsini aynı kefeye koyan, hepsine aynı eğitimi veren bir anlayışla olaylara yaklaşmak gerekir. Seferberlik derken işte beşikten başlayan mezara kadar giden bir anlayışla anadan, babadan Cumhurbaşkanımıza varan bir anlayışla biz bu işin üstesinden geleceğiz, gayret edeceğiz.”

YARGININ TAKDİR HAKKI, KEYFİLİK HAKKI DEĞİLDİR

Adalet ve emniyet teşkilatlarının çalışmalarını daha koordineli hale getirilmesiyle süreçlerin daha hızlı yürütüleceğini anlatan Bakan Bozdağ, yaşanan olaylarının istatistiklerinin doğru ve eksiksiz tutulmasının da önemli olduğunu kaydetti. Kadına şiddet olayları ve sonraki süreçlerle ilgili örnek veren Bakan Bozdağ şöyle konuştu:

“Yakın bir zaman da İstanbul’da hatırlarsanız 15 yerinden bıçaklanan veya başka başka şiddete maruz kalan kadınlar var. Ama deliller tam olmadığı için bakıyorsun savcı tutuklama istiyor, sulh ceza hakimi adli kontrol veriyor. Ya ben hakime de diyorum, savcıya da diyorum: Allah aşkına 15  yerinden bıçak yemiş bir kadının hukukunu koruyup onu bu hale getiren şiddet bağımlısı bu kişiyi adli kontrolle serbest  bırakmaya bizim hukukumuz izin verir mi? Vermez ama bırakıyor. Bunu tutuklamayacaksın da kimi tutuklayacaksın. Bundan daha büyük bir şiddet olur mu? Elbette taktir hakkı var yargının. Ama takdir hakkı keyfilik hakkı değildir. Somut kuralla bağlı bir haktır. O somut kural varsa benim takdir hakkım o somut kuralın gereğini yapmak üzere olur. Ben buradan söylüyorum. 15 tane bıçak atan, ayaklarından ateşli silahla yaralayan birisini adli kontrol verildiğinde benim yüreğim yanıyor. ‘Eyvah’ diyorum. Kadına karşı şiddette ve diğer konularda bizim merhamete değil adalete ihtiyacımız var. Bu konularda merhamet yerine adalet niye emrediyorsa onun üzerine hareket etmek adaletin gereklerini yapmak lazım. Adaletin gerektirdiği yerde adaleti yapmazsak başka haksızlıklara kapı aralamış olursun.”

Bakan Bozdağ, herkesin işinin gereklerini yerine getirmesiyle aksaklıklarının çözüme kavuşacağını kaydetti.

YARGININ ÜZERİNE NE DÜŞÜYORSA ONU SAĞLAYACAĞIZ

Aile içi şiddet ve kadına karşı şiddet konusunun, Adalet Bakanlığının da birinci gündem maddesi olmaya devam edeceğine işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:

"Arkadaşlarıma talimat verdim. Bugüne kadar yapılanlar belli. Onların üzerine neleri ilave edeceğiz, daha ileri adımları nasıl atacağız, üzerinde duracağız. Kravata göre, boyun bükmeye göre indirimler üzerinde de durup bu konuda da yeni adım atmak gerektiğine inanıyorum. İyi hal indirimi, kravattan, elbiseden, bıyıktan, saçtan, sakaldan değil, suçun failinin gerçek pişmanlığı üzerinden uygulanan bir ceza indirim nedenidir. Eğer yasa gerektiriyorsa yasayı değiştirerek, eğitim gerekiyorsa eğitim yaparak bu konunun önüne geçme konusunda kararlı olduğunu ifade etmek isterim. Her işin üzerine gideceğiz. Yargının üzerine ne düşüyorsa onu da sağlayacağız."

