Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ‘Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi’nin açılış konferansında konuştu. Bakan Gül burada yaptığı konuşmada, hukuk devletinin temel şartının 82 milyon vatandaşın kendisini emin ve güvende hissetmesine bağlı olduğunu söyledi. Bakan Gül, “Adalet mülkün temelidir, ülkemizde toplumsal barışın, huzurun, ekonomik kalkınmanın, refahın, hatta sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanmasının ön koşulu adaletin tesis edilmesidir. Bizlerin bugün için en büyük gayreti, iyi işleyen bir adalet siteminin oluşturulmasıdır. İyi işleyen adalet sisteminden anladığımızda vatandaşlarımızın hepsine güven vermesidir. Adalet sisteminin vatandaşlara güven verebilmesi, adaletin zamanında ve gecikmeksizin tecellisi ile mümkün olacaktır.” şeklinde konuştu.

İYİ İŞLEYEN ADALET SİSTEMİ TEMEL ARZUMUZDUR

Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin 30 Mayıs’ta kamuoyuna Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandığını anımsatan Bakan Gül, ‘2019 yılını yargıda bir milat olarak kullanmak kararlılığındayız.’ ifadelerini kullandı. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin kesintisiz reform anlayışının bir ürünü olduğunu belirten Bakan Gül, İnsan Hakları Eylem Planı’nı da güncellediklerini dile getirdi. Bakan Gül konuşmasında: “Reform belgemiz aynı zamanda AB ile müzakere sürecinin parçasıdır. Hazırlık aşamasında da Avrupa Birliği kriterleri elbette gözetilerek bu çalışmalar ortaya konmuştur. Ancak aslolan milletimizin, ülkemizin ihtiyaç duyduğu daha güçlü bir demokrasi, insan hakları ve adalet talepleri göz önüne alınmıştır. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin seyri ne olursa olsun, insanımızın ve ülkemizin hak ettiği bir yargı sistemi, iyi işleyen adalet sistemi bizim temel arzumuzdur ve bu konudaki amaçlarımızı da kararlı şekilde sürdüreceğiz. Gerek hak ve özgürlükler gerekse adalet sisteminin iyi işleyişi için geniş bir reform dönemini hep birlikte gerçekleştireceğiz. Uygulamadan kaynaklanan ya da mevzuata dayanan problemlerin gecikmeksizin giderilmesi kararlılığındayız.” ifadelerini kullandı.

HAK ARAMA YOLLARI AÇIK

Her karar gibi yargı kararlarının da kamusal eleştirinin konusu olabileceğini ancak yargısal kararlar eleştirilirken yargıya ayar verilmeye çalışılmasına da müsaade etmeyeceklerini söyleyen Bakan Gül sözlerine şöyle devam etti:

“Bir kararda hata varsa yine hukuk içinde, kanun yolunda, istinafa, Yargıtay’a, Danıştay’a müracaat edilebilir. Temel hak ve özgürlüklerin daha etkili korunması amacıyla yeni hak arama yolları getirdik. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı var, bu sistemde işliyor. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine imza koymuş bir ülkedir. İç hukukunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını da kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanını getirdik ve Anayasaya Mahkemesinin bir insan hakları mahkemesi gibi çalışmasını sağladık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile ilişkilerimizin daha verimli yürütülebilmesi amacıyla İnsan Hakları Dairesi Başkanlığını müstakil bir birim olarak yapılandırdık.

BELGE, TÜRKİYE’NİN TERÖRLE ETKİN VE KARARLI MÜCADELESİNE KATKI SAĞLAYACAK

Türkiye’nin başta FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle mücadelesini büyük bir kararlılık içerisinde sürdürdüğünü söyleyen Bakan Gül, ülkemizde yaklaşık 5 milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğunu ve bu insanların yaşam hakkının korunması, en yüksek adalet duygusu olarak bütün insanlığın ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayarak konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Terör, demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Türkiye, yeni yargı reformu stratejisi döneminde de terörle mücadele kararlılığında olacağına ve bu konuda zafiyet göstermeyeceğine işaret etmektedir. Belge, Türkiye’nin terörle etkin ve kararlı mücadelesine katkı sağlayacak politikalar da dikkate alarak hazırlanmıştır. Terörle mücadelede uluslararası iş birliği, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya açısından giderek daha fazla önem arz etmektedir. Bunun önemli bir parçasını da adli iş birliği oluşturmaktadır.”

Hukuk sistemlerinde uyuşmazlıkların soruşturma esnasında çözüme kavuşturularak dava konusu edilmeden sonuçlandırılmasına yönelik uygulamaların her geçen gün arttığını ifade eden Bakan Gül, Cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletileceğini, bu suretle ceza muhakemesinde kovuşturma mecburiyeti ilkesi esnetileceğini kaydetti.

Lekelenmeme hakkıyla hak arama hürriyeti arasındaki dengeye dikkat çeken Bakan Gül konuşmasında, “Cumhuriyet savcılarına, şikayetin soyut ve genel nitelikte olması veya konusunun suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması durumunda ‘Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığına Dair Karar’ verebilme yetkisi verilmiştir.” dedi.

Cumhuriyet savcılarının etkili soruşturma yapmalarını sağlamak için hem mevzuat hem uygulanmaları geliştireceklerini kaydeden Gül, mağdur hakları konusunda da çalışma yapacaklarını belirtti.

Yargılamaların makul sürede tamamlanması, cezaların kısa sürede uygulanması konusunda mevzuat ve uygulamaların gözden geçirileceğini bildiren Gül, “Düşük miktarlı hapis cezalarının adeta infaza hiç konu olmamasının da bir cezasızlık algısını oluşturduğunun farkındayız. Kamuoyunda 'yapanın yanında kar kalıyor' algısını ortadan kaldıracak çalışmalar da üzerinde durduğumuz konular arasında. Alternatif infaz yöntemleri konusunda da çalışıyoruz.” diye konuştu.