MİLLETİN KALBEN, VİCDANEN TATMİN OLMASININ DA ÖNÜNÜ AÇACAĞIZ

Yargının ve kolluk kuvvetlerinin sosyal medya veya kamuoyu tepkisi sonrası değil, yerinde ve zamanda vereceği doğru kararlarla soruna sahip çıkması gerektiğini belirten Bakan Bozdağ, “Sosyal medyanın, kamuoyunun, gazetelerin baskısıyla karar alan bir içişleri veyahut da yargı bize zarar verir. Doğru kararı medya, sosyal medya, kamuoyu ayaklanmadan biz alıp vereceğiz. Onlar da bize ‘Sağ olsun, var olsun’ diye teşekkür edecekler. Lütfen bize teşekkür etmelerini sağlayacak şekilde, bu meseleye beraber sahip çıkalım. Kamuoyu baskısıyla karar alan, uygulayan değil, doğru olduğu için doğru kararı alan ve onu dosdoğru uygulayan hem emniyet, hem yargı mensupları olarak biz bu meseleye vasiyet edelim. O zaman göreceksiniz ki bu işin yeri, öncesi yakalaması, göz altısı, delil toplaması, müdahalesi, kollukla adaletin tesisi de yargı ile olacak ve milletin kalben, vicdanen tatmin olmasının da önünü açacağız. Geciken adalet, adalet değildir. Eğer biz işlerimizi vaktinde ve doğru biçimde yapmazsak yargılama süreçleri de uzuyor. O zaman da insanlar verilen ceza büyük de olsa o cezayı görmüyor. Çünkü insanlar geciken adaleti hissetmiyor. Adalet hemen lazım ama vaktinde lazım, doğru zamanda lazım, geciktirmeden lazım. Adaleti hızlandırma konusunda da sizlerle yargı mensuplarının birlikte çalışmasına çok büyük ihtiyacımız var.” diye konuştu.

GÜVENDE OLURSAK ÖZGÜRLÜKLERİ DAHA GÜVENLİ KULLANIRIZ

Yargılama sürecinin uzamasının bir kusur olduğunu aktaran Bakan Bozdağ, kurumlar arasında koordineli çalışılmasının bu kusuru en aza indirgeyeceğini kaydetti. Türkiye’de güvenlik ve özgürlük dengesinin korunması için hükümetin fedakarlık içinde çalıştığını anlatan Bozdağ şöyle konuştu:

“İçişleri Bakanımızla ve emniyetle daha iyi işbirliği ve koordinasyon içerisinde çalışacağız, birbirimize köstek değil destek olarak gayret edeceğiz. Böyle yapacağız ki milletimizin huzuru yerinde olsun, adalet doğru ve zamanında tecelli etsin, milletimizin yargıya olan güveni adalete olan güveni her geçen gün biraz daha artsın. Tabi bunu söylerken birileri yanlış anlamasın, yani güvenlik, özgürlük dengesinden fedakarlık yapacak şeklinde bir değerlendirmeye de kimse gitmesin. AK Parti dönemlerinde güvenlik ve özgürlük dengesinden hiçbir zaman fedakarlık yapılmamıştır. Güvenlik ve özgürlük bir kuşun iki kanadı gibi biri olmadan öbürü, öbürü olmadan öbürü olmaz, kuş gidemez. Türkiye iki kanadıyla bir yandan özgürlük güven içerisinde, bir yandan güvenin içerisinde özgürce yaşayabilen insanların olduğu ülkedir. Özgürlük ve güvenlik birbirinin düşmanı değil, ikisi birbirinin sigortası, birbirinin teminatıdır. Güvende olursak özgürlüklerimizi daha güvenli kullanırız.”

Adalet ve emniyet mensuplarının büyük bir özveri ile görevlerini yürüttüğünü anlatan Adalet Bakanı Bozdağ, “Bizim hukukun içinde anayasaya sadakatle ve kanunlara bağlı biçimde görev yaptığımız zaten herkesin malumu. Emniyet mensupları, adalet mensupları hepsi bu rehberlik içinde vazifesini yapıyor. Etrafta söylenenlere, bir takım muhalif çevrelerin çarpıtmalarına, abartmalarına bakmadan doğru olan neyse onu yapıyorlar” dedi.